7
Mayıs
2024
Salı
MARDİN

Sözden Büyük Gözden Küçük


Kirpinin-ağacın içine-her kendisine ev yapışında onu deve bozmuş. Deve kafasını aşağı doğru indirirken burnuyla bilerek yuvayı bozarmış. Bir, iki, üç… bakmış bu işin sonu yok, kirpi deveyi uyarmış: “Bana bak deve! Sakın bir daha evimi bozma! Bozarsan eğer senin anneni, babanı ağlatacağım! Haberin olsun?” Deve bu lafa çok gülmüş. “Sen mi?” demiş, “sen minnacık bir şeysin bu halinle mi? Ulan, sen minicik bir şeysin, benim gözüm kadar bir şeysin?” “Sana söyledim!” demiş kirpi. “Sonra demedi deme!” Deve yine gelmiş ve kirpinin yuvasını bozmuş. Bu kez kirpi saklanmış. Kendini görülmeyecek bir yere gizlemiş. Devenin boynu-eğri olduğu halde-çok uzun olduğundan ve kafasını tam yere eğemediğinden yerdekileri (yeri) tam göremez. Önce devenin içtiği suyun üstünü örtmüş kirpi. Deve susuz kalmış. O aralar kirpi bilerek işaret (ses) vermiş deveye. İşareti alan deve kirpiyi bulmak umuduyla sese doğru ilerlemiş. Oysa kirpi bir dik yamacın üzerindeymiş. Deve yamaca yaklaştıkça yaklaşmış. Son bir işaret daha vermiş kirpi. İşareti alan deve kirpiye tam yaklaşıp-önünü de göremediğinden-ön ayaklarından birini boşluğa atınca dengesini kaybedip dik yamaçtan aşağı düşmüş ve ölmüş.

Bu öykü bize mücadelenin önemini anlatır (böyle bir fabl yazmak istedim, iyi olmuş mu?). Bir deve çok güçlü de olsa gücünü ve zekâsını kullanan kirpiye yenilir. Burada belirleyici olan boy pos değildir, önemli olan zekice iyi bir plân yapmaktır. Zafer, mücadeleyi sevenlerin ve bu konuda ter dökenlerin olur.

Komprador burjuvazi ve onun oligarşik sistemi güçlü bir ahtapot gibi ezilenlerin başta düşüncesi olmak üzere tüm gücünü ele geçirmiştir. Beyin olarak ezenlerin esiri olmak zaten uzun boylu tutsaklık getirir.

Yoksul ve açların ürkek bir tavır içinde ve de dezenformasyona uğramış bir halde ezenler sisteminin payandası olmaları büyük bir çelişkidir. Zaten sağcı ve faşist iktidarlar bu yöntemle iktidar olmuyorlar mı? Burada eksik olan, baştan maddi güce yenilimdir, peşinen mücadeleden kaçmadır.

Ezilenler, yoksullar, açlar, çarıksızlar, baldırı çıplaklar, kimsesizler, sahipsizler maddi olarak güçsüz olabilirler ama onların kimsede olmayan başka büyük bir gücü var: Sayıları… Evet, milyonların bir araya gelmesi büyük bir güçtür. O gücü-eğer sınıfsal konumlarının bilincindeyseler-herkes dikkate alır! İşte ezilenlerin en büyük gücü budur!

Ezilenler dejenere olduklarında, kendi sınıfsal konumlarını unutup, burjuvazinin çıkarlarını koruyan konuma geçince, kendilerini ezen sistemin gücü daha da artar. Aslında bu bir mazoşist durumdur! Zaten acı içerisinde olan yoksulların kendi iradeleriyle kendi ezilmelerini daha da çoğaltmaları ancak böyle bir kavramla açıklanabilir. İnsanın kendinin kurdu olması işte böylesi bir çelişkiyi anlatır.

Ezilenlerin hak ve özgürlükleri açısından mücadele etmeleri yaşama savaşıdır. Bu savaşta irade (bilinç) çok önemlidir. Çelik gibi bir irade ve cesaretle, ezilenler insanca yaşama düzeyine kavuşabilirler. Güç mücadeleden ve bilinçten doğar. Unutulmamalı ki-şimdilerde pek önemi kalmasa da!-dünyanın en büyük devrimleri bu şekilde yapıldı.

Yayın Tarihi : 1 Mart 2008 Cumartesi 10:43:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?