3
Mayıs
2024
Cuma
SİYASET

Başbakan Dernek Kurultayındaydı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan'ın, Müslüman Türk'ün oradaki seçmiş olduğu müftüsünü tanımak zorunda olduğunu, bu sorun çözülmediği takdirde Türkiye'nin de mütekabiliyet anlayışından hareketle yapacakları bulunduğunu belirterek, "Yunanistan, ırkçılık ve hoşgörüsüzlükle mücadeleye ilişkin Avrupa komitesi gibi kuruluşların yapmış olduğu çağrıları duymamaktadır" dedi.
 
Başbakan Erdoğan, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği'nin Crowne Plaza Otel'de gerçekleştirilen 5. Uluslararası Kurultayı'na katıldı. Kurultayda konuşan Erdoğan, Batı Trakya Türk Azınlığı liderlerinden İskeçe'nin seçilmiş müftüsü Mehmet Emin Aga'nın ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Başbakan Erdoğan, "Kurultaya hüzün hakim. İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga artık aramızda yok. Müftü Mehmet Emin Aga, Batı Trakya Türkleri için bir sembol isimdir. Özellikle de toplumun saygın bir önderiydi. Çektiği çileler, mahkum edildiği çileler bundan dolayı onun özellikle Batı Trakya Türkleri arasındaki isminin sembolleşmesine de vesile olmuştur. Batı Trakyalı kardeşlerimizin, onun yokluğunda birlik ve beraberlik içinde ilerleyeceğine inanıyorum" dedi.
 
Türkiye Cumhuriyeti'nin, sorunların çözülmesi ve azınlık haklarının tam olarak yararlanılabilmesi konusundaki mücadeleyi, aynı kararlılıkla sürdürdüğünü söyedi. Bu mücadelede gelinen noktanın, arzulanan nokta olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bu tür mücadelelerin geçmişi, bugünü ve yarını bir birinden çok daha farklı olacaktır. Bugün Batı Trakya dünden daha iyi ama yarın bundan çok daha iyi olacak, olmak durumunda" diye konuştu.
 
Erdoğan, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin her geçen gün sağlamlaştığını ancak zaman zaman bazı sıkıntılar yaşanabildiğini ifade etti. Yunanistan'ın, azınlık hukukuna gereken önemi göstermesi gerektiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, "Kendilerinin azınlık hukukuna yönelik saygıları varsa, Türkiye'den de bu noktada beklentileri varsa o zaman aynı şekilde onlar da bunun gereğini yerine getirmek durumundadır. Müslüman Türk'ün oradaki seçmiş olduğu müftüsünü siz tanımak zorundasınız. Oradaki Müslümanlar'ı idare edecek olan müftüyü siz nasıl bileceksiniz. Hangi ehliyete sahip olduğunu nasıl anlayacaksınız. Sizlerin patrik atamasını biz mi yapıyoruz. Üstelik de vatandaşımız olması gerektiği halde biz burada bile anlayış gösterdik. Sizler bu anlayışı Lozan'a uygun olarak dahi gösteremiyorsunuz, kabullenemiyorsunuz. Aynı şeyi Viyana'da hatırlattık. Hala alınan bir mesafe yok. Fakat gelişmeler onu gösteriyor ki, bu konuda er geç bu iş çözülecek. Bu sorun çözülmediği takdirde tabii ki Türkiye'nin de mütekabiliyet anlayışından hareketle yapacakları vardır" açıklamasında bulundu.

"KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ'NİN GEREKLERİ ÇİĞNENİYOR"
 
Erdoğan, Yunanistan'ın AB üyesi bir ülke olarak şu anda Kopenhag Siyasi Kriterleri'nin gereği olarak da bunu yapmak durumunda olduğunu söyledi. Yunanistan bunu yapmamakla, AB Kopenhag Siyasi Kriterleri'nin gereklerini çiğnediğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
 
"Bunu, her gittiğimiz ülkede anlatıyoruz, anlatmaya da devam edeceğiz. Amacımız Batı Trakyalı soydaşlarımızın, Yunanistan'ın saygın ve eşit vatandaşları olarak, başta Lozan olmak üzere ikili ve uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarından yararlanmalarını sağlamaktır. Biz gerek Yunanistan'daki, gerekse Türkiye'deki hakları uluslararası anlaşmalarca teminat altına alınmış azınlıkları, aramızda dostluk köprüsü olarak görüyoruz. Bugün Türkiye ve Yunanistan arasındaki dostluk köprüleri güçleniyor. Türkiye'de Hristiyanlara, Rum Ortodoks topluluğuna 'kiliselerinizi mi restore edeceksiniz, buyrun edin' diyoruz. Yunanistan ve Atina'daki camilerimizin restorasyonuna niçin müsade etmiyorsunuz, siz de buna müsaade edeceksiniz. AB'nin gereği bu. Niye biz rahatız da onlar değil. Çünkü biz inancımıza güveniyoruz, inancına güvenen inanç özgürlüğünden korkmaz. Aramızdaki fark bu."

Başbakan Erdoğan, AK Parti hükümetinin, Yunanistan dahil bütün komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir dönem başlattığını ifade etti. Yunanistan Başbakanı ile Türk hükümeti arasındaki hukukun gayet iyi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Yunanistan Başbakanı, Türkiye'ye resmi ziyaretini yapamıyor, bu çok ilginç. Niye resmi ziyareti yapamıyor. Bu, bizim için ayrıca bir koz. Nerede, hangi toplantıda olursa olsun kendisine diyorum ki 'Kostas, bak hala resmi ziyaretini yapamadın, ben 2 kez geldim ama sen gelemedin'. Yani biz artık savunmada değiliz, savunmada olan onlar" dedi.
 
Başbakan Erdoğan, Batı Trakya'daki Türkler'in, yerlerinde sabitkadem olması gerektiğini belirterek, "Bu mücadele öyle kolay verilmedi. Bizim dış politikada temel parametremiz; biz düşman üretmek istemiyoruz, biz dost kazanmak istiyoruz. Mücadelemizi hep buna yönelik veriyoruz. Yunanistan'la ilişkilerimizde başlattığımız yeni dönemde en temel önceliklerimizden birisi, biz Yunanistan ve oradan Avrupa'ya doğalgaz hattını kuruyoruz. Bu çalışmalar hızla devam ediyor. Eğer olumsuz bir yaklaşım içinde olsaydık, bu işe 'hayır' diyebilirdik. Göreve geldiğimizden bu yana Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde bir çok şeyi aştık ve aşıyoruz. Gelecek daha da iyi olacak. Mesele, bizim bu süreci, bu anlayışla işletmemiz. Batı Trakya'da yaşayan kardeşlerimizin okullarına yeaman aynı şekildeönelik olarak, inşallah bu okullarımızlnelik saygıları varsa, Türkiye'den de bu noktada bekleın da gerek restorasyonuyla ilgili adımları atmada el ele, omuz omuza vereceğiz, dayanışma halinde olacağız, oradaki yavrularımızın yetişmesine fiziki zemini en iyi şekilde hazırlayacağız. Adeta mermere suyu damlata damlata nasıl o mermer deliniyorsa, biz de her diplomatik görüşmede bu suyu o mermere damlatıyoruz. Unutmak diye bir şey asla yok" diye konuştu.

"TİCARETTE ARAMIZDAKİ MÜNASEBET ARTI"
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan süreçteki en önemli kazanımın, her iki tarafın da diyaloğa önem vermesi olduğunu söyledi. Artık masada rahatlıkla oturup bir çok konuyu konuşma fırsatı bulduklarını ifade eden Erdoğan, "Sorunların çözülmesi için elverişli bir zeminin oluştuğunu görmek ve süreci hızlandırmanın gayreti içindeyiz. Ticarette aramızdaki münasebet ciddi manada arttı. Ticaret hacmi, geçmişle mukayese edilemeyecek şekilde bir sıçrama göstermiştir.
 
Paket turizmin içerisine artık Türkiye alınabilir hale gelmiştir. Bunlar, birbirimizi anlamamıza yardımcı olacak adımlardır. En önemli kazanım, her iki tarafın da yavaş yavaş çözüme yaklaşmasıdır. Yunanistan'da bazı radikal kesimler Türk düşmanlığını gündeme getiriyor ama bizde de aynı tür radikaller var. Biz uç noktalarda değil, daha merkezde olaylara bakarak çözüm aramak istiyoruz. Böyle yaklaşırsak çözüm yolları muhakkak açılacak" açıklamasında bulundu.
 
15 Ekim'de bölgede gerçekleştirilecek seçime de değinen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Oradaki bütün kardeşlerimizin el birliği yapması lazım. Bizim bu tür yerlerde, özellikle azınlık yapısı içinde ayrılığa tahammülümüz olamaz. Ayrılık olmamalı, birlik ve beraberlik olmalı. Ardından İskeçe Müftüsü'nün seçimi yapılmalı. Yunanistan İskeçe'deki Müslüman Türkler'in seçmiş olduğu müftüyü atamalıdır, olması gereken budur. Biz, bunun aslında Yunanistan yönetiminin de ilkeli hareket etmesinin gereği olduğuna inanıyoruz. AB üyesi bir ülke, kesinlikle bunu bu şekilde işletmeli. Yargının bağımsızlığı adı altında maalesef orada bir Türk derneğinin kapatılması yanlış. 21. asrın ilk çeyreğinde özgürlükler noktasında, insanların kendi kültürel noktadaki etnik yapısını inkar etmeye kimsenin hakkı yoktur. Herkes buna saygı duymalı. Orada benim Türk vatandaşlarım da, Yunanistan vatandaşı olmayı rahatlıkla konuşabilmeli. Onlar da şüphesiz ki Yunanistan pasaportuyla dolaşıyorlar. Bundan da hiçbir zaman herhangi bir hüzüne kapılmalarına gerek yok. Asıl olan asimilasyona tabi olmamaları, kimliklerini sahiplenebilmelidir. Entegrasyon noktasında bizim sıkıntımız yok."
 
Erdoğan, İskeçe ve Gümülcine'de sadece birer tane azınlık lisesi bulunduğunu belirterek, bu durumun da düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Oradaki Türk azınlığın eğitim-öğretim noktasındaki haklarına saygı duymak gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, "Bu durum, sorunu bütün açıklığı ile ortaya koymaktadır. Türk azınlığı geçtimiz yıl İskeçe'de okul açılması için talepte bulundu ancak hala sonuç çıkmadı. Oradaki azınlık okullarının da, Yunan okulları gibi 9 yıla çıkarılması gerekir. Az yeaman aynı şekildeınlık ve Türkiye'nin bütün çağrılarına rağmen maalesef bu tür teşebbüslerimizde henüz netice almış değiliz. 1913 Atina Anlaşması hükümleri hala uygulanmıyor. Yunanistan ısrarla alıştığı bazı adetlerini adeta bir karar gibi dikte ettirmeye çalışıyor. İnanıyorum ki biz bunları aşacağız. Yunanistan'da Müslüman azınlıkların vakıflarının hukukunun korunması gerekiyor. Türkiye'deki gayri müslim cemaatler gibi, Müslüman Türk azınlığı da vakıflarının idare kurulunu kendileri seçebilmeli" dedi.
 
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
 
"Yunanistan, ırkçılık ve hoşgörüsüzlükle mücadeleye ilişkin Avrupa komitesi gibi kuruluşların yapmış olduğu çağrıları duymamaktadır. Azınlığımız Yunanistan ve Avrupa'nın en geri kalmış bölgelerinden birinde yaşamaktadır. Bölgenin kalkınması, soydaşlarımızın hayat şartlarının AB standartarına yükseltilmesi konusunda işbirliğine hazır olduğumuzu Yunan muhattaplarımıza her vesileyle iletiyoruz."
İHA
Yayın Tarihi : 16 Eylül 2006 Cumartesi 14:15:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?