2
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Başbakan İTO toplantısına katıldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şehitlerin birer istismar aracı olmadığını belirterek, "İnsanların ölmesi, öldürülmesi, askerimize yönelik saldırılar neticesindeki şehitlerimiz şüphesiz ki yüreklerimizi dağlıyor" dedi.
 
Başbakan Erdoğan, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclisi'nin olağan toplantısına katıldı. Güncel ekonomik konuların masaya yatırıldığı toplantıda konuşan Erdoğan, terörden siyasete, fındık tartışmalarından ekonomiye kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan, gelen her şehit haberinin yürekleri dağladığını belirterek, "Bu ülke hepimizin ama mağdur insanların ölmesi, öldürülmesi, askerimize yönelik saldırılar neticesindeki şehitlerimiz şüphesiz ki yüreklerimizi dağlıyor. Şehitlerimiz üzerinden istismar bizim ayrı bir üzüntü sebebimiz. Şehitler birer istismar aracı değildir, olamaz. O makamın yeri farklıdır. Küçük hesaplarla politikalar bir şeyler elde etme yolu, yöntemi artık geçerli değil. Lübnan meselesinde de biz tarihi bir misyonumuzu üstlendik, insani görevimizi yapıyoruz. Orada varsanız söz hakkınız var, yoksanız hiçbir şey söylemek durumunda olamazsınız. Orada varsanız tarih sizi anacak, yoksanız anmayacak" dedi.
 
Fındık konusunda yaşanan tartışmalara değinen Erdoğan, "Fındık konusunda asla geri adım atmadım. Biz emanetçiyiz ama bulunduğmuz makam adaletle hükmetme makamıdır. Biz bölgelerdeki fındık müstahsilimizin maalesef karşı karşıya bırakıldığı, yanlış yaklaşımlarla adeta kandırıldığı bir konuyu halkımıza anlatmakta zorlandık. Yaklaşık 2.5 katrilyon Fiskobirlik borcuna hükümet çizgiyi attı ve hiçbir mal varlığına el koymadı. Fiskobirlik, yönetimdeki başarısızlığı sebebiyle müstahsile 147 trilyon borçlu durumdadır. Bizden tekrar para istedi ama artık tüccar olarak başının çaresine bakacak. Gidip bütün bankaları dolaştılar, hiç birisi 'evet' demedi. Hem iktidardan, hem muhalefetten siyasileri devreye soktular. Siyasiler fındık olayında çirkin çirkin şeyler yaptılar, sonunda miting olayı yaşandı. Fındık mitingi siyasi mitingdi, terör örgütüne mensupların dahi geldiği bir mitingdi" diye konuştu.
 
Fiskobirlik'in depoları ve eksperlerini istediklerini belirten Erdoğan, "'Madem fındık alımı yapmayacaksınız, biz bunu yapacağız' dedik. Ertesi gün arkadaşlar toplantıya gelmediler. Yine faturayı hükümete kesmeye kalkıyorlar. Bu arada Toprak Mahsulleri Ofisi özel sektörden depo aramaya başladı. Fiyatı 4 olarak açıkladık. Yaygara koptu. Fiyatı inceledik. Giresun fındığının ortalama maliyeti 2.20. Fındık fiyatlarını 4'ün altına düşürmeyeceğiz. Bütün bunlara rağmen farklı kampanyalar, siyasi linçler başlatıldı. Geri adım atmak gibi bir şey yok. Benim milletvekillerim bile geliyordu. Bu fiyat uygundur, bu fiyattan fındığı alacağız. Müstahsil stokçular gibi düşünmüyor. Müstahsil yönlendiriliyor, aldatılıyor. Yoğun bir şekilde fındık alımımız devam ediyor. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin 'fırsatı yakaladık, kar edelim' gibi bir derdi yok" ifadelerini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özelleştirmede başarı sağlandığını söyledi. Özelleştirme konusunda yapılan eleştirilere değinen Erdoğan, "Ülkede bir yeri satışa çıkaracağız kıyamet kopuyor. 'Peşkeş çekiliyor, topraklarımız elden gidiyor' diyorlar. Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde böyle bir mantık var. Bunu millilik altında yapıyorlar. Dünün birbirlerine bıçak ve silah çekenleri şimdi kol kola, bunu anlamak mümkün değil. Hani ülkenin ortak çıkarları. Ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma anlayışı milliyetçiliktir, öbürü değil" açıklamasında bulundu.

"KİMSENİN TÜRKİYE'Yİ MAHKUM EDECEK GÜCÜ YOK"
Soykırım iddialarına değinen Erdoğan, bu konudaki mücadelenin sonuna kadar süreceğini söyledi. Erdoğan, "Bu iddialara karşı hodrimeydan dedik. 'Biz arşivleri açıyoruz, siz de açın' dedik ama bir şey dyiyemediler. Felanca ülke ne kararı alırsa alsın, sen kendine güveniyorsan olay bitmiştir. Bunların hepsi hikaye. Benim ecdadım İslam'la terbiye olmuştur, kendi idaresi altında olan insanları tarih boyunca hiçbir zaman katletmemiştir, katletmez. Tehcir olayıyla katliamı birbirine karıştıranlar önce bu kavramları öğrensinler. Tehcir, o insanları hicrete zorlamaktır. Gönderirken de cebine parasını koymuştur. Asla bir katliam olmamıştır. Şu anda Türkiye'nin aleyhinde kararlar alan bazı ülkeler gitsinler Cezayir'in hesabını versinler. İdeolojik yaklaşımlarla kimsenin Türkiye'yi mahkum edecek gücü yok" dedi.

Kıbrıs'ta yatırımların başladığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tarihinde, bizim dönemimizdeki kazanım hiçbir zaman olmamıştır. Artık çeşitli ülkelerin temsilcileri gelip orada cumhurbaşkanını, başbakanı ziyaret ediyor. Yatırımlar başladı. KKTC'nin üzerinden izolasyon kalkmadıkça bizden kimse limanların, havaalanlarının açılışını beklemesin. Bunları her yerde söylememize rağmen ne yazık ki hala medya 'Kıbrıs elden gidiyor' diyor. Kim veriyor. Biz ekmeğimizi onların verdiğiyle değil, tırnaklarımızla kazıyarak kazanıyoruz. Bu yola böyle devam edeceğiz. Avrupa Birliği konusunda da şu ana kadar çok engeller oldu. Bunlara rağmen bir yere geldik. Şimdi tarama sürecindeyiz. Bu süreç önümüzdeki ay bitiyor. Müzakereler başladı. Türkiye, AB'ye üye olmadan Gümrük Birliği'ne girebilen müstesna bir ülke. Biz yere sağlam basıyoruz, kimse merak etmesin" diye konuştu.
 
Erdoğan Türkiye'nin, ekonomide dünya ülkeleri arasında bulmuş olduğu saygınlığın artarak devam ettiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, "Sorunları gerçekten çözmek istiyorsak, karşılıklı bir araya gelmek suretiyle fikirlerimizi paylaşmak, birbirimizi anlamak zorundayız. Önceden böyle bir şey söz konusu değildi. Protokol çerçevesi içerisinde bu işlerin yürümesini anlamlı bulmuyorum. Bunları aşmanın gereğine inanıyorum. 'Siyasiler neden Ankara'da otururlar' diye konuşulurdu. Rahmetli Özal'ın döneminde dünyaya açık bir yapı vardı, bunun dışında maalesef dünyaya kapalı bir Türkiye vardı. Biz, dünyaya açık bu yaklaşım tarzını benimseyerek siyasetimizi çerçeveledik. Yola böyle çıktık. Şimdi de 'bu başbakan niçin Ankara'da durmuyor' diyorlar. Oturarak bir şeyler yapılmaz ki. Dünyanın dört bir yanına gideceksin, görüşeceksin" dedi.
 
Kabinenin yarısının yurt dışında olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Akıllı tüccar bugün yatırım yapıyor ama yarın onun karşısında daha fazlasını alacağını düşünerek bu adımı atıyor. Türkiye bu konularda atması gereken adımları atmadı ama biz bunları özgüvenle atıyoruz, üstüne üstüne gidiyoruz. Koşturursan, dolaşırsan ekmek var.
 
Bir ara 'pazarlıyorum' dedim. Bunu eleştirdiler. Bunlar olaya farklı bakıyorlar. Düşünürken, her kelimenin altından pozitif yaklaşımla bir anlam çıkarmaya gayret etmiyorlar. Millete tam anlamıyla hizmet edebilmek, çalışmalardan başarılı nyeticeler çıkarabilmek için sokağın, pazarın, çarşının nabzını tutmak zorundayız. Biz bunu yapıyoruz" diye konuştu.

"HAKARETLER BİZİ ÜZÜYOR"
Eleştiriye her zaman açık olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, bu konuda da sınırlar olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, "Eleştirel olunca başın üzerinde yeri var ama hakaret olunca bunlar bizi üzüyor. Ben Tayyip Erdoğan değilim, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıyım. Eğer Başbakan'a bulunduğu makamda hakaret ediyorsa, milletin bundan bir şey çıkarması lazım. Eleştiri başka bir şey. Benim düşüncemi beğenmeyebilirsin, fikrimi beğenmeyebilirsin, partime oy vermeyebilirsin ama 14 milyon seçmen Tayyip Erdoğan'ın başkanı olduğu partiye oy vermiş, yüzde 34.4'le parlamentoya taşımış. Bunu millet yapmış. Biz bu yasalarla bu seçimlere girdik, bu neticeyi aldık. Biz bunu aldıktan sonra kıyametler koptu. 'Burada adil bir temsil yok' denildi. O zaman bu kanunu buna göre hazırlasaydınız. Eğer bu şartlarda adil temsil olmuyorsa, o zaman onu koysaydınız yasanın içine. Bizden önceki dönemlere baktığımızda, daha farklı şekilde neticeler oluşmuş. Bunlara herhangi bir tavır koymayanların şimdi bu tür tavırlara girmelerinin bir sebebi var. Türkiye'deki sömürü hortumlarını biz büyük ölçüde kestik, kıyamet bundan kopuyor. Henüz bitmedi, daha koparılacak hortumlar var.
 
Üzerine üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Türkiye'de bir yasama organı, yürütme organı ve bir de yargı var. Kuvvetler ayrılığı prensibiyle hareket ederek adımlarımızı atıyoruz. Hepsi üzerine düşeni yapıyor" açıklamasında bulundu.
 
81 ili dolaşan başka başbakan olmadığını belirten Erdoğan, her zaman halkla beraber olduğunu söyledi. Erdoğan, doğruya ulaşmak için ortak aklı harekete geçirmek ve birlikte düşünmenin önenime dikkat çekerek, "İhmale uğramış bir il bile yoktur; önceliklerimize göre adımlar atıyoruz. Fabrikaların havasını solumadan, işçiyle konuşmadan yürütülecek ekonomik politikanın bir yanı hep eksik kalır. Biz hükümet olarak ekonomik modelimizi, ekonomik programımızı bu anlayış üzerine inşa ettik. Ankara'da alınan kararların Türkiye'nin dört bir yanına nasıl yansıyacağını büyük bir dikkatle inceleyerek uygulamaya koyuyoruz" dedi.
 
Hala bazı sıkıntılar olduğuna dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Türkiye 2006'nın ikinci çeyreğinde yüzde 8.5 oranında büyüdü. Hala bu büyümenin sanal olduğunu, hormonlu olduğunu iddia edenler var. Ekonomimiz tam 18 çeyrektir üst üste büyüyor. Bu tarihimizle ilk kez oluyor. Rekor düzeyindeki büyüme, istihdama da yansıyor. İstihdam, mevsimsel olarak göstergede bazı oranlar ortaya koyabilir, inişler ve çıkışlar olabilir. 2006'nın ikinci çeyreğinde işsizlik yüzde 8.8'e geriledi. İlk kez iş aramaya başlayanlar iş bulabildi, 1 milyona yakın tarım çalışanımız sanayi ve hizmetler sektörüne geçti. Bu umut verici gelişmelerin arkası inşallah gelecektir" diye konuştu.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi.
 
"Biz ülkemizde üç haneli enflasyonu gördük, iki haneliyi gördük. Dönemimyizde tek haneli enflasyona indik. Tutturuyorlar 'bu sanaldır' diye. Geçenlerde dünyada ciddi bir kriz oldu. Bir çok ülke bundan etkilendi. Biz de az da olsa etkilendik ama biz 2000-2001 krizini yaşamadık çünkü artık ayaklarının üzerinde duran Türkiye ekonomisi var. Paradan 6 sıfırın silinmesi bir devrimdir, tarih bunu yazacak. Bu, modern hırsızlığın, yankesiciliğin gereğidir. Bir sıfır koyup, vatandaşın cebindeki parayı çaktırmadan aldılar. Vatandaş, adeta güneş karşısında kalmış kartopu gibi eridi. 6 sıfırı atarak, delikli kuruşa muhtaç olduğumuz dönemlerin geriye gelmesini değil, Türk Lirası'nın diğer paralar karşısında değerinin, kıymetinin olmamasını değil, tam aksine biz paramıza değer kazandıralım istedik".
 
Enflasyon ile enflasyon beklentileri arasındaki farkın azalmasının dikkat çekici olduğunu ifade eden Erdoğan, "Sabit kur olmaz, Türkiye dalgalı kurdadır. Mali disiplinden taviz vermeyiz" dedi.
İHA
Yayın Tarihi : 14 Eylül 2006 Perşembe 18:00:36
Güncelleme :14 Eylül 2006 Perşembe 18:14:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?