16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

Artık oyuna gelmeyelim!

ozkanyusuf@hotmail.com

“Dumanlı havalara“ özgü o “iç karartan“ manzara yine sahnede...

Bir yandan DEHAP binaları basılıp, camları kırılıyor, bir yandan Türk Bayrağı’nın yakılması girişimleri “aferinlerle“ kutlanıyor.

Yüzyıllardır aynı havayı soluyan, aynı topraklarda yaşayan, Ahmed Arif’in şiirindeki gibi, “birbirinden kız ve erkek alıp vermiş, tavukları birbirine karışan“ insanların arasına yeniden öfke ve kin tohumları ekiliyor.

Türkiye göz göre göre biryerlere sürükleniyor.

Türkiye, PKK terörürünün en yoğun olduğu dönemde bile bu denli bir gerilim yaşamadı. O karanlık dönemde bile kimse bayrağı yakmaya kalkışmadı. Ama deyimi yerindeyse provakatörler bu kez hedefi “tam 12“den vurdular.

Haberi ANKA Ajansı geçti. Mersin'deki nevruz gösterisinin ardından Türk Bayrağı'nı yere vuran çocuklar Mahkemeye verdikleri ifadede, takım elbiseli birisinin kendilerinin eline Türk bayrağını tutuşturduğunu ve "Bu bayrağı yakın" dediğini anlatmışlar. 14 yaşındaki V.S., şunları söylemiş:

"Grup, 'Biji Serok Apo' şeklinde sloganlar atıyordu. Taş atıyordu. O sırada, iyi giyimli, kravatlı, 25-30 yaşlarında biri amcaoğlum C.S'nin yanına gelerek, Türk bayrağını eline verdi ve 'Alın bunu yakın' dedi. C.S de yere attı. M.A ile ben de üzerine bastık. Polis gelince kaçtık."

Türk Bayrağı’nın yakılmak istenmesi, ayaklar altına alınması hiç bir koşulda kabul edilemez. Bu yüzdendir ki, hiç bir dönemde hiç bir kesim bunu yapmaya cesaret edemedi. Aziz Nesin ustanın, “mutfağımız ve rakımızla“ birlikte dünyaca ünlü üç şeyimizden biri olarak tanımladığı Ay yıldızlı bayrak, ulusal onurumuzdur. Emperyalizme karşı verilen ulusal kurtuluş savaşının simgesidir. Bu nedenle, yalnız Türkler değil, Anadalu topraklarında yaşayan hiç kimse buna izin vermez.

İşte bu gerçeği iyi bilen ve “işinin ehli“ olduğu anlaşılan provakatörler, kritik bir dönemde, toplumu “en hassas“ noktasından yakaladılar. Bayrak olayı, 12 - 14 yaştaki çocukların boyunu çoktan aştı.

Bayrak olayı, hem Türk hem de Kürt milliyetçilerinin içindeki “hıncı“ yeniden ateşledi.

Bir tarafta her türlü kirli çıkarlarına bayrağı paravan yapan ve ne zaman başı sıkışsa “Bayrak inmez, ezan susmaz“ sloganına sığınanlar, diğer yanda bölünmeden medet uman, emperyalistlerin dümen suyuna girmiş Kürt milliyetçileri... Hep birlikte 12 Eylül askeri darbesine kılıf hazırlamak için oynanan kirli oyunu yeniden sahneye taşıma çabasındalar.

Ülkücülerin Mersin’deki protesto gösterisi sırasında yaşanan gerginlik ve asılsız “ülkücülere ait dersane basıldı“ haberleri, 12 Eylül öncesindeki Maraş, Malatya, Çorum olaylarını anımsatıyor.

Türkiye, yeniden katliamlara, linç girişimlerine ve toplumsal kavgaya sürükleniyor. Bu dumanlı havada, bu hengamede sağduyulu, aklı selim sahiplerini sesi cılız kalıyor.

Türkiye, son 20 yılda hiç bir şeyden çekmedi terörden ve toplumsal provakasyonlardan çektiği kadar. Bu gerçeği bile bile yine toplumca aynı tuzağın pençesine doğru sürükleniyoruz.

Artık şapkaları önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.

Bugün bayrak olayıyla başlayan gerilim, yarın bir başka provakasyonla daha büyük patlamalara gebe.

Mutlu yarınların, Türkiye’nin barış içinde, demokraktik ve özgür bir toplum olmasından geçtiği gerçeğine inanan sağduyu sahiplerinin artık sesini yükseltmesi şart.

Hem de hemen..

Yoksa yarın çok gel olacak...

Yayın Tarihi : 26 Mart 2005 Cumartesi 14:03:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Tahsin Gürdoğan IP: 62.248.72.xxx Tarih : 1.04.2005 15:50:43
"İnsan 13-14 yaşında da olsa bayrağa saygıyı bilir. Herkes kendi 13-14 yaşındaki halini düşünsün. Hiç tanımadığınız birisi gelip "Vur dese vurur, kır dese kırar mıydınız? Kim bu kadar akılsız olabilir? 13-14 yaşındaki insanın iyiyi kötüden ayırma yeteneği olmadığını kim söyleyebilir? Bizlerin vardı da yalnız bu iki çocuğun mu yok? Bir de son otuz yılın saptırmacası var. Her yanlışa provokatörlerin oyunu demeye bayılıyoruz. Evet ortada bir provokasyon var. Ama bu provokasyon o iki çocukla onları yetiştirenlerin eseridir. Bizi hoş olmayan bir işe alet etmeye çalışanlar olabilir. Herkes herkese yapabilir bunu. Gerçek kabahat, alet olma basiretsizliğini gösteren de değil mi? Bu topraklar üstünde yaşayanların hepsi bayrak gibi ortak değerlere gereken saygıyı göstermek zorundadır." Yapılan saygısızlık karşısında bayrağa saygı kampanyaları, birçoğumuzun içinden kopup gelen temiz düşüncelerle aniden gelişti. Bunlardan yararlanmaya kalkan siyasi partiler ve STÖ olabilir. Ama onların körüklemeleriyle halkın içinden gelen duyguları ayırdedebilmek gerek. Bayrağa saygı kampanyaları doğrudur. Aş kavgasına itilen insanımıza kaybettiği bazı milli duyguları geri kazandırmada katkısı olduğu için de teşekkürle karşılanmalıdır. "Bu vatana gelince... Bu vatan; Türk, Kürt, Rum, Ermeni, Süryani, Azeri, Arap, aklınıza hangi etnik köken gelirse gelsin herkesin vatanıdır. Yalnız Türk'ün yalnız Kürt'ün yalnız Süryani'nin değil! Bu vatan herkesin. Çanakkale'de yatan şehitler koyun koyuna. Onları Türk, Kürt, Abhaz diye ayırmak gelmemiş kimsenin aklına. Bu nedenle ortak değerlere saygısızlık edenlerin; bir başka yerde, başkalarıyla kendine ortak değer yarattığını düşünmemek elde değil. İşin bir de ilahi boyutu var. Ne Türk'ün Kürt kökenliye, ne de Kürt'ün Türk kökenliye bir üstünlüğü yok. Hiçbir etnik grubun bir diğerine olmadığı gibi. Aksi, Allah'ın seçimine ve yaratılış yasasına ters düşer. Şu kısacık dünya hayatının sonunda Türk ya da Kürt olarak yargılanmayacağız. İnancımızla, nasıl bir insan olduğumuzla, yaptıklarımızla çıkacağız teraziye... Bunu herkesin bilmesi ve ona göre aklını başına toplaması gerekmez mi?" Not.İki ayrı blok halinde "..." işareti içinde yer alan düşünceler Sayın G.Tulun'un bir yazısından özetlenerek alınmıştır.

TAHSİN IP: 81.215.4.xxx Tarih : 27.03.2005 15:56:49
Seni canı canı gönülden kutluyorum bu olaya ne kadar sağ duyulu yaklaştığın için.Bende aynı düşünceleri seninle paylaşıyorum. SAYGILAR SUNUYORUM

ercan uğurlu IP: 81.214.229.xxx Tarih : 31.03.2005 18:32:36
yazınızı büyük bir zevkle okudum ve aynen altınada imzamı atarım ülkemdeki oynanan bu oyunları kimin ne amaçla ve ne hesapla yaptığı artık bilinen bir gerçek türkiye aydınlarının hızla aklını başlarına toplaması gerekiyor ülkemiz iç savaşın eşiğine getirildi kürt faşistleri ile türk faşistleride görüntüğde kavga ediyorlar ama içeride bu kaosdan nasıl çıkarlarımız doğrultusundada menfatlanırız hesabındalar bunların birbirlerinden hiç bir farkı yok iki anlayışda hem insanlık düşmanıdır hemde vatan hainleridir ülkemin gelecegine döşenmiş mayınlardır bu mayınlarıda siyasi ön yargılardan kutulmuş türkiye aydınlarının sorumluluğundadır saygılarla