17
Haziran
2025
Salı
ANASAYFA

Kitap Yakmak ya da Barbarlığa Geri Dönüş

ozkanyusuf@hotmail.com

Tarih boyunca, barbarların ilk hedef kitap olmuş hep.

Aydınlanmanın en önemli aracı olan kitaplar, iktidar sahiplerini her zaman korkutmuş.

Bu korku ve zorbalık da, tarih sayfalarında silinmesi güç utanç gölgeleri bırakmış.

Canım İskenderiye Kütüphanesi’nin, birbirinden eşsiz kitapları, yozlaşmış saltanatın hamamlarını ısıtmak için kullanılmış.

Ama en acı verenleri daha yakın tarihte yaşandı. Örneğin, Hitler Almanya’sında. Kitaplar dağ gibi yığılıp, cayır cayır yakıldı. Kitaplar bitince de sıra insanlara geldi. Bu kez bebek, genç, yaşlı demeden milyonlarca insan gaz odalarına, kara kara fırınlara gönderildi. Tarih, hiç unutamayacağı kadar büyük bir utanca gömüldü.

Örneğin, 12 Eylül Türkiyesi’nde...

12 Eylül denince aklıma gelen ilk şey yakılan kitaplar ve birden büyüyüverip, abimin bana emanet ettiği kitapları saklama derdine düşüşümdür. Okuma ve kitap sevgisini o günlerde, abimden öğrenmiştim. Kitap kutsal ve korunması gereken bir şeydi benim için.

Kitaplar, ulusal televizyon kanalında "Suç unsuru" diye sergilendi. Okuyan insanlar, "anarşist, terörist" ilan edildi. Gece yarısı kapıları tekmelenerek basılan evlerde kitap bulundu diye, kaç kişi işkencelerden geçti.

Çoğu, dünyaca ünlü yazarların klasikleşmiş romanları olan binlerce kitap, 12 Eylül faşizminin hışmına uğrayıp, kalorifer kazanlarında yakıldı. Hitler faşizminden sonra, tarihin utanç sayfalarına bu kez ne yazık ki benim ülkem geçti. Kitap yakma utancı, kapkara bir leke gibi Türkiye’nin alnına sürüldü.

Ve ne acıdır ki, aradan geçen bunca süreye rağmen, Türkiye’de hiç bir şey değişmemiş. 12 Eylül karanlığında kaldığını sandığım utanç görüntüleri şimdilerde yeniden boy vermeye başladı.

Önce, Ağrı Kamu-Sen İl Temsilcisi Kamil Taşdemir, yazar Orhan Pamuk’un kitaplarını okumama kararı aldıklarını ve "ellerinde mevcut bulunan kitapları da yaktıklarını" büyük bir övünçle açıkladı.

Ardından da, ayıbın en büyüğü yaşandı. Hem de, kitapları kurtarmak için çocukluktan vazgeçtiğim topraklarda, Isparta’da. Sütçüler Kaymakamı Mustafa Altınpınar, Orhan Pamuk’un kitaplarının toplatılıp "imha" edilmesi emrini verdi.

Sütçüler Kaymakamı, en ufak bir eleştiriye dahi karşı olan ve karikatüristler hakkında açmadık dava bırakmayan Başbakan’a layık bir bürokrat olduğunu kanıtlarken, Türkiye’yi yeniden Hitler Almanyası ile yan yana getirdiğini hiç düşündü mü acaba?

Demek ki 12 Eylül darbesinden bu yana bir arpa boyu yol alamamışız.

Kimse kalkıp, demokratikleşme nutukları atmasın. Kağıt üzerinde yasa çıkarmakla, genelgeler yayımlamakla demokrat falan olunmuyor. Demokrasinin önce beyinlerde, vicdanlarda başlaması gerekir. Bunu başaramdığınız sürece ağzınızla kuş tutsanız boşuna.

Orhan Pamuk’un, İsviçre’de yayımlanan bir dergiye verdiği röportajda, "Türkiye’de 1 milyon Ermeni ile 30 bin Kürt öldürüldüğünü" iddia etmesi,  hiç bir şekilde kitap yakmayı haklı göstermez.

Pamuk’a bir tepki gösterilecekse bu daha uygar yöntemlerle olmalı. Tartışarak, konuşarak, belgere ortaya koyarak... Bunun yerine, ucuz kahramanlıklar yapıp kitap yakmak, bizi tarihin utanç sayfalarından başka hiç bir yere götürmez.

Yayın Tarihi : 2 Nisan 2005 Cumartesi 12:18:24
Güncelleme :6 Nisan 2005 Çarşamba 01:16:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ercan uğurlu IP: 85.97.102.xxx Tarih : 4.04.2005 01:26:08
sevgili Yusuf Özkan siz hiçbir çağdaş demokrasi toplumunda milliyetci düşüncenin devlet tarafından korunduğunu gördünüz mü.? Çağdaş demokratik toplumlarda devlet halkına hep aynı mesafede durur, kendisini de halktan korumaz. Maalesef bizim ülkemizde tam tersi oluyor. Devlet kendi çıkarlarına hizmet ettireceği düşünce ve toplumları kendisine düşman olarak belirlediği düşünce ve toplumlara karşı saldırtıyor. Bunun en bariz örnekleri ülkemizde çeşitli vesilelerle eylem yapan gruplara davranışlarıyla gösteriyor, üniversitelerde bağımsız demokratik ve bilimsel eğitim isteyen gençlere jobla şeriat ve arap tarzı müslüman faşizmini savunanlara ve her seferde neden bağırdıkları belli olmayan Hitlerin kavgam kitabını başucu kitabı yapan ülkücü milliyetcilere nazikce arkadaşlar diyen polisiyle kendini anlatıyor. Hal böyle olunca kitabı da yakarlar, insanıda.

Nuri BAYRAKTAR IP: 85.100.28.xxx Tarih : 4.04.2005 19:23:40
BU KÖŞENiN SAYIN YAZARI, ÖYLE SÖYLEDi DiYE KiTAP YAKILIR MI? TABi YAKILMAZ. ANCAK SÖYLEDiĞi O SÖZLER BİR TOPLUMUN ViCDANINI EN DERiN YERiNDEN YARALAR iSE O SÖZLERiN SAHiBiNiN KiTAPLARI iLE BiRLiKTE KENDiSi DE YAKILABiLiR. O SÖZLERi KENDi TAŞIDIĞI KANIN GEREĞi OLARAK MI SÖYLEDi YOKSA SiZiN GiBi POPÜLiST DURUS iÇiN Mi BiLEMiYORUM ANCAK ONUN KADAR POPÜLER OLMAK iÇiN SiZ DE DAHA DEĞiŞiĞiNi (Mesela : ÇANAKKALE'de BARBAR TÜRKLER BiZiM ATALARIMIZI KATLETTi) DiYEBiLİRSiN. Nuri BAYRAKTAR BURSA

Sadece bir vatandaş IP: 213.139.220.xxx Tarih : 5.04.2005 16:13:01
İşte gerçek makale yazarı olmak bu. Kimseyi incitmetden, kırmadan, onu kazanmaya çalışarak yapılan bu tür eleştirilere hasret kalmışım. Yazarı Alnından öpüyor ve onu kutluyorum. İşte birlik ve beraberlik böyle sağlanır. Çünkü vatan, millet, ordu sloganlarının arkasından farkında olmadan yapılan ayrımcılık çok ucuz kahramanlık oluyor. Sen onları kazanabiliyor musun ? Ona bak. Gerçek demokrasi mücadelesi bu.

Zeliha GÜMÜŞ IP: 212.156.252.xxx Tarih : 4.04.2005 10:48:32
Benim güzel Türkiyemde böyde bağnaz bir kaymakamın olduğuna inanamıyorum ve çok üzülüyorum.Kitaplar yakılmak için değil okunmak için yazılıp yayınlanmıştır.