22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Eğlenerek Yardım Edebilme Kültürü

E Posta: ozkanyusuf hotmail.com


2004, giderayak yaptı yine yapacağını. O acısını çok iyi bildiğimiz deprem, üstüne üstlük bir de tsunami, yüzbinlerce canı aldı götürdü. Ne tadımız kaldı ne de tuzumuz.

Ajanslardan akan haber ve fotoğraflar içnde, en fazla etkilendiğim ağızları maskeli insan görüntüleri oldu. İşi gücü bırakıp, dalıp gittim. Ta Adapazarı’na, Gölcük’e, İzmit’e...

Ağustos sıcağında günler geçtikçe cesetler kokmaya başlamıştı. Sağlıkçılar salgın hastalık uyarısı yapıyordu. Birbiri ardından gelen artçı sarsıntılara alışmıştık. Ama kokuya alışılmıyordu. Adapazarı’ndaki Serdivan mezarlığında yer kalmamıştı. Kocaman kocaman çukurlar açılıp, ölüler topluca gömülüyordu. atv televizyonu adına yaşananları izliyorduk Kameraman arkadaşım Enver Erdem ile birlikte. Enver, toplu mezarları görüntülerken, ben de çevredekilerle konuşuyordum. Kimisi eski bir battaniyeye sarıp getirmişti cenazesini, kimisi siyah bir naylon torbaya... Acıdan çok, şaşkınlık ve şok vardı. Ölülerini “daha fazla kokmadan gömebilmek“ en büyük tesellileriydi.

Öylesine kesifti ki ceset kokusu, ağzımızı burnumuzu kapattığımız maskeler hiç kar etmiyordu. Haberi tamamlayıp, mezarlıktan ayrılırken Enver, “beynime işledi bu koku, hiç çıkmaz artık“ demişti..

Haklıymış, maskeli insan yüzlerini görünce fotoğraflarda, o koku gelip sarmaladı. Ölü bebek, insan kokusu doldurdu odayı. Burnumun direkleri sızladı yeniden.

Bu yüzden buruktu yılbaşı akşamı.

Saat 21.00 e doğru atlayıp Den Bosch kentine gittik. Türklerin Hollanda’daki tarihine canlı tanıklık eden, Turgut Abi’nin 30 küsur yıllık Üsküdür Restoran’ına. Tek Türk masası bizimkiydi. Gerisi hep Hollandalı. Tekirdağ’dan gelen rakıya meze yine Türkiye ve depremdi. İçtikçe kederlendik, kederlendikçe içtik. Saat 12 ye doğru boşaldı. Biz de Turgut Abi’ye iyi yıllar dileyip attık kendimizi sokaklara. Hangi barın kapısını çalsak “besloten feest“ yazısı.. Yani “özel parti var giremezsiniz“.. Tüm barlar, kafeler saat 00.30 dan sonra açılacakmış. “Kaldık mı sokak ortasında“ derken, küçücük bir barda partiye sahiplik yapan bir abi acıdı halimize buyur etti. Saat 00.00 vurup, yıl devrildiğinde, iri kıyım travestilerden, Yunanlılar’a, Hollandalılar’dan Afrikalılar’a tanımadığım bir çok kişiyle sarmaş dolaş olduk. Derken bir patırtı bir gürültü sormayın. Sokaklar savaş alanına döndü. Havai fişekler ışıl ışıl aydınlattı karanlık geceyi.

Yıllar önce, 1995 yılında PKK’lılar tarafından basılan Irak sınırına sıfır noktadaki Siyahkaya karakolunda geçirdiğim yıl başını anımsadım. Orda da gürültü, patırtı çoktu. Orda da geceyi aydınlatan patlamalar vardı. Ama tek farkı, Siyahkaya’dakiler gerçek mermiydi. Operasyon nedeniyle mermiler, işaret fişekleri aydınlatıyordu geceyi. Adı konmamış bir savaşın ortasındaydık. Kameraman arkadaşım Bülent Kördemirci ile siperlerin içinde kafamızı dışarıya çıkarmamaya özen göstererek anons çekmeye uğraşmıştık...

Bizim buralardaki havai fişekli, konserli yeni yıl kutlamalarını TV’lerden izleyen bazı dostlardan sitem geldi. “Orda insanlar ölürken nasıl eğelnebildiniz“ diye. “Necip Türk medyası“nda da benzer haberlere rast geldim.

Açıkçası biraz haksızlık ediliyor. Hele, depremzedeler için toplanan yardımlara ilişkin haberlere bakınca, bu daha açıkça görülüyor.

Çok değil 5 yıl önce benzer felaketi yaşayan Türkiye de toplanan yardımlar, Hollanda’da toplananın yanında deve de kulak kalıyor. Hollandalılar, o eleştirilen eğlenceyi, deprem mağdurları için yardım toplamanın bir aracı haline getirdiler. Eğleniyorlar, eğlenirken de para topluyorlar.

Bunun en güzel örneklerinden birini, FC Groningen futbol takımının fanatik taraftarları gerçekleştirdi. FC Groningen ile Fenerbahçe ve Galatasaray’ın almak için uğraştığı Uğur Yıldırım’ın oynadığı SC Heerenveen iki ezeli rakip. Groningen’deki Gorredijk kasabasında yaşayan ve kendilerine “De Flecke“ adını veren Groningen fanatiği bir grup taraftar, Heerenveen lilere “şık bir çalım“ atarak, depremzedelere küçük bir katkı sağladılar. De Flecke üyeleri, müdavimi oldukları kafede depremzedeler için ne yapabileceklerini tartışırken, birisi bir iddia atmış ortaya. “Heerenveen’in stadı Abe Lenstra’nın orta saha çizgisindeki çim blokları söküp getiririsin, getiremezsin“ diye. 2 bin 100 euro para koymuşlar. Kafenin sahibi, “400 de benden“ demiş “Eğer orta sahanın çimlerini söker getirirseniz, 2 bin 500 euroyu Asya’daki deprem kurbanları yararına 555 numaralı yardım hesabına yatıracağız...“

Bir grup kafadar, geceyarısı atlayıp gitmişler. Bir yolunu bulup stada girmişler, orta sahadaki çim bloku yükleyip getirmişler kafeye.

İddianın karşılığı olan 2 bin 500 euro, deprem kurbanları için 555 giro hesabına yatırılmış.

Sabah stadın halini gören Heerenveen yöneticileri, küplere binmiş. Ama iş anlaşılınca hepsi kahkaya boğulmuş. Çimleri yürüten rakip takım taraftarları hakkında herhangi bir girişimde bulunmayacaklarını belirtip, orta sahayı yenilemek için kolları sıvamışlar.

Hollanda’daki televizyon kanalları Nederland2, RTL 4 ve SBS 6 da, ortaklaşa bir canlı yayın gerçekleştirdi. Yüzlerce sanatçı ve radyo dj’nin katıldığ organizasyonda, Amsterdam’ın ünlü Dam meydanında saatler süren konserler verildi. Organizasyon sonunda 112 milyon 144 bin euro toplandı. Diğer TV kanalları da, yayın aralarında izleyicilerine “burda ne işin var, depremzedeler için ortak yayın yapan kanalları izlesene“ türünden uyarılar da bulundular.

Televizyonların yardımına ek olarak, çeşitli kuruluşların katkıları ve kişisel bağışlarla sayesinde 1 haftada 100 milyon euronun üzerinden bir bağış yapıldı. Kraliçe ve Hollanda hükümetinin yardımları bu rakamların dışında.

Yardım kampanyası artarak sürüyor. Şu ana kadar Hollandalılar’ın yüzde 85 i katılmış kampanyaya. Eleştirilse de, ayıplansa da Hollandalılar hem eğlenip, hem yardım yapmaya devam ediyorlar.
Yayın Tarihi : 23 Ocak 2005 Pazar 16:02:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?