19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Peki Bülent Arınç´ı Kim Uyaracak?

E posta:ozkanyusuf@hotmail.com

Bu "gaf" falan değil. Düpedüz, kafalarından geçenin dillerine yansıması.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Josepp Borrell’in, "Kürdistan" açıklamasından söz ediyorum.

Borrell, Ankara ziyareti öncesi Brüksel’de bir basın toplantısı düzenledi. Türk gezetecilere ziyaretine ilişkin bilgi verirken, "Ziyaretim sırasında Ankara’dan sonra Kürdistan’a gideceğiz" dedi.

Toplantının ardından basın mensupları Borrell’in ofisinden arandı. "Başkan çok yorgun. Toplantıda Kürdistan ifadesini kullandığını fark etmişsinizdir ancak bunda herhangi bir kötü niyet ya da kasıt yoktu" açıklaması yapıldı.

Avrupa’ya karşı özellikle son dönemde ala bildiğine "nazik" bir tutum sergileyen "etkin medya", yine "hoşgörülü"ydü. Borrell’in sözleri, "gaf" olarak değerlendirildi. "Dili sürçmüş adamın canım", deyip geçiliverdi.

Oysa diplomasiyi biraz bilenler için bu sözlerin anlamı son derece açık açık.

Borrel’den bir süre önce Diyarbakır’a giden AP heyeti, bunu çok açık biçimde dile getirdi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret eden heyet adına konuşan Çek parlamenter Miloslav Ransdorf, Kürtlerin politik mücadelesini ellerinden geldiğince desteklediklerini belirterek "Her ne kadar desteğimiz az olsa da biz ülke olarak, sizin bölgenize, mücadelenize, Kürdistan’a katkı sunmaya çalışıyoruz. Katkı sunmaya devam edeceğiz" dedi.

Ama, "nazik medya" bu açıklamaya da pek itibar göstermedi. Birkaç gün sonra da Avrupa Parlamentosu’nun "1 numarası", bir kez daha "Kürdistan" vurgusu yaptı.

Borrell, Ankara’da da sözlerinin arkasında durdu. Geri adım atmadı. TBMM Başkanı Bülent Arınç ile yaptığı görüşme sonunda, Kürdistan açıklamasının anımsatılması üzerine, parlamento muhabirleriyle adeta alay ederek, azarladı:

"Lütfen kelimelerle oynamayalım. AP ve AB, Türkiye’nin coğrafi ve siyasi sınırlarının gayet belli bir ülke olduğunu birçok defa vurgulamıştır. AB aynı zamanda Türkiye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünü tamamen desteklemektedir. Onun için benim bir coğrafi alan için kullandığım bir sözcük, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne sahip olmadığı anlamına gelemez."

Hem suçlu, hem güçlü...

Türkiye’nin Güneydoğusu, "Avrupalı dostlarımıza" göre, çok uzun zamandır "Kürdistan". Öyle görüyor, öyle değerlendiriyorlar.

Türkiye de onbinlerce insanın yaşamına malolan teröre "uygar Avrupa’nın" katkılarını burda sıralamaya gerek yok. Yıllarca aynı topraklar üzerinde kardeşçe yaşamış, birbirinden kız alıp vermiş Türk ve Kürt halkının, birbirlerine düşman olması için Avrupa ülkelerinin de elinden geleni yaptığı inkar edilemez.

Türkiye hükümetlerinin Kürt sorunu konusundaki yanlışlarının, Batılılarca nasıl körüklenip, yıllarca oluk oluk kana dönüştürüldüğü bilinen şeyler. Dolayısıyla, Borrell’in ve diğer Avrupalı parlamenterlerin bu açıklamaları bir anlamda doğal.

Doğal olmayan ve acı olan, bu tür açıklamalar karşısında Türkiye’nin gösterdiği, daha doğrusu gösteremediği tavırdır.

Yöneticilerimizin, Borrell’in sırtını sıvazlayıp bir teşekkür etmedikleri kaldı. 80 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca, hiç bir dönem ulusal onur bu kadar ayaklar altına alınmadı.

17 Aralık’ta tarih alabilmek için, Avrupalılar’ın bir "ayaklarını yıkamadığımız" kalmışken, tepki göstermek şöyle dursun, bu olayı gündeme getiren meslektaşlarımız neredeyse hain ilan edildiler.

AKP nin Milli Görüş kökenli Meclis Başkanı Bülent Arınç, Borrell’e gösterilmesi gereken tepkiyi, parlamento muhabirlerine gösterdi. Arınç, gazetecilerin Kürdistan açıklamasını gündeme getirmesi üzerine, "Şunu anladım; İspanyolca’da ’palavras’ var. Bizde de ’palavra’ var. Demek ki aynı kökenden gelen kelimeler bunlar... Sayın Başkan Türkiye’yi yeni tanıyacak. Bizim basınımızın bir kısmı bir sorudan 10 soru çıkarmada mahirdir" dedi.

Utanç verici bu açıklamanın ardından soruların devam etmesi üzerine, üslubunu daha da sertleştirdi:

"Yorum size ait. Sorunuzu sorun. Her cevabın herkesi tatmin etmesi mümkün değil".

Meslektaşlarımız dua etsinler, sözlerini "şeyini şey ettiğimin şeyleri" diye de bitirebilirdi AKP’nin Meclis Başkanı.

Dili alışkın nasıl olsa bu tür laflara.

Milliyet gazetesinden Taha Akyol, 4 Aralık tarihli yazısının sonuna not düşmüş

"TBMM Başkanı’nın dikkatine: Sayın Arınç, AP Başkanı Borrell’in konuşmasında "meşruiyet" kavramını "meşrutiyet" diye telaffuz eden cahil simültane tercümanı uyarmayı düşünüyor musunuz?"

Sayın Akyol’un dert ettiği şeye bakın. Arınç’ın sözlerinin yanında, tercümanın hatası devede kulak bile değildir.

Asıl sorulması gereken soru şu:

"Dilinin ölçüsü olmayan Bülent Arınç’ı kim uyaracak?"
Yayın Tarihi : 6 Aralık 2004 Pazartesi 12:28:17
Güncelleme :6 Aralık 2004 Pazartesi 12:34:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erhan ÖZTUNÇ IP: 85.96.83.xxx Tarih : 15.12.2004 00:21:25
Yazılarınızı buyuk bir heycan ve ibretle okuyorum yayınlanmıs yazılarınızı bazı sitelere nakledebilirmiyim kolay gelsin elinize yureginize saglık