Haberi okumuşsunuzdur. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Digitürk üzerinden yayın yapan Exotica TV, Playboy TV gibi kanallara yayın yasağı getirdi.
Televizyonlarda sabahtan akşama kadar boy gösteren bin bir türlü kepazeliğe gücü yetmeyen RTÜK, hıncını şifreli kanalda ve parası olanın isteği dorğltusunda satın aldığı kanallardan çıkardı acısını. Bu tür kanallar, dünyanın her yerinde var. İsteyen parasını verip satın alıyor. Yayınlar gece 12.00den sonra başlıyor. Çoluk çocuğun izlemesini istemeyen kişi, isterse özel bir şifre koyup, kendisinden başka birisinin bu kanalı açmasını engelliyor.
Yani tamamen satın alan kişinin sorumluluğunda bir olay. Ama aleni yapılan ekran rezaletlerine güç yetiremeyen AKP ağırlıklı RTÜK ve onun AKPye yakın başkanı, "kendi bakış açılarına göre bir ahlak" anlayışı içinde böyle bir karar alıyor.
Ama asıl sorun başka. Bu masum bir kanal yasaklama olayından öteye anlamlar içeren bir girişim. AKP artık, kendi "zihniyeti" doğrusunda Türkiyeye "çeki - düzen" vermeye başladı. Bu yasak kararı da, uygulamanın küçük bir parçası. Türkiye, siyasal İslamcı kesimin hayal ettiği yere doğru adım adım götürülüyor.
Seçim propgandalarında, hedef olarak kendilerine "84 yıllık cumhuriyeti" seçenler, ve bu sürece "84 yıllık karanlık" adını verenler, cumhuriyet devrimleriyle çoktan hesaplaşmaya başladılar bile.
24 Aralık 1995 seçimleri sonrasıydı. Refah Partisi seçimden birinci parti olarak çıkmıştı. Çoğu tarikat kökenli bu kesimde heyecan doruktaydı. Büyük bölümü, Türkiye Cumhuriyeti ile "hesaplaşma" için acele ediyordu. Şu anki hükümeti oluşturan AKPnin birçok milletvekili ve üyesinin de o zaman içinde yer aldığı RP çevrelerinde anlatılan bir "kurbağa" öyküsü vardı. Devletin istihbarat raporlarına da geçen öykü, bu kesimin amaçlarını gerçekleştirmek için nasıl bir tutum izleyeceğinin ip uçlarını sergiliyordu. RP çevresi, bir anda kendi amaçları doğrultusunad radikal değişikliklere gitmenin, toplumsal tepkilere yol açacağını belirterek, bunun "alıştıra alıştıra" yapılması görüşünü savunuyordu. Bunun için de "kurbağa" örneği veriliyordu.
Şimdi birebir anımsayamasam da, aşağı yukarı şöyleydi öykü:
"Kurbağayı kaynar suya atarsan, can havliyle kendini dışarı atar. Ama kurbağayı soğuk suya koyup, ateşi yakarsan, adım adım sıcaklığa alışacağı için, kaçmaya fırsat bulamadan kolayca haşlanır..."
RPnin, "zinde kuvvetler"in çıkışına çok fazla direnememesi üzerine "kurbağa" haşlanmadan kazanın altı söndürüldü.
Ancak, bugün görülüyor ki, "kurbağa" AKP tarafından yeniden kazana atılmış.
Daha önce RPnin ve şimdilerde AKPnin en etkin isimlerinden birisi olan Bülent Arınç, "İstersek Anayasa Mahkemesini kapatabiliriz" diye fetva veriyor. İktidarın gücü ve pırıltısı AKPye, "Hukukun bir gün herkese gerekli olacağı" gerçeğini çoktan unutturmuş olmalı ki, hukuka ve hukuksal kurumlara meydan okuma içine girdiler.
Dış politikada İncirlikten Kıbrısa kadar birçok alanda ardı arkası gelmeyen ödünler verilirken, içerde de "kodrolaşma" faaliyetleri alabildiğince sürüyor.
Özellikle de gelecek kuşakları yetiştiren eğitim alanında kadrolaşma inanılmaz boyutlarda. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçerin açıklamasına göre, AKPli Milli Eğitim Bakanlığı 2.5 yılda 33 ilde toplam 1764 okul müdür yardımcısı, 1635 okul müdürü, 269 şube müdürü, 111 milli eğitim müdür yardımcısı ve 186 milli eğitim müdürü atamış.
Eğitim yöneticilerinin yüzde 60 - 70i değiştirilmiş.
Bir taraftan kadrolaşma sürerken, biryandan da kendi görüşüne ters öğretmen ve bürokratların kıyımı devam ediyor. Gaziantepin Araban ilçesine bağlı Gümüşpınar Köyü İlköğretim Okulunda görev yapan öğretmen Sakıp Yaşar, Şanlıurfanın Viranşehir ilçesinde belediyenin düzenlediği festivalde Aziz Nesinin "Pırtlatan Bal" adlı oyununu sahneye koyduğu için 207 kilometre uzakta bir köye sürgün ediliyor.
Dükkanın vitrinine bikinili manken posteri asan esnaf, AKPli kadınların baskınına uğruyor.
Atatürk Havalimanında "hacılar rahatsız olur" diye panolardaki mayo reklamları sansürleniyor.
"Mavi Tur"a çıktığı teknede öpüşen turistlerden rahatsız olup, onların tekneden atılmasını isteyen AKPli belediye başkanı.
Yeni Zelenda halkının geleneksel dansı "haka"yı "müstehcen" bulup, yasaklama girişimi...
Yaşamın her alanında, AKPnin uygulamaları kendini göstermeye başladı. Kimi konularda, parti yöneticilerinin açıklamalarıyla kamuoyunun "nabzını yoklayan" AKP, gelen tepkiler karşısında o anlık geri adım atsa da, perde arkasında kendi görüşleri doğrulsutunda gerekli icraatları sürdürmekten geri kalmadı. Kalmıyor.
Türkiyeye, çoğunluğu basına yansımayan bir çok uygulamayla, İranın, Arap ülkelerinin düzeyine çekiliyor.
"Kurbağayı ürkütmemek için" kazanın ateşi hafif hafif yükseltiliyor...