17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Bu da Başka 'Azınlık Raporu'

E Posta: Ozkanyusuf@hotmail.com

Güneydoğu'da terörün yoğun olduğu dönemdi. Sanırım 1995 yılıydı. Bir Diyarbakır seyahati sırasında uydu anteni satışlarındaki patlamaya tanık olmuştum. Kürtçe yayın yapan Med TV'yi izlemek için bölgedeki bir çok kişi evine çanak anten taktırmıştı. Çanak antene yönelik talep patlaması, yeni "terörle mücadele yöntemlerini" de beraberinde getirmişti. Güvenlik güçleri, "PKK sempatizanlarını" çatıdaki çanak antenler aracılığıyla saptamaya başlamıştı.

O dönem çalıştığım Cumhuriyet Gazetesi'nde esprili bir dille anlattığım "çanak anten"ler, yıllar sonra bu kez Avrupa'da çıkıverdi karşıma. Hollanda'da, Almanya'da, Fransa'da, Avrupa'nın hangi ülkesine giderseniz gidin, eğer bir Türk'ün oturduğu evi bulmak istiyorsanız çatıya bakmanız yeterli. 1990'ların Güneydoğusu gibi, Avrupa'da da hemen her Türk ailesinin evinde bir çanak anten var.

Memleket özlemiyle yanıp tutuşan Türk kadınları, Yasemin Bozkurt'lu, Serap Ezgü'lü "kadın" programlarıyla "günlerinde" konuşmak için yeni "mevzuu"lar buluyor, evin reisi, Türk kahvesinde ertesi gün yapılacak "memlemket tartışmasına" Türk televizyonlarının haber bülteniyle hazırlanıyor, "hayırlı bir kısmet" bekleyen kızlar "Bir İstanbul Masalı" ile pembe düşlere dalıyorlar.

Memleket eskisi kadar uzak değil. Çanak antenler sayesinde Türkiye'de ne yaşanıyorsa Avrupa'daki soydaşlarımız anında haberdar oluyorlar.
Son günlerin tartışma yaratan konusu, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Azınlık ve Kültürel Haklar Komisyonu`nun hazırladığı "Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu" da, çanak antenler sayesinde hemencecik ulaşıverdi buralara.

Neymiş, neler olmuş diye, "medya alimlerinin" yorumlarına dalmışken, Hollanda hükümetinden de bir "azınlık raporu" geldi.

Yabancılar ve Entegrasyondan Sorumlu Bayan Bakan Rita Verdonk'un önerisi ile, "Yıllık Entegrasyon Raporu"na, Hollanda'daki göçmenlerin gelişimini ortaya koyan kapsamlı bir araştırma da eklenmiş.
Araştırma, Verdonk'un direktifi üzerine Adalet Bakanlığı'na bağlı Bilimsel Araştırmalar ve Doküman Merkezi ile Merkezi İstatistik Bürosu tarafından hazırlanmış.

Araştırmada, değişik etnik kökenlerden gelen göçmenler karşılaştırılmış. Araştırmaya göre, Türkler ve Faslılar'ın "çalışma performansı" pek de iş açıcı değil. Türkler ve Faslılar; Surinam ve Antiller'den gelenlere göre daha çok işsiz ve daha fazla sosyal yardıma bağlılar.

Çoğunluğu oluşturan bu 4 etnik grup dışındaki küçük gruplar arasında da fark büyük.

Ganalılar'ın büyük bölümü iş güç sahibi. Ama Somali, Irak ve Aganlılar entegrasyonda zorlandıkları için iş pazarında yer almakta güçlük çekiyorlar. Bu nedenle de sosyal yardıma başvuruyorlar. Çinliler ve Mısırlılar ise, büyük ölçüde kendi işlerini kurmuşlar.

Araştırmanın bir de eğitim boyutu var ki; yine Türkler açısından pek "iç açıcı" değil.

Araştırmaya göre, son yıllarda yabancı öğrencilerin bitirme sınavlarındaki başarı oranları arttı. Ama yine de son yıllardaki bu artışa rağmen, "yerli" öğrencilerle karşılaştırıldığında daha düşük düzeyde kalıyorlarmış. Özellikle de Türk öğrenciler, en kötü durumda olanlarıymış.

Üniversiteye hazırlık yani, 2002 yılı lise bitirme sınavlarında Türk öğrencilerin ortalamaları, Hollandalı öğrencilerin yüzde puanından, yüzde 17 daha düşük çıkmış. Çinliler ve Etiyopyalılar ise, "yabancı" öğrenciler arasında en iyi durumda olanlar.

Hollanda'da okula giden Türk gençlerinin çok büyük bir bölümü burada doğup büyümüş. Türkçe'nin yanısıra Hollandaca da ana dilleri. Ama gelin görün ki, bir çoğunun Hollandacası hala çok kaba ve aksanlı.

Türkçeyi evde anne ve babalarından öğrenen gençlerin, "Yozgat", "Malatya", "Kırşehir" aksanı ile konuşması bir şekilde anlaşılabiliyor. Ancak, Hollada okullarında Hollandaca eğitim görmelerine rağmen, Hollandaca'yı da aynı şekilde aksanlı konuşmaları anlaşılır şey değil doğrusu.

Bilimsel geçerliliği ne kadardır bilemiyorum ama, ben bu durumu da bizim "çanak antenlere" bağlıyorum. Hollanda'da doğup büyüse de bir çok Türk gencinin kafası hala Türkiye'de. Türkçe yaşayıp, Türkçe eğleniyorlar. Hollanda'daki gündemle Türkiye'deki gündem kadar ilgili değiller. Hollandaca okuyup, çalışıp, evdeki "Çanaktaki Türkiye"ye atıyorlar kendilerini.

Bu durum Hollanda hükümetini de kara kara düşündürüyor. Bunun için de "azınlık raporu"ndan medet umuyor hükümet. Yıllık rapor ve azınlıklar araştırması, "yabancıların" entegrasyonu için uygulanan mekanizmaların ne denli başarılı olduğunu saptayacak. Uygulanan entegrasyon politikalarının yarar getirip getirilmediği bu rapor ve araştırmalar yardımıyla değerlendirilecek. Bunlar ışığında yeni yeni politikalar saptanacak.

"Azınlık raporu" ve arıştırmalar önümüzdeki dönemde daha da geliştirelecek ve her yıl bilimsel veriler ışığında yeniden yayınlanacak. Yani görünen o ki, Türkiye'deki "azınlık raporu" tartışması kapansa da, biz Hollanda'da her yıl yeni "Azınlık Raporlarıyla", yeni tartışmalarla hep karşılaşacağız...

Yayın Tarihi : 28 Ekim 2004 Perşembe 16:59:20
Güncelleme :28 Ekim 2004 Perşembe 17:04:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?