17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Hollanda´nın ´Baş Ağrısı´ Türkiye

E Posta: ozkanyusuf@hotmail.com

 

Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı 1 Temmuz’da İrlanda’dan devralan Hollanda, “sakin” siyasal yaşamına yeni “baş ağrıları” ekledi. Kuşkusuz bu “baş ağrılarının” en başında da Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakereleri oluşturuyor. Yöneticiler ve ülke basınına göre, Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri, Hollanda’nın dönem başkanlığı sürecinin en önemli konusu.

Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende’nın, dönem başkanlığını devraldıktan sonra yaptığı açıklamada, “Türkiye için yeni koşullar öne sürülmemesi” çağrısı yaptı. Bu çağrı, Türkiye kamuoyunca “müzakere tarihi için yeşil ışık” olarak değerlendirilse de, Hollanda’dan bakınca durum hiç de bu kadar iyimser değil.

Hollanda basını, Türkiye – AB görüşmeleri “dumanı tüten sıcak bir patates”e benzetiyor. Hollanda basınına göre, bu “sıcak patates” Aralık ayına kadar çokça el yakacağa benziyor. Balkenende’nın açıklamalarının ardından Türkiye konusunu mercek altına alan Hollanda basınına göre, Türkiye’ye tarih verilmesi konusunda hala çok sayıda engel bulunuyor. En önemli engellerden biri ise, “din” faktörü.

Geçmişi 1963 yılına dayanan Türkiye’nin AB’ye üyelik “macerası” konusunda, en önemli dönemeçlerden birisi olan Aralık 2004 öncesi, AB Dönem Başkanlığı’nı üstlenen Hollanda’yı Türkiye’nin durumu kara kara düşündürüyor. Hollanda basınına göre, eğer Aralık’ta Türkiye konusu “kapatılabilirse” AB’nin en büyük “engeli” aşılmış olacak.

Yine basın ve kamuoyuna göre, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği tartışması, aslında “Avrupa’nın sınırları” tartışması... Dikkat çekilen en önemli konu ise, perde gerisindeki en önemli sorun” yani din faktörü. Hollanda basını ve kamuoyuna göre, Türkiye’nin “laik” olması yeterli değil. Tamamına yakını Müslüman olan ülkenin, “tamamı Hıristiyan ve hümanist” olan Avrupa’ya uyum sağlaması çok zor.

Türkiye’den Hollanda’ya gelen işçilerin ve ailelerinin büyük bölümünün, “Anadolu tarzı” yaşam biçimini bırakamayışı, ülkede yaşayan Türklerin önemli bir bölümünün topluma entegrasyon sorununun devam etmesi, özellikle kamuoyunda “dinsel faktörler nedeniyle uyum” endişesini artırıyor.

Özellikle Amsterdam, Rotterdam gibi büyük kentlerde Hollanda toplumuna uyum sağlamak yerine, kendi “getto”larını oluşturan Türk azınlığın yarattığı izlenim nedeniyle, Halanda kamuoyunun önemli bir kısmı Türkiye’nin AB üyeliğine pek de sıcak yaklaşmıyor.

Geçen hafta, Hollanda’nın sol eğilimli gazetelerinden de Volkskrant’ın birinci sayfasında ilginç bir araştırma yayımlandı. Araştırmanın sonuçları, Hollandalıların Müslümanlara, dolayısıyla Türklere bakışı açısından çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmaya katılan Hollandaların sadece yüzde 14’ü Müslümanlara karşı hoşgörülü. Geri kalanları, Müslümanlar hakkında bilgiye sahip değil. Buna rağmen Müslümanlara karşı ön yargılı ve hoşgörüsüzler.

Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra tüm yabancılar ‘Müslüman’ olarak adlandırılmaya başlanmış. Artık milliyet faktörü oradan kalkmış, tüm yabancılar dinine, milliyetine bakılmaksızın “Müslüman” olarak algılanmaya başlanmış. Müslümanlık bir nevi dışlama ve aşağılama biçiminde kullanılıyor.

İnsan hakları ihlalleri de, Türkiye’nin AB üyeliği önünde engel olarak görülmeye devam ediyor. Hollanda basınına göre, Türkiye’de insan haklarının iyileştirilmesi için daha çok caba harcanması ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) sivil hayattaki etkinliğinin artık bitirilmesi gerekiyor.

Türkiye’de son dönemdeki ilerlemelere rağmen, AB’nin Genişlemeden Sorumlu Yüksek Temsilcisi Günther Verheugen’in de Türkiye konusunda “pozitif” olmadığını vurulayan Hollanda basını, Verheugen’in geçen hafta yaptığı, “Türkiye’deki hapishanelerdeki durum hala kötü. Kadın hakları konusunda büyük eksiklikler var” sözlerini anımsatıyor.

Hollanda basını, Ekim ayında Verheugen’in, Türkiye’nin ilerleme raporunu hazırlayacağını da not düşüyor.

Hollanda Dışişleri Bakanı Bernard Bot’un, Türkiye’nin 2015’de tam üye olması yönündeki açıklamalarına yer veren basın, dönem başkanı Hollanda’nın asıl görevinin, Türkiye hakkındaki dağınık görüşleri toparlayabilmek olduğunu belirtiyor.

Hollanda basını, ülkede çoğunluğun Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu belirtirken, parlamentoda da sağcı kanadın bu konuda ikiye bölündüğünü yazıyor. Basının dikkat çekiği bir başka önemli konu ise, Aralık ayında yapılacak AB Anayasası ile ilgili referandumun Türkiye tartışmalarından etkilenmesi.

Hollanda’nın AB Dönem Başkanlığı boyunca Türkiye’nin durumu dışında başını ağrıtacak bir başka konu da, ekonomi. Basına göre, 4 yıl önce Lizbon’da, “Avrupa’nın 2010 yılına kadar bilgiye dayalı, dinamik bir ekonomiye kavuşturulması” görüşünün benimsenmesine karşın, gelinen süreçte bu görüş sözde kaldı. “Araba çekmez” haldeki Avrupa ekonomisi, “canhıraş çığlıklar” atıyor. Bu nedenle de Hollanda’nın işi çok zor.

Türkiye konusu ve ekonomi nedeniyle, Avrupa’nın en istikrarlı, en sakin ülkelerinden birisi olan Hollanda’nın Aralık sonuna kadar “işi başından aşkın olacak.”

Yayın Tarihi : 21 Temmuz 2004 Çarşamba 12:23:08
Güncelleme :21 Temmuz 2004 Çarşamba 12:24:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?