4
Mayıs
2025
Pazar
ANASAYFA

Kadınlar... Bizim Kadınlarımız

Bugün 8 Mart.. Dünya Kadınlar Günü..

Kadınların, bizi 9 ay karnında taşıyıp, dost cenazesinde helva karar gibi, kanıyla, canıyla bizi karan, yoktan var eden analarımızın günü.

Yüzüne bakınca, "aşkımızın şiddetinden" gözlerimizin dolduğu, kaşı eğilse, içimizin sızladığı, kavuşabilmek için, görebilmek için her şeyi feda etmeye hazır olduğumuz sevgilimizin günü.

Sevgilisinin resmini, muskalarının içinde saklayan, sevdasını gizli gizli içinde büyüten kızkardeşlerimizin, ablalarımızın günü...

Bugün her yıl olduğu gibi yine nutuk günü. Yine iddialı laflar edilecek, kadının toplumdaki yerinin daha da yüceltilmesine yönelik.. Yine bol keseden atılacak. Oya tahvil edilecek yine kadınsı duyarlılıklar.

Çalıp - çırpma saltanatının başındakilerin ağzından dökülen arsız nağmelere rağmen, yine gerçeğin acı kuralı işleyecek. Yine bir şey değişmeyecek, kadının, o içinde insan yaratma becerisine sahip kutsal varlığın dünyasında. Yine aynı eski hamam, yine eski tas.. Sadece nutuk atanlar değişecek. Ama gerçek hep aynı. Örnek mi? Alın size istatistikler:

- Kadınları yüzde 20’si okuma yazma bilmiyor.
- Okul yaşındaki her 5 kızdan 4’ü okula gidiyor.
- Kadınlarda okur-yazar olmayanlar erkeklere göre yüzde 17 daha çok.
- Üniversite öğrenimi gören kadınların oranı yüzde 13.
- Eğitim gören 100 kadından sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyor.
- Üniversite ve diğer yüksek eğitim kurumlarında görev yapan toplam 53 bin 805 öğretim elemanının 17 bin 828’i kadın. Yani kadın öğretim elemanlarının tüm öğretim elemanlarına oranı yüzde 33.1 oranında.
- Kadın öğretim elemanlarının yüzde 8.5’i profesör, yüzde 6.5’i doçent, yüzde 10.7’si yardımcı doçent, yüzde 12.4’ü de öğretim görevlisi.
- Türkiye’de kadınların yüzde 40’ı görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20’si ise nikahsız hayat sürüyor.
- 13 kızdan 1’i 5 yaşına basmadan hayatını kaybediyor.
- Yılda 2 bin 500 kadın anne olmak isterken hayatını kaybediyor.
- Anne ölüm hızı 100.000 canlı doğumda 146.
- Kadınlar ortalama 3 çocuk doğuruyor.
- Kadınların yüzde 55’i aile planlaması uygularken, yüzde 64’ü hamilelik döneminde doktora gitmiyor.
- 15-19 yaş grubundaki kızların yüzde 20’si evli.
- Lise ve daha üstü eğitimli 15-24 yaş grubunda bulunan kadınların yüzde 39.6’sı işsiz, kentli kadınlarda bu oran yüzde 37.4 iken kırsal alandaki kadınlar için bu oran yüzde 45.3’e ulaşıyor.
- Her 12 kadından 1’i ücretli işgücü olarak çalışıyor.
- Her 20 kadından 1’i profesyonel meslek sahibi.
- Ücretli işgücünün yüzde 15’ini kadınlar oluşturuyor.
- Kadınların, sadece yüzde 29.7’si işgücüne katılıyor.
- Sağlık sektöründe çalışanların yüzde 65.6’sını, avukatların yüzde 65.4’ünü, eğitim ve öğretim hizmetlerinde çalışanların ise yüzde 43.4’ünü kadınlar oluşturuyor.
- Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların yüzde 65-70’i sivil işgücü içinde yer alıyor.
- Toplam 5 milyon sigortalının yüzde 12’si (600 bin kadın sigortalı) kadın işçilerden oluşuyor.
- Çalışabilir kadınlardan ancak üçte biri istihdam edilebilirken, kadın işçiler en çok tekstil, tarım ve gıda sektörleri ile atölye ve ev işlerinde çalışıyor.
- Kadınlar erkeklerden 5 yıl fazla yaşıyor.
- Doğu ve Güneydoğu’da kadınların yüzde 45.8’i hiç eğitim almamış.
- Yüzde 4.3’ü ilkokul eğitimini yarıda bırakıyor.

Daha fazla örnek isterseniz, Gündem köşemizde, sevgili Lale Estelik'in "Ben Annem Olmak İstemiyor(d)um" adlı yazısını okuyun. İlmek ilmek acıyla işlenmiş bir gerçek öykü. Acılardan, ağulardan süzülmüş.

Gönül isterdi ki, güzel, mutluluk veren şeyler yazalım, anamızın, sevgilimizin hatırına bu güzel günde ama. Gerçekler ortada. O yüzden de bu gün de midemiz bulanarak dinleyeceğiz o nutukları, içimiz kanayarak haberleştireceğiz "Güldünyalar"ın ölümünü...

Yani, ak yaşmaklı ak tenli köylü kızlarının, hayatın tüm yükünü sırtlamaktan kamburlaşan analarımızın, duyarlılıklarının saçlarını ağarttığı, göz altlarını çukurlaştırdığı kentli kadınların hayatında çok da  bir şey değişmeyecek yine.

Ta ki şu yalanın saltanatı bitene, insanlık uyanana değin.

Ve o güne kadar, alkolle gölgelenmiş beyinleriyle, plaza katlarında "çapkınlık" oyunu oynayan prostat sınırındaki kart köşe yazarları da, süslü cümleler kurarak, "yeni bir kadının gönlünü daha kazanır mıyım" hesabıyla "8 Mart" a ilişkin samimeytsiz yazılar yazmayı sürdürecekler.

Sözü fazla uzatmadan, analarımıza; Memduha Hanım'a, Remziye Sultan'a, Fatmügül Ana'ya, Gülizar Teyze'ye, hasretiyle yandığımız o güzel gözlü güzel gülüşlü sevgiliye ve tüm kadınlara "Gününüz Kutlu Olsun"  diyelim. Ve sözü de Türk Şiiri'nin "Mavi gözlü" devine, Nazım Hikmet'e bırakalım:

Kadınlar

Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız...

şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.

Nazım Hikmek RAN

Yayın Tarihi : 8 Mart 2004 Pazartesi 05:09:13
Güncelleme :8 Mart 2004 Pazartesi 06:09:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?