17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Kangal Nire Hollanda Nire


E Posta: ozkanyusuf@hotmail.com

Kangal'ın Kavak köyü ne yana düşer bilir misiniz?

Ben bilmezdim; ta ki, Hollandalı Rene Vissers'ın öyküsünü okuyana değin.

20 yıla yaklaşan aktif gazetecilik yaşamım boyunca Türkiye'de gitmediğim sadece bir kaç il kalmış. Bunlardan biri de Sivas.

Güneydoğu'ya gidip gelirken bazı ilçelerinden geçtiğim oldu. Ama yıllarca yeğenlerim Çağdaş ve Uygar'ın yaşayıp, eğitim gördüğü, ilk aşklarını tattığı Sivas'ı görme olanağını bir türlü bulamadım.

Belki de içimdeki "2 Temmuz kırgınlığı" yüzünden gidemedim bir türlü.

Madımak Oteli'nde çağın en barbarca katliamına kurban giden Sevgili Hasret Gültekin'in, Nesimi Çimen çınarının, Asım Amca'nın, Asaf'ın yani 37 güzel "can"ın her 2 Temmuz'da yenilenen acısı yüzünden belki...

Madımak'tan, anlatılanlardan, haberlerden bir de zaman zaman Leman'da Sevgili Güneri İçoğlu'nun çizdiği karikatürlerden tanıdım Sivas'ı.

Kangal'ı da köpeklerinden bilirdim.

Meğer o ünlü "Balıklı Çermik"te Kangal'daymış. Kangal'a bağlı Kavaklı köyünde...

Zevenbergen'lı Rene Vissers sayesinde öğrendim bunu.

Kavaklı köyü, Kangal'a 13 kilometre uzaklıkta.

"Balıklı Çermik" 1917 yılında sazlık bir yermiş. Ayağında yara bulunan çoban, bu sazlıklarda dolaşırken yaralarının iyileştiğini görmüş. Bu olaydan sonra bölgenenin "kerameti" ortaya çıkmış. Sazlar temizlenmiş, ilkel yöntemlerle havuzlar açılmış. 1960'lı yıllardan itibaren de havuzlar iyice şekillenmiş. Şimdi modern tesisler kurulmuş Balıklı Çermik'in etrafında. Havuzlar "kadın", "erkek" diye "hanemlik - selamlık" bölümlere ayrılmış.

Bu "haremlik selamlık" havuzlarda "doktor balıklar" yıllardır derdine dermana arayanlara şifa dağıtıp dururmuş. Daha bilimsel bir deyimle, "Tahriş olmuş durumdaki veya herhangi bir enfeksiyonla oluşmuş cilt dokusundaki yaraları, egzama, cerahatli sivilceler ve sedef hastalığı oluşumları; 2-10 cm. büyüklüğündeki Cyprinide (Sazangiller familyasından), Cyprinion Macrostamus (Beni balığı) ve Garra rufa (Yağlı balık) türündeki balıklar tarafından iyileştirilmekteymiş."

Diyeceksiniz ki şimdi; "Ne alaka, Hollanda nire, Kangal nire?"

Anlatayım:

Hollanda'nın Noord Braband eyaletinin Zevenbergen kasabasında yaşayan Rene Vissers sedef hastasıymış. Elleri, kolları yara içinde. Yıllarca gitmedik doktor, çalmadık kapı bırakmamış. Bir türlü istediği sonucu alamamış.

Bir gün bir Alman TV kanalında Kangal'ın "Balıklı Çermik"indeki "doktor balıklar"la ilgili bir program izlemiş.

Toplayıp çantasını soluğu Kangal'da almış. Günlerce havuza girip, yaralarını balıklara yedirmiş.

20 gün sonra da elleri, kolları yara içinde gittiği Kangal'dan sapasağlam dönmüş Hollanda'ya.

Doktoruna gidip göstermiş. Doktor pek de inanmamış, "Tesadüf" demiş.

Ama Vissers işin peşini bırakmamış.

Kangal'daki balıkların Hollanda'daki birçok sedef hastasını da sağaltabilmesi için kolları sıvamış.

Önce balıkları bulmakla başlamış işe.

Şimdilerde "Balıklı Çermik"in balıklarını Kangal sınırları dışına çıkarmak yasakmış. Ama önceleri kimsenin umrunda olmadığı için bu konu, tedavi için ilçeye gelen bir "uyanık" Alman, yanında bir torba dolusu balıkla dönmüş ülkesine. Almanya'da havuzlar kurarak, "Balıklı Çermik"i Avrupa'ya taşımış.

Türkiye'den balık getirmeni yasak olduğunu öğrenen Vissers da, Almanya'ya gidip satın almış balıkları. Evine özel bir akvaryum yaptırarak, balıkları buraya yerleştirmiş.

Ardından Hollanda Sedef Hastaları Derneği ile iletişim kurmuş. Dernek bu fikre oldukça sıcak yaklaşmış.

Hollanda'da doğal sağlık yöntemlerine ve ilaçlarına olağanüstü bir ilgi var. Kanseri doğal yollarla yeneceğine inanıp, bilimsel tedaviyi reddeden ve bu yüzden yaşamını yitiren ünlüler bile var.

Hal böyle olunca Sedef Hastaları Derneği'nin ikna olması hiç zor olmamış.Dernek, "Kangallı balıkların" tedaviye başlamasına oldukça sıcak yaklaşmış.

Rene Vissers, işi bununla da bırakmamış.

"Kangallı balıkların" tedavi edeceği kişilerin masraflarının sağlık sigortası kapsamına alınması için harekete geçmiş. Gerekli başvuruları yapıp, beklemeye başlamış. Tüm Batı ülkelerinde olduğu gibi Hollanda'da sağlık sigortasının kapsamı ve önemini tahmin edersiniz sanırım. Eğer bu öneri kabul görürse Kangallı hemşerilerimizin tedavi ettiği Hollandalıların, bu tedavi için harcayacağı paranın büyük bir kısmı devlet tarafından karşılanacak.

Vissers bir başka kolay yöntem daha geliştirmiş. Bu işin öyle büyük havuzlar falan yaptırmak, ek maskraflara girmek niyetinde değil. Daha az masraflı "küvet tedavisi"ni yaşama geçirecek.

Talep eden sedef hastasına 20-30 balık verecek. "Al bunları götür evine" diyecek, "Doldur küvetini suyla. Başla tedaviye..."

Rene Vissers'ın "Kangallı balık" öyküsünü okurken, bir yabancı dostumun, "Türkiye harika bir yer. Ülke olarak her şeye sahipsiniz, ama değerini bilmiyorsunuz" sözünü anımsadım, içim burkularak.

Zevenbergen, bir süre sonra sedef hastalığının doğal tedavi merkezi olursa ve Kangal'ın "papucunu dama atarsa" buna hiç şaşırmayacağım.
Yayın Tarihi : 6 Eylül 2004 Pazartesi 18:29:39
Güncelleme :6 Eylül 2004 Pazartesi 18:33:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
AKIN KARAKUŞ IP: 85.96.73.xxx Tarih : 14.09.2005 11:37:39
Merhaba,ihtiyacı olan insanların her ne şekilde olursa olsun şifa bulmaları çok güzel bir şey.Ben de bağışıklık sistemi üzerinde yaptığım enerji aktarım teknikleri ile sedef hastaları üzerinde kısa sürede çok olumlu ve kalıcı sonuçlar aldım.Bana gelen hastaların bir kısmı Urfa ve Sivas'daki balıklı göllerde tedavi olduklarını fakat rahatsızlığın bir süre sonra tekrar nüksettiğini öğrendim.Ayrıca ben bu çalışmaları hiç bir bedel talep etmeden yapıyorum.iyi günler.

veli karakurt IP: 88.229.135.xxx Tarih : 12.09.2006 21:38:10
Balıkları götürmüşler çok güzel düşünmüşler fakat bence en önemli ayrıntıyı atlamışlar . Bir boru hattı çekip suyundan da koysunlar. Bu iş küvette olacak kadar kolay olsaydı bizimkiler Holandalılardan önce araklardı balıkları... Bizim buralarda "balık beyinli" diye bir deyim vardır, bu holandalılar da çok balık beyiniymiş kardeşim. Balıklar kadar su da etkili...