8
Haziran
2025
Pazar
SPOR

Ali Sami Yen Protestolarla Tarihe Gömüldü!..

Dünyanın çoğu yerinde eskiyen ve ihtiyacı karşılamayan statların yerine yenileri yapılır. Bir süre sonra da eskiler unutulur gider… Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen Stadı da pek çok stadyumla aynı kaderi paylaştı ve Ziraat Türkiye Kupası’nda Galatasaray’ın Beypazarı Şekerspor arasında oynanan son maçtan sonra görkemli bir törenle spor tarihimize gömüldü… Galatasaray bundan sonraki maçlarını yapım sırasında çeşitli maddi sorunlarla karşılaşılan ve TOKİ’nin devreye girmesiyle yapılan Türk Telekom Arena’da oynayacak…

Galatasaraylıların mabedimiz, yerli ve yabancı rakiplerinin Ali Sami Yen cehennemi diye sözünü ettiği stadın yıkılmasıyla birlikte Ali Sami Yen’in ismi de balık hafızalılarca unutulacak mı?

Başbakan’ın desteği ile yapılan çağ atlamış bir stadyum; Türk Telekom Arena!.. Galatasaraylılar Ali Sami Yen’in anılarını içlerinde hep duyacaklardır.

Galatasaraylıların itirazı üzerine Türk Telekom Arena’nın önüne Ali Sami Yen’in ismi getirilecekmiş!..Kendi kendime düşünmeden edemiyorum, Galatasaray’ın kurucusu ve ilk başkanı Ali Sami Yen bir kez daha mı öldü?

Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen’in kim olduğunu bilenler vardır ama yine de hatırlatmakta fayda görürüm:

Ali Sami Yen 20 Mayıs 1886 yılında Boğaziçi’nde Kandilli’de dünyaya gelmiş, edebiyatçılardan Şemsettin Sami Bey’in oğludur. Galatasaray lisesinde okurken 15 yaşında arkadaşlarıyla birlikte 1905’de Galatasaray kulübünü kurmuş ve kulübün 1 numaralı kurucusu ve başkanı olmuştur. Kulübün kuruluş yıllarında Sultan II. Abdülhamit’in topluk halinde gezenlerden kuşku duyulduğu yıllar olduğu da unutulmamalıdır. O günlerde bir spor kulübü kurmak kolay bir iş değildi. Ali Sami Yen, Türk sporunun örgütlenmesi ve kuruluşunun önderlerindendir. 29 Temmuz 1951 de yaşama veda etmiştir.

Ali Sami Yen stadının 16 yıldır müdürlüğünü yapmış olan Hamit Kaşeli o günlerin anılarından şöyle söz eder;

“Futbol topumuza evladımız gibi bakardım. Zaten varız yoğumuz da o toptu. Mektebe gelirken, Domuz Sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar başkanlığın benim hakkım olduğunu düşünmüşlerdi. O zaman reisliğe en çok çalışan seçilirdi.”

Ali Sami Yen Stadının yapımına 1930’lu yıllarda başlanmıştı. Hiç unutmam; yapımından çok sonraki yıllarda Mecidiyeköy Likör Fabrikasının yanındaki toprak zeminli yerde tümsekler üzerine atılmış kalaslar üzerinde Galatasaray’ın Feriköy ile oynadığı bir maçı izlemiştim. O yıllarda burada özel ve resmi ikinci lig maçları oynanıyordu. Stadın yeniden yapılmasına daha sonra hız verilmiş 1964 yılında yapılan Türkiye-Bulgaristan’ın 0–0 berabere kaldığı maçla resmen açılmıştı. Ne acıdır ki, o maçta açık tribün çökmüş, ölen ve yaralananlar olmuştu...

Ali Sami Yen Stadı, Milli Takımın ve Galatasaray’ın pek çok zaferlerine sahne olmuştur. Örneğin Galatasaray’ın 3–2 yenerek UEFA yolunun açıldığı Milan maçı, PSV karşısında alınan 2-0’lık, Avrupa Kupası çeyrek finaline çıkışı sağlayan Neuchatel Xamax maçları ve daha niceleri…

Kısacası Ali Sami Yen Stadını unutmak mümkün mü?

Türk Futbol Tarihi XX. Yüzyılın başlarında Kadıköy’de Kuşdili çayırında başlamış, ardından Taksim’deki Topçu Kışlasının iç avlusu stadyuma dönüştürülmüş, bunu Şeref, Vefa ve İnönü stadyumları izlemiştir. Ne yazık ki, bu statlarımızdan kısmen orijinalliğinden uzaklaşan İnönü Stadyumu ile Vefa Stadı dışında hiç birisi günümüze gelememiştir.

Türk Futbolunda önemli rolü olan bu stadyumlar yaşatılır mıydı?

Tartışılacak bir sorudur…

Taksim Stadyumu dışındakilerde bezen seyirci olarak bazen de top koşturdum ve onlarda çeşitli anılarım var. Sırası gelmişken belirtmekte yarar var; İnönü Stadı dışındakiler günümüzün koşullarına ve seyirci kapasitesine yanıt veremeyecek yapıdaydılar. Fenerbahçe stadyumunun yerine, Avrupa’daki benzerleri ayarında Şükrü Saraçoğlu stadyumu yapıldı. Eski stadyumun olduğu yerde bir yerde ahşap kapalı bir tribün karşısında da beton kademeler halinde yükselen açık tribün vardı.

Uluslararası düzeyde maçların II. Dünya Savaşı nedeniyle yapılamadığı yıllarda Şeref Stadyumunda maçlar oynanırdı. Çok sert toprak zeminli stadyumda Türk futbolunun önde gelmiş isimler top koşturmuştu. Beşiktaşlı Baba Hakkı, Şeref Görkey, Kemal Gülçelik, Dr. Vedii Tosuncuk, Fenerbahçe’nin unutulmaz kalecisi Cihat Arman, Taka Naci, Samim Var, Halil, Büyük ve Küçük Fikretler, Galatasaraylı Gündüz Kılıç, Bülent ve Reha Eken kardeşler top koşturmuştu. O yıllarda amatörce oynayan ve daha nice futbol yıldızları… Günümüzde bu stadın yerinde Çırağan Otelinin bir bölümü yükselmiştir. Bir zamanlar Şeref Stadyumunun önünde duran tramvayın “Hastane” diye bağırdığı biletçinin sesi bugün bile kulaklarımda yankılanır…

Eskilerden günümüze gelen Vefa Stadyumu da toprak zeminiyle bir zamanlar İstanbul’un büyük yükünü çekmişti. Yakın tarihlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi burasını yapılanmaya açmak istemişse de Stadın bulunduğu alanın Bizans açık hava sarnıçlarından oyundan ötürü yok olmaktan şimdilik kurtarmıştır.

Beşiktaş kulübüne verilen İnönü Stadyumu ise yapılan ekler, demir konstrüksiyonlu üst örtüsü ile mimari özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. İnönü Stadının orijinalliğinin bozulmaması için benim ve köşe yazarımız Y.Mimar Yılmaz Ergüvenç ‘in bu konuda yazılmış yazılarını arşivimizden okumanızı öneririm.

Şehirler ve yaşam gibi stadyumlarda çağa ayak uyduramayınca zorunlu olarak değişiyor. Ali Sami Yen de bunun son öreklerinden birisidir. Şimdi meraklılar koltuklarını anı olarak satın alıyormuş…

Galatasaray’ın yeni stadyumu aynı seyirciyi tribünlere çekebilecek mi?

Müzikli, ışık gösterili açılış töreninde Başbakan ve yanındakilerin protesto edileceğini sanırım hiç kimse beklemiyordu. Başbakan teşekkür beklerden, konuşma sırası kendisine gelmesine beklerken ummadığı sesler tribünlerden yükselince, yanındakilere “Toparlanın gidiyoruz, burada kimse kalmasın” gidiyoruz demesi üzerine yanındaki bakanlar, Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat ve kulüp başkanları stadı terk ettiler. Bu protesto ve mekânı terk etme olayı bana yıllar öncesi başımdan geçen bir olayı anımsattı. Yönetici olarak görev yaptığım yıllarda genel müdürümüz değişmişti. Yeni genel müdürün eski genel müdür ile arası açıktı. Sadberk Hanım Müzesi’nde bir açılış nedeniyle yapılan davette her iki genel müdür de davetliydiler. Yeni genel müdür eski genel müdürün de çağırıldığına fena halde içerlemişti. Kendisine bağlı müdürlere “yürüyün gidelim” demiş, hepsi kös kös yeni genel müdürün peşine takılıp gitmişlerdi. O sırada yeni genel müdüre “kusura bakmayın müzeyi terk edip gitmek bizi çağıran Koç ailesine hakaret olur, ben sizinle gelmeyeceğim” demiş ve kalmıştım. Birkaç ay sonra da daha pasif bir göreve atanmıştım.

Ne garip aradan yıllar geçti, görüşler demek değişmemiş!...

Şimdi merak ediyorum; tribünlerden yükseler protesto seslerinin bedelini Galatasaray öder mi?

İstanbul’un en büyük sorunlarından birisi de ulaşımdır. Önceki yıllarda yapılan Olimpiyat Stadı kuş uçmaz kervan geçmez yerde olduğundan, toplu taşıma araçları da stada kadar gelmediğinden maçların çoğu boş tribünlere karşı oynanıyor. Umarız Galatasaray’ın yeni stadı aynı tehlike ile karşılaşmaz. Ali Sami Yen, Şükrü Saraçoğlu ve İnönü stadyumları şehir içerisinde olduklarından ulaşımı çok kolaydı Avrupa’da da şehir içerisine stadyumların olduğu pek görülmez. Ancak orada maçlara gidişi ve dönüşü sağlayan her türlü önlem alınmış, toplu taşıma araçları sağlanmıştır.


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 16 Ocak 2011 Pazar 15:13:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?