25
Mayıs
2024
Cumartesi
SPOR

Almanya Kâbusu Veya Hayal Kırıklığı!..

2012 Avrupa Şampiyonası elemelerin de ilk iki maçını kazanan Türk Milli Takımı’nın Berlin Olimpiyat Stadında Almanya karşısında ne yapacağı tartışması çok önceden başlamıştı... Ne garip ki, bu maçtan daha çok Alman Milli Takımında oynayan ve son Dünya Kupasında büyük başarı yakalayarak Real Madrid’e transfer olan Mesut Özil konuşuluyordu. Birçok yorumcu bu konuda ahkâm kesiyor, bazı okuyucular da mailler gönderiyordu... Neredeyse Mesut Özil vatan haini ilan ediliyordu!..

Türkiye- Almanya maçında, Almanya’nın favori olduğu, Türkiye’nin alacağı bir beraberliğin başarı olacağını söyleyenler çoğunluktaydı. Almanya karşısında şimdiye kadar oynadığımız resmi ve özel maçlarda başarılı olamadığımız da açıktı.

Almanya’da Schweınsteıger’in olmayışını avantaj olarak görenler yanıldılar. Öyle de oldu; Almanya attığından çok daha fazlasını kaçırarak bizi 3–0 yendi. Maç boyunca Almanya her iki devrede de oyuna hâkimdi. Oyun boyunca organize hiçbir atağımız olmadı. Yalnızca Halil Altıntop’un kaleci ile çaprazdan karşı karşıya kalıp kaçırdığı pozisyon dışında takım olarak hiçbir varlık gösteremedik. Savunma anlayışıyla kalemizde çoğaldık, orta alanı boşalttık, rakibe maç boyunca hücum şansı yarattık. Rakip savunmanın arkasına sarkacak hızlı ve anî akın yapacak iki futbolcuya ihtiyacımız vardı. Bursasporlu Volkan ve Sercan gibi… Ama onları Guus Hiddink aklına bile getirmedi… Golleri yedikten sonra umut olarak Semih’e sarıldı. Kendi takımında forma şansı bulamayan Semih ne yapabilirdi? Haklı olarak hiçbir şey yapamadı…

Kısacası Almanya’da rezil olduk… Eski yıllara dönüp az gollü şerefli yenilgilerden(!) bir örneğini sergiledik… Oysa 2008’de Almanya’nın 1–0 galibiyetiyle biten maçta rakip elimizden çok zor kurtulmuştu. Rusya’nın başındayken de Almanlara iki kez kaybeden G.Hiddink’in 4–3–2- 1 taktiği hiçbir işe yaramadı…

Maçtan hiçbir umudumuzu olmadığı daha takım sahaya çıktığında belliydi. İstense böylesine acayip bir takım kurulamazdı G. Hiddink yardımcılarının etkisiyle olacak yine takımlarında forma şansı bulamayan oyunculara yer vermişti. Örneğin Sabri, Servet, Tuncay ve sonradan oyuna giren Semih ve Sercan… Türkiye’de hiç sol bek yokmuş gibi Sabri’nin solda, orta saha oyuncusu Hamit Altıntop’in sol açık gibi oynamasının yanı sıra takımda futbol eğitimini Almanya’da almış Özer Hurmacı’ya 90 dakika nasıl dayandı anlayabilmek olası değil…

Yediğimiz goller acayipten de öteydi!.. Gollerin hepsinde savunma hataları, beceriksizlikler göze batıyordu… İlkinde Müller’in iki kişi arasında kafayı vurup topun direkten dönmesinde Klosa adeta 20–25 santimden kafayı vuruyor… İkincisinde Podolski’nin soldan getirdiği topu çok iyi takip eden, savunmayı düşüren Mesut Özil Volkanı ters köşeye yatırıyor... Üçüncü gol ise futbol tarihimize geçecek bir örnek… Volkan tuttuğu topu ileriye atacağına Klose ‘ini önüne yuvarlıyor… Alman liginde uzun süre suskun kalan Klosa kendisinin ikinci takımının da üçüncü golünü atıyor…

Bu maç bir kez daha gösterdi ki, Türkiye’deki yabancı futbolcu çokluğu öncelikle Milli Takım kadar takımlarımıza da zarar veriyor. Futbolcu yetişmesini engelliyor. Bakın hatalı goller yemekle ünlü kaleci Volkan’ın yerine koyacak başka bir kalecimiz bile yok…

Astronomik ücret alan Teknik Direktör sezon boyunca Türkiye’de, kaç günü, memleketinde de kaç günü geçiriyor? Türkiye’de kaç maç seyrediyor? Kuşkusuz onun yerine bu işi Terim alışkanlığı ile Oğuz Çetin yapıyor. Beşiktaş’ın formda sol bekleri İbrahim Üzülmez ile İsmail Köybaşı dururken takımında oynanamayan, sakat olduğu söylenen Sabri sol bekte!.. Sanırım birileri bizlerle dalga geçiyor…

Bu maç iki ülke arasındaki kalite farkını bir kez daha ortaya koydu… Bazıları hala oturup Mesut Özil Türkiye’yi değil, neden Almanya’yı tercih etti diye eleştirsinler. Ardından da Olimpiyat Stadını dolduran gurbetçiler ham milliyetçilik duygularıyla ayağına gelen her topta Mesut’u yuhalayıp, ıslıklasınlar…

Mesut Özil’i alkışlanacakları yerde ıslıkladılar.

Gurbetçiler tek kelime ile Mesut’a ayıp ettiler…

Bilgin Gökberk’in yazdığı gibi maç öncesinden Mesut, Mesut diyerek hem takımın ahengini hem de gurbetçilerin ayarını bozdular.

Mesut Türk asıllı olmasına rağmen Almanların yetiştirdiği bir futbolcu… Şapkamızı önümüze koyup düşünelim; Mesut’un yetişmesinde Türkiye’nin ne katkısı oldu? Ona karşılık Türk Milli Takımında oynayan, Almanların yetiştirdiği Hamit-Halil Altıntop kardeşler ile Nuri Şahin’i Almanlar neden ıslıklamadılar?

İşte iki ülke arasındaki futbol zihniyeti budur…

Maçın sonlarına doğru stadı terk eden gurbetçilerimiz gül güle anlamına gelen “Auf wiedersehen” tezahüratıyla uğurlamaları ise gerçekten gururumuzu incitti. Ama hüsranla sonuçlanan bu maçtan sonra bizler bunu hak ettik…

Önceden Almanya ile gurup liderliği ile çekeceğiz diyerek Belçika ve Avusturya’yı önemsemeyenler, Belçika’nın Kazakistan’ı deplasmanda 2–0; Avusturya’nın da Azerbaycan’ı 3–0 yenmesinden sonra akılları başlarına geldi mi?


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 9 Ekim 2010 Cumartesi 16:26:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?