22
Mayıs
2024
Çarşamba
SPOR

Avrupa'dan Sonra Ligimize Döndük!..


Avrupa Kupalarında, Fenerbahçe dışındaki takımlarımızın hüsrana uğramasından sonra, Brezilyalılar başta olmak üzere yabancı futbolcuların çoğunlukta olduğu kendi ligimiz ile baş başa kaldık. Hafta ortasında Fenerbahçe beklenmedik şekilde, belki de son yılların en güzel ve en olumlu futbolunu ortaya koydu. Son Ç.Rizespor lig maçındaki kötü futbolundan sonra sanırım böyle bir sonucu bekleyenler çok azınlıktaydı. Futbol garip bir oyun, bir bakıyorsunuz ya çok kötüsünüz, bir bakıyorsunuz harikalar yaratmışsınız...Fenerbahçe’de aynen bu sözü doğruladı. Avrupa’nın futbol devi Inter karşısında alınan 1-0 galibiyete sanırım pek çok kişi üzülmüştür. Fenerbahçe’nin biraz şansı, biraz da Kezman gibi santrforunun oluşundan ötürü tarihi bir skor yakalamasını engelledi. Oysa bu maçın 3-0 veya 4-0 sonuçlanması işten bile değildi.

Beşiktaş ve Galatasaray’ın Şampiyonlar Liginde yapacağı maçların ne olacağı çok bilinmeyenli denklem gibiydi. Atletico Madrid karşısındaki Kayseri Erciyes’e ise hiç şans tanınmıyordu. Beşiktaş Marsilya karşısında sözcük yerinde ise tam anlamıyla perişanları oynadı. Rakip kaleye yalnızca maçın 85. dakikasında bir tek akın yapabilen Beşiktaş, takım olarak kalecisinden ilerideki tek santrforuna kadar tel tel döküldü. Beşiktaş’ın o günkü oyununa göre 2-0’lık sonuç çok azı;fark daha da artabilirdi. Şampiyonlar liginde Marsilya’yı geçemeyen Beşiktaş bu oyununu sürdürdüğünde Liverpool ve Porto karşısında ne yapabilir, o da bilinmez... Galatasaray, çantada keklik gözüyle baktığı F.C.Sion karşısında bir anda 3-0 yenik duruma düştü. Ardından biraz toparlandı, Lincoln ve Linderoth’un golleriyle durumu 3-2’ye taşıdı. Umudunu İstanbul’da 4 Ekim’de yapılacak rövanşa bıraktı. Geçen sezon bütün as oyuncularını yitiren, ikinci lige düşen Kayseri Erciyes’in ise buraya kadar gelmesi ve Atletico Madrid gibi bir futbol devinin karşısına çıkması bile başarıydı. Bu bakımdan 4-0’lıkyenilgiyi hiç kimse yadırgamadı.

Avrupa Kupasından sonra anamızın ligine! döndük. Anamızın ligi demekte bana biraz tuhaf geliyor. Çoğu zaman takımlarımıza bakıyorum bunlar, Türk değil de Brezilya, Afrika veya Latin Amerika takımlarını mı seyrediyoruz diyorum. Takımlarımızda Türk kökenli futbolcular her geçen gün biraz daha azılıyor. Milli Takım kurmakta güçlük çekiliyor. Ne var ki, dünyanın paranın ön planda tutulduğu ülkelerinde de bu böyle demekten başka çare bulamıyorum.

Turkcell Süper liginin altıncı haftası geçtiğimiz Cuma günü Trabzonspor ile Manisaspor maçı ile başladı. Trabzon’un Sivas maçında çıkan olaylardan ötürü Tahkim Kurulu’nun kararı ile 3-0 yenik sayılmasının verdiği moralle oynayan Karadeniz ekibi Manisa karşısında 1-0 yenik duruma düştüyse de oyunun sonlarına doğru Gökdeniz takımını beraberliğe taşımakta gecikmedi. Aslında her iki takımda tedbirli ve beraberliğe razı bir hava içerisinde oyuna başlamışlardı. Ne var ki, Manisa rakibine zaman zaman üstünlük sağladı, ancak eline geçen fırsatlardan biraz da beceriksizlikten yararlanamadı. Daha doğrusu Tolga’nın kalesinde devleşmesi maçın sonucunu etkiledi. Bu maçın en ilginç olayı ise Juventus’ün yakından izlediği Holosko’nun golü attıktan sonra akılsızca seyircilerin bulunduğu tellere tırmanması ve kırmızı kart görmesi idi. Juventus’lu bir gözlemci tarafından izlenen bu futbolcunun saha içerisinde agresif hareketlerde bulunması ve kırmızı kartla oyundan atıldıktan sonra son günlerde pek moda! olan parmak hareketini hakeme yapmasına ne denir bilinmez...Sanırım Juventus gözlemcisi Onun bu hareketini notları arasına almıştır.

Sahadaki futbol dışında her iki takımda büyük bir yönetim sıkıntısı bulunmaktadır. Bunun futbolculara yansımaması olanaksızdır. Trabzon’da seyirci ve yönetim birbirine düşmüş durumdadır. Öte yanda takımın Süper Lige çıkmasında maddi desteği olan Vestel, Manisaspor’u bırakmıştır. Bu durumda Manisa ne yapar, onu da bilemiyoruz. Vestel’in takımı bırakmasının nedenleri de bilinmemektedir.

Beşiktaş, Denizlispor karşısında tam anlamıyla ölüp ölüp dirildi. Marsilya hezimetinin ardından, ligde son iki haftada dört puan kaybı bu maçın önemini bir kat daha arttırıyordu. Kısacası bu maçta yitirilecek puan Beşiktaş’ta çok şeyi değiştirecekti. Oyunun 5. dakikasında Fatih’in ayak koyup İbrahim Toraman’a çarpan top, ardından yine Fatih’in 10. dakikada attığı gol ile Beşiktaş bir anda 2-0 yenik duruma düşmüştü. Tribünler bir anda şoka girmiş, sesler yükselmeye başlamıştı. Ne var ki, Beşiktaş’ı kurtaran adam Şilili Tello oldu. Kratochvil’i aşan top bir anda Tello’nun önüne düştü ve Beşiktaş’ı rahatlatan gol geldi. Bundan sonra sahada daha baskın ve savunma güvenliğini bırakarak saldıran bir Beşiktaş vardı. Nitekim bunun semeresini de 35. dakikada gördü. Haftalardır gol atamayışından ötürü eleştirilen Bobo, Kratochvil’in hatasından yararlanarak bir anda Kaleci Suleymanou ile karşı karşıya kaldı ve onu da çalımlayarak Beşiktaş’ın beraberlik golünü attı. İkinci yarıda Beşiktaş golü düşünerek oynadı ve bunun da semeresini yine Tello ile gördü. Maçın son yirmi dakikasında kaleci Hakan’ı aşıp direği vuran top Denizlispor’un beraberlik şansını da yok etti. Maçın son dakikaları hırçın, itişip kakışmalı geçti ve bu arada Cisse, akıl almaz şekilde kırmızı kartla oyun dışı kaldı.

Denizlispor kaptanı Yusuf’un oyunun başında sakatlanıp çıkması takımın hücum gücünü ve orta alan savunmasını bir hayli azalttı. En azından olan Beşiktaş’lı futbolcuları rahatlattı. Marsilya maçında tenkit edilen Diatta, Tello, Serdar Özkan takımın en iyileri idi. Diğer taraftan Milli Takıma yükselen İbrahim Toraman’ takımın en kötüsü idi... Kademe hataları yapan, önünden geçen topu kesemeyen, Selahattin ile hiç yoktan didişen ve onu oyundan attırmak için uğraşarak, kendini yerlere atan bir milli futbolcuya ne denir bilinmez...

Galatasaray, Olimpiyat Stadında Ümit Karan’ın sahalarda ender görülecek golü ile 43 yıl aradan sonra, 1963-1964 sezonunda küme düşen Kasımpaşa’yı 1-0 yendi. İstanbulluların kolay kolay yıldızının barışmadığı, ulaşımı çok zor Olimpiyat Stadına giden pek az seyirci yine eziyet çekti. Onların yanı sıra şiddetli kuzey rüzgarı altındaki her iki takım oyuncuları da zaman zaman top kontrolünde zorlandılar. Maçın ilk yarısında dikkati çeken iki penaltı pozisyonu vardı. Hakim Cüneyt Çakır hiçbir etki altında kalmadan ilkine penaltı verdi. Ne var ki, Ümit Karan’ın vuruşu kaleci Khalt’de kaldı. İkinci pozisyonda topa vuramayan Ümit Karan kendisini yere atıp penaltı beklediyse de Cüneyt Çakır hiç oralı olmadı. Yalnız oyun 0-0 devam ederken Kasımpaşa’nın bir golü ofsayt gerekçesi ile sayılmadı. Aslında bu pozisyonda ofsayt olup olmadığı tartışılacak bir konudur.

Kasımpaşa’nın Başbakan’ın yardımıyla yapılan Tepebaşı’nda küçük ama şirin bir stadı var. Lig maçı oynanmayan bu stadın dün baktım zemini yenileniyor. Akıl sır ermiyor, yeni yapılan, maç oynanmayan stat da yenileme çalışmaları!.. Kuş uçmaz kervan geçmez yerdeki Olimpiyat Stadında maçlarını oynayarak tribün desteğini almaması kadar maddi yönden de zarar görüyor. Örneğin Galatasaray-Kasımpaşa maçını bir avuç seyirci izledi.

Galatasaray bu maçta ne F.C.Sion maçının ikinci yarısındaki ve ne de son Konyaspor’a altı gol atan takımdı. Bunun farkına varan Felkamp da ikinci yarıda Hasan Şaş’ın yerine Uğur alıp, Barış’ı ileriye dönük oynattı. Sonlara doğru da Almanya’dan getirdiği Serkan’ı sahaya sürdü. Servet’in yerinde oynayan Bouzıd güven vermeyen oyunu ile akıllara şu soruyu getirdi; Emre’yi neden Ankaraspor’a verdiniz?

Haftanın futbol ve heyecan yönünden en güzel maçı Fenerbahçe ile Bursaspor arasında oynandı ve 1-1 berabere sonuçlandı. Bu maç öncesi Fenerbahçe hiç deplasman maçı, Bursasporda kendi stadında maç kazanamamıştı.Bu bakımdan her iki takım bunu bozmak amacıyla oyarılar. Sarı kartların bol bol kullanıldığı maçı izleyenler oyunun nasıl başlayıp nasıl sonuçlandığını, başka bir deyişle zamanın nasıl geçtiğini anlayamadılar.

Fenerbahçe Bursa’da karşısında hırslı , galibiyet azmiyle çıkmış bir takım buldu. Her iki takımda maça kontrollü çıkmıştı. Ancak orta alanda çok top dolaştıran Fenerbahçe Bursa’nın yaptığı akınlar karşısında zaman zaman zorlandı. Yediği golde ise Volkan’ın yapacağı bir şey yoktu. Lugano’nun boş bıraktığı Turn’un kafa golüne engel olabilmek çok zordu. Maçın sonlarına doğru Bursa kalesine yüklenen Fenerbahçe Venezuela’lı kaleci Vega’yı aşamayanca maç Semih’in ve Turn’un karşılıklı attığı gollerle 1-1 sonuçlandı. Sanırım maçın hakkı da böyle idi. Bu sonuçtan sonra Fenerbahçe 16 puanlı Galatasaray’ın ardından 9 puanla dokuzuncu sırada bulunuyor. Ligin sürpriz takımı Sivasspor ise 15 puanla ikinci, Beşiktaş’ta 14 puanla üçüncü sırada yer alıyor. Ligin son sırasında iki puanlı Ankaraspor bulunuyor.

Haftanın diğer maçlarında Kayserispor Ankaraspor’u 3-1; Lig ikincisi Sivasspor rakip sahada Ç.Rizespor’u 2-0; Gaziantepspor’da Oftaş Gençlerbiriliğini 2-1 yendiler. Gençlerbirliği ise deplasmanda 89. dakikada Okan’ın attığı gol ile 1-1’lik beraberliği çok zor kurtardı.

 

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 24 Eylül 2007 Pazartesi 12:08:59
Güncelleme :24 Eylül 2007 Pazartesi 12:28:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?