16
Mayıs
2024
Perşembe
SPOR

Beklenmeyen Galibiyet


Avrupa futbol şampiyonası elemelerinde Türk A.Milli Futbol takımı Atina’da Yunanistan’ı beklenmedik bir sonuçla 4–1 yenerek averajla sürdürdüğü liderliğini üç puana yükseltti. Doğrusunu söylemek gerekirse ne Türkiye ne de Yunanistan bu sonucu beklemiyordu. Avrupa 2004 şampiyonu Yunanistan’ın iyi bir futbol oynamadığı, rakibin oyununu bozarak kontrataklarla sonuca gittiği, duran toplardan gol aradığı biliniyordu. Türkiye ise bu maça büyük bir handikapla çıkmıştı. Takımın en güvenilen oyuncularından Emre cezalı; Arda, Rüştü, İbrahim Toraman, Nihat, Yıldıray, Serhat, Fatih Tekke, Halil, Caner, Aydın ve Nuri sakattılar. Türk Milli Takım kalesini koruyacak güvenilir bir kaleci de bulunmuyordu. Fatih Terim milli takımı seçtiğinde çağırılan oyunculardan bazıları yadırganmıştı. Kendi takımında sürekli forma şansı bulamayan Volkan, Tümer gibi oyuculara nasıl güvenilirdi? Süper ligde formda olan bazı futbolcular çağırılmamıştı. Yunan Milli Takımı oyuncuları ise kalecileri dışında hepsi Avrupa’da top koşturuyorlardı. Nikopolidis ise Yunanistan’ın Avrupa Şampiyonluğunda büyük rolü olmuş, elemelerde hiç gol yememiş bir kaleciydi.

İstatistiklere baktığımızda Türkiye ile Yunanistan’ın üçü resmi olmak üzere yedi maç oynadığı görülüyordu. Türkiye bu maçlarda rakibine karşı büyük üstünlük sağlamış, bu maçların beşini kazanmış ikisinde de golsüz berabere kalmıştı. Attığı on bir gole karşılık kalesinde yalnızca dört gol görmüştü. Bunun dışında İstanbul-Atina karmaları maçını da 1950’li yıllarda İstanbul 1–0 kazanmıştı. Maç öncesi Yunanlıların, Türkiye’nin bu üstünlüğünü bozmaya niyetli olduğu sanılıyordu. Ayrıca takımın başında da Otto Rehhagel gibi kendisini kanıtlamış bir teknik direktör bulunuyordu.

Milli maç seremonisinde Türk Milli Marşı çalınırken ıslıklı protestoların yapılması çok çirkindi. Maç öncesi yapılan barış öncesi yapılan dostluk ve barış mesajlarının bir işe yaramadığı üzüntü ile izlendi. Bunun ardından tribünlerde Atatürk’ü hedefleyen çirkin bir pankart işin tuzu biberi oldu. Bu çirkin pankart televizyon ekranlarında uzun süre görüldü ve sonra Yunan polisi tarafından kaldırıldı. Fanatik Yunan seyircisi maç boyunca ellerine geçen her şeyi sahaya attılar. Özellikle korner atışları başlı başına bir sorun oldu. İkinci yarıda ise Volkan’ın koruduğu kalenin önü ve arkası sahaya atılan yabancı maddelerle dolmuştu. Görevliler maç boyunca sahaya atılanları toplamaya çalıştılarsa da atılanların ardı arkası gelmiyordu. UEFA gözlemcisi ve maçın Alman hakemi Wolfgang Stark olup bitenleri not etmekle yetindiler. İkinci yarının başlarında ise Yunan kalesinin arkasındaki tribünde bu kez seyirciler kendi aralarında kavgaya başladılar. Polis kısa sürede buradaki olayları engellemeyi başardı.

Buna benzer bir olay 23 Nisan 1948’de Atina Panatinaikos stadında Akdeniz Oyunlarında, Yunanistan ile ilk kez oynayıp 3–1 galip geldiğimiz maçta da yaşanmıştı. O zamanlar toprak zeminli Panatinaikos stadının çevresinde savaş gazileri başta olmak üzere tüm Yunan seyircileri takımımızı protesto etmişti. Bu protestolardan en çok nasibini de Fenerbahçeli milli futbolcumuz Rum asıllı Lefter almıştı. Lefter, 20. dakikada attığı gol ile o fanatiklere en güzel cevabı vermişti.

Atamızı küçük düşürmeye çalışan pankartı açanlara sormak gerekir; bu maçın rövanşı Türkiye’de yapılacak. Bu kez bizim seyirciler, Venizelos General Papulas, General Hacı Anesti aleyhinde pankart açsalar hoşlarına gider mi? Ancak merak etmesinler Türk milleti böyle yanılgıya da hiçbir zaman düşmez. Dünyanın her yanında tarih boyunca savaşlar olmuş, devletler birbirlerine çok kötü davranmışlardır. Bugün onların üzerine bir sünger çekilerek dostluklar pekiştirilmiştir. En yakın örnek olarak da II. Dünya Savaşını gösterebiliriz. Mihver devletleri ile Müttefikler birbirleri ile acımasızca savaşmışlardır. Bugün bu devletler siyasi ve ekonomik ilişkiler içerisinde birbirlerinin en yakın dostlarıdır.

Biraz da 24 Mart günü oynanan Türkiye –Yunanistan maçına dönelim. Grup birinciliğinde büyük önemi olan bu maçın daha başında, 5.dakikada savunmamızın büyük hatasından Kyrgiakos takımını 1–0 öne geçirmişti. Bu golün moral bozukluğu içerisinde Milli Takımımız ilk devrenin ortalarına kadar bocalamış, sürekli pas hataları yaparak topları kaptırmıştır. Ne var ki, Yunan savunmasının boşluğundan yararlanan Tuncay’ın beraberliği sağlaması takımımızı ateşlemiştir. Fenerbahçe’de Zıco’nun bir türlü gözüne giremeyen Tümer’in bir orkestra şefi gibi takımı yönetmesi, Aurelio’nun her tarafa koşarak tüm açıkları kapatması, Sabri’nin müthiş sürati, Servet’in yürekliliği görülmeye değerdi. Sabri ile Hamit Altıntop’un Yunanistan’ın sol tarafını adeta felç etmesi ile saha hâkimiyeti Milli Takımımıza geçmiştir. Gökhan Ünal’ın, Tümer’in ve topla ilk buluştuğu anda Gökdeniz’in golleri, Türkiye’nin 2008 Avrupa Şampiyonasına katılması yolunda büyük bir avantaj sağlamıştır.

Türk Milli takımındaki önemli eksiklerden ötürü hiç kimse böyle bir oyun beklemiyordu. Takımımız maçın bitimine kadar mücadelesini sürdürmüş ve haklı bir galibiyet almıştır. Ancak şansın da Türkiye’den yana olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. İkinci yarıda Kyrakos’un içeri atmaktan, dışarıya atmasının daha zor olduğu pozisyon, kale direğinden dönen iki topun üzerinde de durulmalıdır. Bu arada hakemin de tarafsız ve güzel yönetimi göz ardı edilmemelidir. Maçın 18.dakikasında dizi dönen İbrahim Üzülmez’in uzun süre top oynayamayacağını öğrenmemiz ise bir diğer üzüntümüzdür. Ancak oyuna onun yerine giren Antalyaspor’lu Volkan’ın ilk kez milli olma heyecanını yaşayacağını sananlar yanıldılar. Volkan Milli Takımımızın sol yanını tam bir güvence içerisinde kullandı.

Önümüzdeki Çarşamba günü Bosha-Hersek ile oynayacağımız maçı mutlak almak zorundayız. Bu maçta Türk Milli Takımındaki sakatlara ilave olarak İbrahim Üzülmez de eklendi. Gökhan Ünal’da kart cezalı oluşundan ötürü oynayamayacak Terim’in bu maçta kadroyu kurabilmesinde büyük zorluk yaşacağı da açıktır. Bununla beraber takımızın en büyük sorunu savunma ve kalesindedir. Yunanistan maçı dikkate alınmadan bu boşlukların doldurulması lazımdır. Terim elinde Volkan’ın dışında A Milli Takımında yer almamış Orkun ve Hakan bulunmaktadır. Ancak Volkan bu maçta tek gol yemekle yetindiyse de bunda en büyün neden Yunan futbolcularının şansızlığıdır. Direğe vuran topu adeta izleyen bir kaleci Türk Milli Takımının kalesini koruyamaz. Terim burada riske girmeli, Hakan veya Orkun’dan birisine kaleyi teslim etmelidir.

Her şeye rağmen Türk Milli Takımının beklenmedik tarihi bir zafer kazandığı da unutulmamalıdır. Futbol tarihimizin en güzel galibiyetlerinden birisi Atina’da yaşandı. Maç bitiminde fanatikler dışındaki Yunan seyircilerinin takımımızı alkışlaması, futbolcularımızın da onlara aynı şekilde cevap vermesi futbolun güzellikleri arasındaydı. 



erdem@kenthaber.com

Yayın Tarihi : 25 Mart 2007 Pazar 12:56:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?