16
Mayıs
2024
Perşembe
SPOR

Emirkulu Hakemler Futbolun Çivisini Çıkardı!..


Turkcell Süper Liginin on birinci haftasında Fenerbahçe-Beşiktaş; Galatasaray-Gaziantepspor maçları hakem hatalarını öne çıkaran tartışmaları ve futbolumuzdaki sorunları da beraberinde getirdi. Bunlardan Fenerbahçe’nin 2-1 üstünlüğü ile sona eren maç sanırım uzun yıllar konuşulacak ve tartışılacaktır.Onun hemen ardından Galatasaray’ın uzatmaların son saniyelerinde açık ve net ofsayttan attığı gol ile yenilgiden kurtuldu. Gaziantep’in ise hakkı yendi. Hakem hataları takımların kaderleri üzerinde oynuyor, spor programlarında artık futboldan, pozisyonlardan söz edilmiyor, sürekli konuşulan hakem hataları...

Bu durumun tek sorumlusu da Futbol Federasyonudur. Rahmetli Özal’ın özerk duruma getirdiği Futbol Federasyonuna yeni bir yasa çıkarılmadığı takdirde çivisi çıkan futbolumuzun çok daha kötü durumlara düşeceği açıktır. Futbol Federasyonu adeta bir padişah yetkisi ile davranıyor, milletin parasından gelen gelirleri, naklen yayınlardaki kazançları kullanıyor. İşin en kötüsü de takımların kaderleri ile oynuyor. Hakemler arasında gruplaşmalar olduğu yaygın biçimde söyleniyor. Bu yıl açıkça görülüyor ki, federasyon Galatasaray’ı şampiyon yapmak için elinden geleni ardına koymuyor. Galatasaray’ın ligde olsun kupada olsun puan kazançları hep son dakikalara ve penaltılara dayanıyor.

Kısacası futbolumuzun cılkı ve çivisi çıkmış durumda...Kimse hakemlerin verdiği kararlar ile tatmin olmuyor. Ola ki doğru karar ermiş olsalar bile onda bir art niyet aranıyor.

Büyük rant kapısı olan bu duruma hükümetin bir an önce el atması artık kaçınılmaz olmuştur. Bu Federasyon ve hakemler değiştirilmelidir. Bir zamanlar yapıldığı gibi güvenini yitirmiş hakemlerin yerine belirli maçlara yabancı ülkelerden hakem davet edilmelidir. Hiç kimse düşünmüyor mu? FİFA neden Türk hakemlerine önemli maçlarda yer vermiyor ?

Futbolumuzdaki hakem ve federasyon sıkıntısının yanı sıra haftanın en önemli maçı Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynandı. Maçtan çok hakem ön plana çıkarıldı. Maç öncesi çoğu tahminler Fenerbahçe’nin Şükrü Saraçoğlu’nda ne yapıp ne edip kazanacağı yönünde idi. Nitekim de öyle oldu... Ancak oyunun başlaması ile birlikte, Kupa’da Ç.Rizespor’a yenilen Beşiktaş’ın rakibinden çok daha üstün ve canlı olduğu görülüyordu. Beşiktaş’ın baskısı 3.dakikada semeresini verdi ve Delgado’nun savunmanın arkasına attığı nefis pası aradan sıyrılan fırsatçı Bobo bir anda Volkan ile karşı karşıya kaldı, golünü attı. Maçın hemen başında gelen gol hem Fenerbahçelilerde hem de seyircilerde şaşkınlık yarattı. Fenerbahçe’nin golden sonra oyunu değişmedi. Fenerbahçe ileriye pas yapmakta gecikiyor, eğer yapabilirse topu rakibine kaptırıyordu. Fenerbahçe’nin duran toplara bel bağladığı açıkça görülüyordu. Nitekim de öyle oldu; 29.dakikada Alex’in kornerinde Aurelio’dan seken topa uzanan Deivid’in kafası durumu 1-1’e getirdi. Bu golden sonra Fenerbahçe ağırlığını yavaş yavaş koymaya başladı ve bundan sonra oyun dengelendi. İleride yalnız kalmasına rağmen Semih’in ve kenarlardan Gökhan ile R.Carlos’un atakları karşısında Beşiktaş savunması zaman zaman zor durumlara düşmeye başladı. Bu arada Gökhan Zan’ın uzun bir vuruş yaparken kendi kendini sakatlaması üzerine yerini Diatta’ya bıraktı.

İkinci yarıda Fenerbahçe daha iyi bir futbol ortaya koymaya başladı. Nitekim 60. dakikada yine bir duran toptan R.Carlos’un barajdan seken topunu Hakan elinden kaçırdı ve fırsatçı Semih’te bunu değerlendirerek takımını 2-1 öne geçiren golü atmakta gecikmedi. Maçın başından beri yerinde kurtarışlar yapan Hakan’ın topu elinden kaçırması bir bakıma talihsizlikti ve her kalecinin başına gelebilecek bir olaydı. Maçın sonlarında 90+5’de kızılca kıyamet koptu. Hakem İsmet Arzuman bir hava topu mücadelesinde düdüğünü çalarak faulü verdi, yerinde durdu. Buna rağmen. İbrahim Üzülmez topu ortaladı, Edu ile volkan topu bıraktı, Higuaun’de topu filelere yolladı. Haklı olarak bu gol sayılmadı ve maç ligin bu önemli derbisi Fenerbahçe’nin üç puan almasına ve 22 puanla üçüncü sıraya yükselmesine neden oldu. Bu durumda golün geçersiz olması doğaldır. Ancak gole neden olan faul gerçek mi değil mi o tartışılmadır. Spor basını konuyu belki bilerek saptırıyor, Golün geçerli olup olmadığı değil faulün gerçek olup olmadığı tartışılmalıdır. Ancak hakemin faullerde verdiği kararların da birbirini tutmadığı açıkça görüldü. Daha doğrusu kişiye özel kararlar verdi.

Maçın kısa özeti böyle oldu...

FİFA listesinden çıkarılan hakem İsmet Arzuman’a bu maçın verilmesini hafta içerisinde Fenerbahçe yönetimi tepki ile karşılamıştı. Bir süredir maç yönetmeyen ve geçen yıl Beşiktaş-K.Erciyes arasında oynanan kupa finalinde Kayseri takımının iki bariz penaltısını vermeyen ve küme düşen bir takımın kupayı almasını önlemesi ile epey tenkit edilmişti. Anadolu takıları ile üç büyükler arasındaki fark burada bir kez daha ortaya çıkıyordu. Basın, birkaç eleştiri dışında bu maçın üzerinde durmadı ve kupa Beşiktaş’ta kaldı. Bundan sonra da başta Teknik Direktör Bülent Korkmaz olmak üzere futbolcular takımdan ayrıldılar; Erciyes’te dağıldı.

Ola ki bu maçta zarar gören takım Erciyes değil de üç büyüklerden biri olsaydı ne olurdu?

İsmet Arzuman’ın maça başladığında epey gergin olduğu görülüyordu. Zaman zaman faullerde yanlış kararlar vermiş olsa bile maçın bütününde olumlu bir davranış sergiledi. Uzatmalarda atılan gole gelince, yanlış veya doğru düdüğünü çalmış ve yerinde durmuşsa Higuain’in attığı golü iptal etmesi kadar doğal bir şey olamazdı.

Hakem’in kartlarda taraflı kararlar verdiği yanlış bir düşüncedir. Objektif olarak maçı izlediğinizde Deivid’in Serdar Özkan’a yaptığı hareketi karşılığında ikinci sarı ve kırmızıyı göstermeliydi. Vederson’a yaptığı hareketten ötürü Cisse’de ikinci sarı ve kırmızıyı görmeliydi.

Maçın bitiminde uzlaştırıcı olması gereken kulüp başkanlarının bir bakıma bu özelliği kaybettiği bir kez daha görüldü. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören Futbol Federasyonu Başkanvekili Affan Keçeci ile hakem İsmet Arzuman’ın istifa etmediği sürece ligde PAF Takımı ile mücadele edeceğini açıkladı. Ardından da seyircinin önümüzdeki hafta yapılacak Sivasspor maçına gelmemelerini istedi. Maçın bitiminde televizyon ekranlarına çıkan Sinan Engin’de aynı doğrultuda sözler söyleyerek taraftarları kışkırtmaya çalıştı.

Bu sözler Beşiktaş gibi Türk futbolunda simge olmuş bir takımın başkan ve yöneticilerine hiç yakışmıyordu. Beşiktaş önümüzdeki hafta PAF takımı ile sahaya çıkmasında yönetmelikler açısından bir sakıncası yok. Kadroya alınacak oyuncuların ve forma numaralarını Futbol Federasyonuna bildirmesi halinde istediği oyuncularla sahaya çıkabilirler. Bu arada üzerinde durduğum bir noktayı da belirtmek isterim, Futbol Federasyonu Başkanvekili Affan Keçeci ile bir çok maçı aynı tribünde izledim. Affan Keçeci Beşiktaşlıdır. Ancak Federasyonda Başkanvekili olan bir kişi üzerindeki formayı çıkarmalı ve klüplere eşit davranmalıdır. Affan Keçeci de bu davranışı sergilemiştir. Bu bakımdan O’nun istifasını istemek kulüp yönetimine hiç ama hiç yakışmadı. Şık olmadı...

Yeniden Fenerbahçe-Beşiktaş maçına döndüğümüzde sayısız pozisyonların olduğu ve bunların biraz şans biraz da beceriksizlik nedeniyle gol olmadığını söyleyebiliriz.Örneğin Volkan ile karşı karşıya kalan Bobo’nun açısı kapanmasından ötürü topu dışarıya atması, Alex’in çok müsait pozisyonu değerlendirememesi bunların başında geldi. Oyunun sonlarına doğru Batuhan, Volkan’ı geçip boş kaleye vurduğu topu Edu’nun çıkarması ise maçın kırılma noktası idi. Bu derbinin en önemli adamı ise yine R.Carlos idi. Tüm maç boyunca mükemmel bir kademe anlayışı gösteren R.Carlos adeta takımın subabı idi. Vederson ile tam bir uyum içerisinde olduğu da gözden kaçmıyordu. Delgado’da aldığı her topta rakip savunmayı karıştırdı. Fenerbahçe’de son haftalarda büyük bir yükseliş gösteren Gökhan, Volkan Deivid, Aurelio’da maçın kilit adamlarıydılar. Maçın en çirkin anları ile Beşiktaş kaptanı İbrahim Üzülmez ile Deivid’in birbirlerinin boğazına sarılıp itişmeleri, maç sonrası Kadıköy Altıyol’daki apartmanlardan Beşiktaş’lıları tahrik eder davranışlarda bulunmaları ve onların da camlara, balkonlara öteberi atmaları idi. Bu arada galibiyet golünü atan Semih’in bir profesyonel futbolcuya yakışmayacak biçimde formasını çıkarıp tribünlere koşması, ardından sarı kart görmesi; maçın bitiminde Volkan’ın Beşiktaş tribünlerine koşup sus işareti yapması, bu nedenle de Delgado, Koray ile itişip kakışması hoş görüntüler değildi.

Bu arada pek çok sporseverin aklına takılan bir soruyu sormak isterim, Beşiktaş’ı teknik yönden Ertuğrul Sağlam mı, yoksa Sinan Engin mi yönetiyor?

Sivas’ın Kasımpaşa’yı net bir sonuçla 4-0 yenmesinden sonra Galatasaray yeniden liderlik koltuğuna oturabilmesi için Gaziantep karşısında en azından bir puan almak zorunda idi. Nitekim de istediğine ulaştı maçın son saniyesinde hakemlerin lütfü ile bariz ofsayttan bir gol atarak averajla lider olarak haftayı kapattı.

Galatasaray -Gaziantepspor maçı üzerinde durulacak haftanın bir diğer maçı idi. Galatasaray çok kötü bir ilk yarı oynadı. Oyun ortada kilitlenmişti. M.Bakkaloğlu’nun Galatasaray’ı çok iyi etüt ettiği açıkça görülüyordu. Orta alanı daraltmış, kanatları iyice kapatmıştı.Kanatlardan akın yapamayan Galatasaray’ın ortadan geliştirmek istediği akınlar ile M.Çoğum ve Deimu tarafından kolayca önleniyordu. İlk yarıda Galatasaray’ın hiç Gaziantep’in de bir korner atışı ile yetinmesi oyunun orta alanda kilitlendiğini açıkça gösteriyordu. K. Heinz Feldkamp, Hasan Şaşı’ı sağ beke çekerek buradan hücuma kalkmayı düşünmüştü. Ancak Onun üzerinde oynayan Ender’in süratli oyunu yüzünden Hasan Şaş ne yapacağını şaşırdı. Hücuma mı kalksın? Yoksa Ender’i mi tutsun!.. İkinci yarıda Kalli bu hatasından vazgeçerek Uğur’u sağa aldı, Hasan’ı da ileriye kaydırdı. Ancak bu durum Erdal’ın golünü engelleyemedi. Ekrem’in verdiği pası iyi kovalayan Erdal’ın vuruşu önce direği sonra da kaleci Aykut’un ayağına çarparak fileleri buldu. Bu golden sonra Galatasaray’ın Nonda’ya umut bağlayan cılız ataklarına rağmen Gaziantep sayısız gol fırsatlarını harcadı. Sonunda da Nonda’nın kaleciden dönen sütunu yaklaşık bir metre ofsayt pozisyonunda bulunan Servet tamamladı ve Galatasaray yenilgiden kurtuldu.

Böylece haftanın bu ikinci önemli maçı da bir hakem skandalı ile noktalandı. Yunus Yıldırım gibi bir hakemin genç hakem Arkın Akgöl’ün etkisinde kalması önceden planlanan bir oyunun parçası mıydı? Bilinmez...

Maçın ilginç noktalarından birisi de yıllarca sarı-kırmızılı forma için çalışan Ergün Pempe ile Volkan’ın bu kez Gaziantep için var güçlerini ortaya koymaları idi. Ergün’ün hakemin yanı başında kendisine küfür ettiğini söylemesi... Türk vatandaşlığına geçerek Türk Milli Takım forması giymesi istenilen Lincoln’un hayal kırıklığı gösteren oyunu idi...

Averajla ligin ikinci sırasında bulunan, kendi sahasında hiç yenilgisi olmayan Sivasspor sözcüğün tam anlamıyla Kasımpaşa’yı 4-0’lık sonuçla hezimete uğratarak rakibini son sıranın gediklisi yaptı. Sivas gerçekten çok iyi bir takım. Özellikle Abdurrahman, Murat, Hayrettin savunmanın geçilmez elemanları... Muhammet Ali, Balili, İlhan ve Mehmet Yıldız ise her zaman golü kovalayan ve rakibin zor tuttuğu oyuncular... Bura karşılık Kasımpaşa’da iyi oyuncular var. Nedense Kasımpaşa bir türlü istenilen düzeye ulaşamıyor. Lorant’ın bu takıma bir şeyler vereceğini ise hiç sanmıyorum. 43 yıl aradan sonra yeniden Birinci lige yükselen Kasımpaşa sorunlarını çözemeyip, kendi sahasında oynamadığı ve Olimpiyat Stadında maçlarını sürdürdüğü sürece başarılı olacağı da pek görülmüyor...

Turkcelle Süper liginin sancılı haftası Trabzonspor ile Ankaraspor arasında sessizliğe bürünmüş Avni Aker Stadında başladı. Trabzon’un cezasının sona erdiği bu maçta Ersun Yenal ikinci kez yeni takımının başında bulunuyordu. Ersun Yenal takımına yeni yeni adapte olmaya çalışması doğaldı. Bu nedenle takım tertibini bozmadı. Önümüzdeki günlerde hücuma yönelik futbol sistemini Trabzon’a yerleştireceği açıktır.

Trabzon kazanmak azmiyle oyuna hırslı başladı. Sağlı sollu ataklarla Ankaraspor kalesini zorladı ve üç hafta sonra galibiyete ulaştı. Sağ kanatta Yattara’nın adeta rakip sol kanadını felce uğrattı. Trabzon’un iki golü de sağ kanattan onun yaptığı milimetrelik paslardan geldi. Birincisinde topu Bulut’un kafasına öylesine nişanladı ki, Senecky’nin topu ağlarda görmekten başka çaresi yoktu. İkinci golde yine aynı kanattan geldi, rakiplerinden çok kolay geçen Yattara’nın vuruşunda Ceyhun’a yalnızca topa vurmak değil ağlara ayağı ile itmek kalmıştı.Son dakikalarda Ankaraspor’un baskısı arttı, ancak bir köşe vuruşunda topa ters kafa vuran Hüseyin Ankaraspor’un yapamadığını yaparak durumu 2-1’e getirdi. Bu maçın en ilginç yanı ise Ceyhun’un santra yuvarlağından, yaklaşık 50-55 m.den attığı şutun Senecky tarafından güçlükle kornere atılışı idi.

Haftanın diğer maçlarında Konyaspor Ankara deplasmanında OFTAŞ Gençlerbirliği’ni 90.dakikada Veysel’in attığı gol ile 1-0; Manisaspor da Ç.Rizespor’u rakip sahada beklenmedik şekilde 4-1,; Bursaspor Ankaragücünü 2-1; Denizlispor’da Gençlerbirliğini aynı sonuçla yenmeyi başardılar. İstanbul Büyükşehir Belediye ile Kayserispor 1-1 berabere kaldılar.

Önümüzdeki hafta hakemler kimin lehine veya aleyhine düdük çalacak bilemeyiz ama PAF takımı ile çıkmak gibi tarihi bir yanılgıya düşmezse Beşiktaş-Sivas; Kayseri-Fenerbahçe; Galatasaray-Gençlerbirliği maçları Süper Ligde sıralamada rol oynayacak maçlardır.

Önümüzdeki hafta hakemlerimizin emirkulu olarak düdük çalmamaları dileği ile...


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 5 Kasım 2007 Pazartesi 10:33:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?