27
Mayıs
2024
Pazertesi
SPOR

Fenerbahçe İlk Yarının Lideri

TurkcellSüper liginin son maçına kadar liderin kim olacağı belli değildi. Önce Bursaspor’un ardından Galatasaray’ın birer günlük liderliğinden sonra Avni Aker’de zorlu bir deplasmana çıkan Fenerbahçe Trabzonspor’u zorlu bir maçtan sonra 1–0 yenerek ilk yarının beyi oldu. Umutlarını Trabzon’un alacağı puana bağlayanların umutları ise bir başka bahara kaldı. Ligin son haftası ise birbirinden zorlu maçlara sahne oldu, izleyenler birbirinden zevkli maçları seyrettiler.

Zirvenin zorlu maçlarından birisi Beşiktaş ile Bursaspor arasında İnönü Stadında çok kötü hava koşulları altında oynandı. Yağan yağmurun ağırlaştırdığı saha su birikintileri ile kaplıydı. Gerçekten böylesine zorlu hava koşulları altında futbol oynayabilmek her babayiğidin harcı değildi. Nitekim her iki takım, öncelikle doğa koşulları ile uğraştı. Atılan toplar yerine ulaşmıyor, su birikintilerine takılıp kalıyordu. Bu nedenle de ilk yarısı kör dövüşü şeklinde oynanan oyunun ikinci yarınsı takımlar beklenmedik şekilde süratli ve belki de sezonun en heyecanlı maçlarından birisini oynadılar.

İlk yarıyı Volkan Şen’in sağdan büyük bir özveriyle getirip ortaladığı topa uçarak kafayı vuran Ozan takımını 1–0 öne geçirdi. İlk yarı sona ererken adalesinden sakatlanan Rüştü oyundan çıkmak istedi ve bu arada ilginç sahneler yaşandı. Doktorun oynarsın demesine karşı Rüştü çıkmakta direndi ve tartıştılar. Sonunda Rüştü kaleyi ilk kez takımda yer alan genç Korcan’a bıraktı. Böylesine önemli bir maçta kaleyi devralmak Korcan için şans olabilirdi. Başarılı olabilirse ne ala olamazsa da takıma girebilmek bir daha çok güçleşirdi. Nitekim ikinci yarıda önemli bir kurtarış yapmasına karşı yediği iki golde görünür hatası da yoktu…

İkinci yarıya her iki takımda çok hızlı başladılar ve daha ilk dakikalarda rakip savunmayı çalıma dizen Sercan kaleci ile karşı karşıya kaldığı anda topu büyük bir beceriksizlikle dışarı yolladı. Bunun hemen ardından Ekrem’in ortasına kafayı vuran Nobre’nin ve penaltıdan Bobo’nun golleri geldi. Beşiktaş 1–0 yenik durumdan 2–1 galip duruma geçmişti. Ertuğrul Sağlam maçın bitimine doğru son kozlarını oynadı; Veli, Turgay ve ardından da savunma oyuncusu Ömer’i hücum oyuncusu olarak sahaya sürdü. Bursa mucizesi böyle gerçekleşti önce Ergiç’in ardında da Beşiktaş’ın kiraladığı Zapotocny’in golleriyle kaçtı denilen maç 3–2 ‘ye dönüşüverdi.

Gerçekte bu maç Bursa’nın hakkıydı ve nitekim de öyle oldu. Sağlam, ikinci kez Beşiktaş’ı yenerken Bursa ‘da bir günlük de olsa liderliğe yükseldi. Beşiktaş ise son üç haftada cömertçe 7. puanına da kaybetti. Mustafa Denizli’nin inatla Nihat ile oyuna başlaması Bursa’ya yaradı. Ayrıca hakem Tolga Özkalfa tartışmalı bir serbest vuruş, ardından penaltı ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir pozisyonda verdiği penaltı kararı ile az kaldı maçın kaderini değiştirecekti.

Beşiktaş’ın kendini bilmez bazı seyircileri Ali Tandoğan’a yönelttikleri çirkin tezahürat üzüntü vericiydi. Bu seyirci daha önce de Alpay gibi bir oyuncusunu bu yüzden takımından kaçırmıştı. Başkan Yıldırım Demirören, İnönü Stadını yine seyirci yüzünden boykot etmişti. Bir takımın başkanının kendi stadında takımının maçlarını izleyememesi dünyada az görülen örneklerdendi. Ayrıca Ali Tandoğan ile Bursa’ya golü atan Zapotocny kendi arzuları ile takımdan gitmemişlerdi… Aleyhte yapılan tezahüratını o oyuncuları daha motife ettiğini de sanırım hakaretleri yağdıran seyirci anlamış olmadır.

Geçtiğimiz hafta zirveye oynayan takımların puan kaybetmesiyle bir anda kendisini ilk sırada olarak gören Kayserispor bu kez Antalya karşısında beklemediği bir yenilgi olarak umutsuzluğa düştü. Antalya karşısında 5. dakikada Korhan’ın golüyle telaşa kapılan Kayseri bu stresini bütün maç boyunca sürdürdü. Oysa daha oynanacak uzatmalar hariç 85 dakika vardı. Onların bu moral bozukluğu sürdü ve keskin sirke küpüne zarar verir örneği futbolcuları sürekli sorunlar çıkararak hakeme itiraz ettiler. Bu maç bir kere daha gösterdi ki, Anadolu takımlarımız ne kadar iyi sonuçlar alırlarsa alsınlar daha henüz şampiyonluğa hazır değiller. Bunun tipik örneği geçen yıl zirveye bu yıl düşmemeye oynayan Sivas’ta görülüyor. Kayseri’nin gol umudu Makukula’nın kendi kalesine attığı golden sonra da devam etti. Sonradan oyuna giren Ömer’in golü geldiyse artık maçı çevirecek zaman kalmamıştı. Buna rağmen Antalya akıllı savunması ve zaman zaman ani ataklarıyla telaşlı rakibi karşısında haklı bir galibiyet alırken, akıl almaz goller kaçırdığını da söylemeliyiz.

Maçı yöneten Selçuk Kaya şimdiye kadar böylesine zor ve art niyetli futbolculardan oluşan bir maçı yönetmemiştir.

Antalya maçından sonra Gençlerbirliği karşısında alınan üç puan, ilk yarının en iyi futbolunu oynayan Galatasaray’ı ikinciliğe taşıdı. Galatasaray Gençlerbirliğini, atamayana atarlar örneğiyle Kewell’in golüyle 1–0 yenerken rakibi karşısında sözcüğün tam anlamıyla ölüp ölüp dirildi. Kewell’in akıl almaz biçimde kaçırdığı üç gollük pozisyona Gençlerin gol umudu Kahe’de iki akıl almaz pozisyonu harcadı. İlk yarıda seyirciyi germesine rağmen Galatasaray’ın atiği iki golün sayılmayışı haklı kararlardı. Orhan’ın bir şutunun da direkten döndüğü unutulmamalıdır. Thomas Doll yönetimindeki Gençlerbirliği iyi futbol oynamasının yanı sıra dinamik bir ekip olduğunu da gösterdi. İlhan, Radeljik ve Mustafa gibi as oyuncularının eksikliğini genç oyuncuları Aykut ve Mahmut ile kapatmasını bilmişlerdi. Galatasaray bu maçı kazandıysa bunu önceki maçlarda olduğu gibi yine Arda, Kewell, Keita ve Elano’ya borçludur. Gençlerbirliği rakibinden daha fazla galibiyete yakındı ama futbol biraz da şans işi… Hakem Kuddusu Müftüoğlu iyi bir yönetim gösterdiyse de bunu biraz da yan hakem İsmail Şencan’a borçludur. Bu arada Galatasaray taraftarlarından bir terbiyesiz kaleci Serdar’ın gözüne lazer tutması da maçın çirkin yönüydü. Kendini bilmez bu seyircinin yakalanıp yakalanmadığını bilemiyoruz.

İlk yarının son maçına Fenerbahçe’nin oldukça stresli çıkacağı açıktı. Trabzon’u yenerse ilk yarıyı lider aksi bir durumda da Galatasaray zirveye oturacaktı. Buna karşılık Trabzon Ersun Yenal yönetiminde bu maçı kazanıp ikinci yarıya daha umutla bakmak isteyecekti.

Şiddetli rüzgâr altında oynanan maçta her iki taraf da atak ve güzel bir futbol ortaya koydular. Böylesine önemli maça, ufak çapta sürtüşmeler dışında gölge düşürecek bir harekette olmadı. Trabzon seyircisi de olgun bir şekilde galibiyet bekledikleri bu maçı 1–0 kaybetmelerini olgunlukla karşıladı.

C.Daum, R. Carlos’un veda ederek takımdan ayrılmasından sonra elindeki oyunculardan sahaya çıkarabileceği en iyisi kurmuştu. Carlos’un yerinde Santos oynarken önündeki boşluğu da Özer Hurmacı ile doldurmuştu. Fenerbahçe’yi ilk yarının lideri yapan golü ise Alex’in mükemmel kafa pasını değerlendiren Guiza’dan geldi. Önceki haftalarda Guza’nın kaçırdığı gollere alışanlar bu goldeki ustalığı hayretle izlediler. Kısacası Fenerbahçe, tempolu, süratli ve şampiyona yakışır bir oyun ortaya koydu. Buna karşılık Şenol Güneş’in Trabzon7u da ona ayak uydurdu ve izleyenler güzel bir futbol akşamının tadına vardılar. Bu arada Trabzon ve Fenerbahçe öylesine goller kaçırdılar ki, şaşmamakta elden gelmedi.


Düşme hattındaki Sivas deplasmanda yönetim zafiyeti yaşayan Ankaragücü’nü 3–2 yenerken ikinci yarıya çok daha umutlu başlayacağının sinyallerini verdi. Oldukça yüksek tempoda geçen maçta siyasilerin spora bulaşmasının ne denli kötü sonuçlar doğuracağını da bu maçta ortaya çıktı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Ankaragücü başkanlığına getirilen oğlu Ahmet Gökçek taraftarlar tarafından istifaya davet edildiler. Hırs ve biziz (!) demenin sonucu olarak Ankaraspor’u yok edenlerle gerçek Ankaragücü eski yönetim ve taraftarlarının birbirlerine girmesi de bazılarının sporumuzu nasıl içten çökerttiğinin acı örnekleriydi. Ankara’nın en eski köklü takılarından Ankaragücü peş peşe üçüncü yenilgisini alırken, ikinci yarıda da kendilerini kötü günlerin geleceğini görmemek için ama olmak gerekir. Ankaragücü teknik direktörlüğüne getirilen ve maçı tribünden izleyen Fransız Roger Lemerre, belki de nasıl bir takıma geldim diye acı acı düşünmüştür.

Gaziantep ligin tek galibiyetli ve düşmeye namzet takımı Denizli’yi kendi evinde 2–1 yenerken rakibini düşme hattının vazgeçilmezi haline getirdi. Bir zamanların dişli takımı, şampiyon adaylarını değiştiren takıma nerede diye sormadan da edemeyeceğim. Eskişehir ise ilk yarının son haftasında frene basarak Diyarbakır ile golsüz berabere kalırken Youla’nın gol kaçırma rekorunu da kırdığını söylersek haksızlık etmiş olmayız. Yılmaz Vural yönetiminde büyük bir çıkış yakalayan Kasımpaşa ise son sekiz maçını kaybetmeyişinin rastlantı olmadığını, ikinci yarıda çıkışını sürdüreceğini Manisa karşısında gösterdi. Kasımpaşa Stadındaki maçta lacivert-beyazlılar rakiplerini çok kolay ve net biçimde 3–1 yendiler ve ligin alt sıralarından ortalara doğru yükselmeye başardılar.


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 20 Aralık 2009 Pazar 23:26:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?