22
Mayıs
2024
Çarşamba
SPOR

Fenerbahçe Tarihi Farkı Kaçırdı


Turkcell Süper Liginin on beşinci haftası belki de 2007-2008 döneminin en kritik haftası idi. Büyük olasılıkla ligin kırılma noktası idi. Ne var ki, bu maçta Fenerbahçe tarihi farkı kaçırdı.Esprili bir dille kanarya kükredi, aslan sustu!..

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki mücadeleden karlı çıkan takım Sivasspor oldu. Sivas kendi evindeki maçta Denizlispor’u 2-0 yenerek yeniden zirveyi yakaladı ve Galatasaray’ın iki puan önünde birinci sıraya geçti.

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi çok şeyi değiştirecek nitelikteydi. Galatasaray bu maçta alacağı üç puanla rakipleri ile arayı açacak ya da Fenerbahçe ile Sivasspor’un daha da umutlanmasına yol açacaktı. Bu arada Galatasaray yenilmezlik unvanını korumak isterken Fenerbahçe de aradaki puan farkını bire indirmeyi amaçlıyordu. İki takımın arasından sıyrılması olası olan Sivasspor ise nasıl olsa önümüzdeki haftalarda puan yitirir diye düşünülüyordu. Kısacası hem Fenerbahçe hem de Galatasaray stresli idi. İki takımında eksik oyuncuları vardı ama bu durum geçmişteki Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında hiçbir zaman önemli bir faktör olmamıştı.

Ligin bu önemli maçına her iki taraf da stresli başladıysa da Fenerbahçe’nin kendine daha güvendiği, daha rahat olduğu açıkça görülüyordu. Ancak maçın Rüştü Saraçoğlu stadında oynanması, taraftar desteği ve yıldız futbolcuları sarı-lacivertlilerin daha ağır bastığını gösteriyordu. Ayrıca Galatasaray uzun yıllar Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenememişti. Fenerbahçe golü erken buldu, 5.dakikada taçtan gelen topu Servet’in sektirip adeta Alex’in önüne düşürdü ve onun akıl dolu pasına yetişen Semih, Orkun’un bacaklarının arasında geçirdiği topla takımını 1-0 öne taşıdı. Bu gol Fenerbahçe’yi daha rahatlatırken, rakibini de moralman çökertti. Feldkamp’ın da bütün hesaplarını alt üst etti. Daha doğrusu böylesine önemli bir maçta erken gelen gol bir anda oyunun havasını değiştirmeye yetti. Bu golden sonra Galatasaray bin an önce beraberliği yakalamak için hücumlarını sıklaştırdılarsa da Fenerbahçe savunmasını aşamadılar. Karşılarında iyi top çeviren, rakibe geçit vermeyen ve aynı zamanda rakip kalede gol arayan bir rakip vardı. Fenerbahçe’nin rakibinden çok daha üstün oyunu ikinci yarıda da sürdü. R.Carlos’un 56. dakikada serbest atışında top savunmadan sekti ve Deivid’in önüne düştü. Deivid bir anda karşı karşıya kaldığı Orkun’un uzanamayacağı köşeye topu yuvarladı. Artık maçın kaderi belli olmuştu. Karl Feldkamp elindeki tüm golcüleri sahaya sürdü. Ancak Nonda, Serkan Çelik’in yanına Hakan Şükür ile Ümit’i sürerek adeta dört hücum elemanı ile gol aradı ve yapılan tüm çabalarda sonuçsuz kaldı. Fenerbahçe ligin en önemli maçını 2-0 almayı başardı.

Fenerbahçe bu maçta eline geçen fırsatları tam olarak değerlendirebilseydi uzun yıllar unutulmayacak tarihi bir farkı yapabilirdi. Maçın en iyi oyuncularından Semih’in, Gökhan’ın ve Deivid’in kaçırdığı fırsatlar pek ala değerlendirebilirdi. Bunun yanı sıra ilk kez Fenerbahçe-Galatasaray maçında forma giyen,bacak arasından gol yemesine rağmen Orkun’un inanılmaz kurtarışları da tarihi farkın oluşmamasının en büyük nedeni idi. Bu arada Semih’in yerinde top saklaması Song ve Servet ikilisini sürekli zorlaması ile maçın yıldızlaşan bir diğer oyuncusu idi. Semih 72, dakikada yerini Kezman’a bıraktı. Böyle olunca da Semih ve Kezman arasındaki fark ve kimin daha takımına faydalı olduğu gerçeği de açık seçik görüldü. R.Carlos her zamanki gibi takımının dinamosu idi. Rakibin sağ kanadını adeta felce uğrattı. Karşısındaki Uğur belki de onun yüzünden futbol yaşamının en kötü maçını oynadı. Acemice verdiği paslar rakibin atak üzerine atak yapmasına neden oldu.

Hakem Fırat Aydınus ve yardımcıları böylesine güç bir maçtan alınlarının akıyla çıktılar. Rakibine kafa vuran Deivid’i oyundan atması ise yerinde bir karardı. Deivid gibi bir futbolcunun ise hem takımını bu maçta on işi bırakmaya hem de önümüzdeki hafta önemli Gençlerbirliği maçında eksik bırakmaya hakkı yoktu. Galatasaray’da sakatlığı nedeniyle forma şansı bulamayan Sabri’ye orta alanda yer verilmişti. Sabri’nin yerini yadırgamasının yanı sıra maç boyunca orta alanda koşmaktan başka bir şey yapamadı.

Fenerbahçe-Galatasaray maçı olaysız, küfürsüz ve sahaya yabancı madde atılmayan centilmenlik bir oyun olarak Türk spor tarihine geçeceği de açıktır. Spor programlarında da üzerinde tartışılacak bir pozisyonun olmayışı ile de dikkati çeken bir oyun oldu. Kuşkusuz bu maçın faturası Karl Feldkamp’a çıkarılacaktır. Ancak teknik direktör ne yapsın? Elindeki kadro bu... Ancak Sabri’den ön libero olamayacağını görebilmeliydi. Bunun yanı sıra Uğur ve Barış ile sağı, Volkan ve Hakan ile de solu kapatamadı. Her iki kanadı da Fenerbahçe çok rahat kullandı.

Kısacası Fenerbahçe hafta ortası yapılacak CSK Moskova maçı öncesinde moral bulması kadar belki de tarihi farkı kaçırdığının üzüntüsünü yaşayacaktır.

Maçın en büyük esprisini ise tribündeki bir çocuk yaptı. Şeref tribünü önünde ayağa kalkan bir çocuk Adnan Polat’a saatini göstererek “Adnan Polat saat kaç” diye bağırdı. Acaba Adnan Polat iki yıl önce söylediği bir sözün küçük bir çocuk tarafından geri tepeceğini o zaman düşünmüş müydü ?

Fenerbahçe’nin ikinci golünden sonra başta Brezilya’lı futbolcular olmak üzere Fenerbahçelilerin tribünlerin önüne gelerek yaptıkları dans gösteri ise geceye damgasını vuran bir diğer espri idi.

Haftanın bir başka sorunlu maçı Beşiktaş ile Bursaspor arasında Bursa’da oynandı. Beşiktaş ile Bursa arasında, başlangıcı iki yıl öncesine kadar inen sorunlar nedeniyle bu maça siyah-beyazlı taraftarlar alınmamıştı. Beşiktaş’ın yöneticileri taraftarlara ayrılan açık tribünde maçı izleriler. Beşiktaşlı taraftarların olmamasına rağmen 3.200 polisin görev aldığı bu maçta Beşiktaşlı yöneticiler ile polis arasında bazı sorunlar yaşandı. PEDK’nın vermiş olduğu üç aylık hak mahrumiyeti cezasından ötürü protokol tribününe giremeyen Başkan Yıldırım Demirören ile on iki Beşiktaş yöneticisinden, “Tribüne girmemizdeki tüm mesuliyet kendinize aittir. Başımıza bir şey gelirse, sorumluluk Bursa Emniyeti’ne ait değildir.” Yazılı bir belge Beşiktaşlı yöneticilerden istendi. Böyle bir talep Türk futbolunda ilk kez oluyordu. Güvenliği sağlamak için görevlendirilen 3.200 polis taraftarlardan tecrit edilmiş tribünde on iki Beşiktaşlı yöneticiyi koruyamıyordu! Taraflar arasında dakikalarca süren tartışmalardan sonra Beşiktaşlı yöneticiler bu garip taahhütnameyi imzalamadı ve açık tribünde geniş bir polis kordonu kuşatmasında maçı izlediler. Maçın bitiminden sonra da Beşiktaş kulübü sitesinde şu mesajı yayınladılar:

“Bizleri Bursa Atatürk Stadı’nda iyi şekilde ağırlayan Bursaspor Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri ile kafilemizin güvenliği için her türlü tedbiri alan İl Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü’ne (maçtan sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Okumuş hariç-devre arasında açık tribünün kapılarını açmayan yetkili) teşekkür ediyoruz.”

Gerçekte anlayana çok şey ifade eden bir bildiri...

Beşiktaş-Bursaspor maçında ise futbol adına gözle görünür, yazılacak bir şeyde yoktu. Altı futbolcusundan eksik olarak sahaya çıkan Beşiktaş futbol adına ortaya bir şey koyamadı.Savurmada sakat sakat oynamayı sürdüren İbrahim Toraman ve Baki Mercimek büyük bir yükü kaldırarak rakibe gol fırsatı vermedi. Buna karşılık maç buyunca tek bir pozisyona giren Beşiktaş Delgado’nun fırsatçılığı kendini gösterdi. , Rüştü’nün degajının ardından, Bursa savunmasının boşluğunu yakalayan Serdar Özkan’ın soldan taşıdığı topa Delgado güzel bir vuruşu ile takımını 1-0 galip getirmeyi başardı. Onun dışında Burssapor’un ciddi bir atağı görülmedi. Büyük umutlar bağlanan Tum ise Baki’nin kontrolünden bir an bile çıkamayarak tam bir hayal kırıklığı yaşattı.

Maçın en çirkin anları ise Eğemen’in önce Burak’ın yüzüne vurması ardından Serdar Özkan’ı tokatlaması idi. Ne yazık ki, her iki çirkin harekette hakem Yunus Yıldırım’ın gözünden kaçtı. Belki gördü de tribün baskından sesini çıkartmadı.

Trabzonspor ise son haftalardaki kötü gidişine Gaziantep karşısında son vererek rakibini 3-2 yendi. Karadeniz takımı adeta nefeslerin kesildiği maçta futbol adına her şey vardı.Kaleci Ahmet’in kırmızı kartla, 53.dakikada oyun dışı kalmasına ve birde penaltı kaçırmasına rağmen yüksek oyun temposunu düşürmedi. Gaziantep’in de bir penaltı kaçırmasının ardından oyunun 2-2 biteceği sanılırken Gökdeniz son dakikalarda golü buldu ve adeta Trabzon’da bayram havası estirdi.

Haftanın bir diğer maçında ise altı haftadır puan alamayan lig sonuncusu Kasımpaşa Ankara deplasmanında Ankaragücü karşısında 2-0 galip duruma gelmesine rağmen maçı 2-2 bitirebildi.Teknik Direktör değişikliği Kasımpaşa’ya yalnızca bir puan getirebildi.

Ç.Rizespor kendi evinde ağırladığı Kayserispor ile golsüz berabere kalırken bu maçta pozisyon fakiri idi. Kendi sahasında üç mağlubiyet alan Rize bu maçta da üç puanı göremeyerek bir puanla yetindi. İki Ankara takımının, OFTAŞ Gençlerbirliği ile Ankaraspor; İstanbul Büyükşehir Belediye ile Gençlerbirliği golsüz berabere kaldılar. Konyaspor’da Manisaspor’u 4-2 yendiler.

Bu haftaki Avrupa Kupalarından sonra oynanacak olan Galatasaray-Sivasspor ve Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçları zirvede değişiklilik yapabilecek niteliktedir.


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 10 Aralık 2007 Pazartesi 11:21:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?