16
Haziran
2024
Pazar
SPOR

Galatasaray Kaosun Eşiğinde mi?

Galatasaray Türk futbolunun önde gelen kulüplerinin başında geldiğinden hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Futbol ile uzaktan yakından ilgisi olanın da olmayanın da bunu bilmemesine olanak yoktur. Galatasaray olmayınca ne Fenerbahçe ve ne de Beşiktaş olur. Bir zamanlar Türkiye’de hiç kimsenin aklına bile getirmediği bir olayı gerçekleştiren Galatasaray UEFA Kupasını Türkiye’ye getirmiş, ismini de tüm futbol dünyasına duyurmuştur.

Ne var ki, bugün Galatasaray zor bir mali dönemece girmiş bulunmaktadır.UEFA Kupasının heyecanı içerisinde kulüp büyük bir borç batağı içerisine girmiş ve bundan da kendini bir türlü sıyıramamıştır. Son çare olarak elindeki gayrimenkulları satışa çıkararak bu krizden kurtulmaya çalışmaktadır. Galatasaray yönetimi, Galatasaray Lisesi ve sarı kırmızılı renklere gönül vermişler bunun neden böyle olduğunu acaba aklın ışığı altında düşünüyorlar mı ? Kuşkusuz düşünen pek çok Galatasaraylı var ama mali konudaki kör düğüm bir türlü çözülemiyor.

Bu krizin ortaya çıkmasında en büyük neden birkaç yıl öncesi, bunun büyük bir bölümü Fatih Terim’in Teknik Direktörlüğü zamanına rastlamış, hesapsız kitapsı oyuncu transferi , UEFA kupası öncesinde ve sonrasında yapılan harcamalar krizi adım adım hızlandırmıştır. Büyük paralar ödenen, otuza yakın yerli yabancı futbolcu alınmış ve bunlardan Saidou hariç hiç birinden yeterince yararlanılamamıştır. Ali Sami Yen stadı iş merkezi yapılmak için terkedilmiş, maçlar Olimpiyat Stadında oynanmaya başlamıştır. Ne var ki, Olimpiyat Stadı Türkiye’nin en modern stadı idi ama yolu, ulaşımı yoktu.

Günümüzde de bu sorun çözülememiştir. Böyle olunca da Galatasaray bu stadta hemen hemen çok az seyirci ile oynamak zorunda kalmıştır. Galatasaray Olimpiyat Stadından vazgeçerek Ali Sami Yen’e dönmüş ama iş işten geçmişti. Bunların yanı sıra kulüp üzerinde büyük bir seyirci baskısı vardı. Futbolu yeterince bilmeyen, ekonomik sorunlara yeterince aklı ermeyen tribündekiler sürekli yönetimi baskı altında tutarak şunu alalım, bunu alalım diye bağırıp çağırmaya başlamıştı. İstedikleri olmayanca da bağırmalarına yönetim istifa sloganlarını eklemişti. Kulüp içerisindeki muhalefet tribünlere el altından destek verince Galatasaray’ın çok zor bir dönemece girmesi de doğal olması da kaçınılmaz olmuştur..

Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın için tek kurtuluş yolu Riva Projesi idi. Uzun süredir tartışılan Riva Projesi ile ilgili karar verilmek üzere olağan üstü genel kurul geçtiğimiz hafta Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret salonunda topladı.Özhan Canaydın, adeta bütün kulüp üyelerine yalvarırcasına çağrı da bulundu; “Gerçek Galatasaraylı, kongreye gelip oyunu kullanır. Çünkü bu proje kulübümüz için çok büyük önem taşımaktadır. Bütün üyelerimizin talebimizi kabul edeceğini umuyoruz. Eğer beklediğimiz onalı alırsak, Galatasaray Kulübü’nün yarınlarını garanti altına alırız. Bu proje Galatasaray’ın geleceğidir. Kurtuluş bu projedir.” Özhan Canaydın’ın başkanlığındaki yönetim kurulunun bu teklifi bazılarınca benimsendi bazılarınca da benimsenmedi. Bu arada bir televizyon kanalı spor programı yapan Galatasaray taraftarı gazeteciler de sürekli Riva Projesi karşısında olduklarını belertin yayınlar yaptılar.

Olaylar bu şekilde gelişirken de Galatasaray yönetimi konuyla ilgili, bankacı, işadamlarından oluşan bir komisyon kurarak Riva arazisi için yapılan teklifleri değerlendirmeye ve yönetime bir rapor halinde sunulması ve satılması kararlaştırıldı. Bu teklifler arasında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığının teklifi vardı ve bu gerçekleşirse Galatasaray 110.000.000 $ alacak, kulübün banka borçları olan 65.000.000$ üstlenecekti. Bu durumda kulübün temlik altındaki gelirlerinin kulübe yönelmesini sağlayacaktı.

Galatasaray bu durumda ikiye ayrılmıştı. Bir taraf Özhan Canaydın gurubunu destekliyor, muhalif gurupta bu olay kongreye kısa zamanda getirilmiş, konu birkaç kişinin inisiyatifine bırakılamaz, altı ay sonra yapılacak genel kurulda karar alınmalı önerisini ileri sürüyordu. Her iki tarafın görüşlerinde haklılık payı vardı; çözüm olağan genel kurulda arandı. Kongre Canaydın gurubu için hüsranla sonuçlandı; yönetim Riva Projesi için istediği yetkiyi alamadı ve bununla ilgili karar 15 Nisan 2006’da yapılacak kongrede seçilecek yeni yönetim kuruluna bırakıldı.Bu arada Özhan Canaydın tarafından kurulan Riva Komisyonu iptal edilerek yeni bir komisyon oluşturuldu. Bu yeni komisyonda Riva’yı Galatasaray’a kazandıran eski başkanlardan Selahattin Beyazıt konunun uzmanı Mimar Doğan Hasol, Işın Çelebi gibi isimler yer aldı.

Olağan Kongrenin aldığı karar Özhan Canaydın gurubunu üzdü, muhalefet gurubunu da sevindirmiş oldu. Kongrenin genel havası da başkana karşı bir tutum içerisindeydi. Bunu daha kongre başında yılların Divan Başkanı Oğuz İmregün’ün seçilmesiyle her şeyin Canaydın aleyhine dönüşeceğinin sinyallerini veriyordu. Eğer başkanlık için oylama yapılmış olsaydı, kuşkusuz başkan çok daha fazla üzülecekti. Canaydın döneminin hataları da sevapları da vardı; kulübe gelecek hacizleri engelledi, yönetim kurulu olarak biz değil de, hep ben dedi ve her şeye göğüs germeğe çalıştı. Sonunda Galatasaray’ın maçlarına bile gidemeyecek duruma geldi.

Galatasaray’ın bu günkü durumu diğer bir çok kulüp için ibret alınacak örnek bir olaydır. Galatasaray’ın elinde bugün ne Kalamış, ne de Kuruçeşme adası kaldı, kısacası pek çok şey kuruyup gitti. Yılbaşı öncesi futbolculara dağıtılan vadeli çeklerin nasıl karşılanılacağı da ayrı bir sorundur. Futbolcu oynuyorsa nakit para almak ister, karşılığı olup olmadığı bilinmeyen kağıtlarla nereye kadar özveri gösterir? O da bilinmez. Galatasaray’ın futbol dışındaki takımları spor sahalarından tamamen silinmiştir. Bir zamanların güçlü basketbol, voleybol takımları nerede, kürek timleri nerede ? Hepsi silinip gitti...

Meydanı mali imkansızlıklardan müessese kulüplerine kaptırdı. Tribün isim yapmış yabancı istiyor diye cömertçe para harcandı ve alınanlar da yukarıda belirttiğimi gibi bir işe yaramadı. Alt yapıdan yararlanılamadı, Gençlerbirliği’nin ucuz futbolcu bulup yıldız yapma uygulamasını da hiç gerçekleştiremedi. Son olarak elinde Hakan Şükür, Hasan Kabze, Necati ve Ümit Karan varken Beşiktaş ile sözleşmesi biten Okan Koç’un alınması ile kazanılır o da ayrı bir sorundur. Bu arada genç futbolcularından Zafer ile Arda’nın bir bankaya olan borç karşılığı V.Manisaspora kiralandığı söyleniyor; bu olay doğru ise, belki de futbol tarihimizde bir ilke de böylece bir yeni imza atılmış oluyor. Bunun yarı sıra kendisinden yeterince yararlanılamayan Mark Heinz’e adeta kulüp bul diye tavizler veriliyor.

Türk futbolunun vazgeçilmez takımı Galatasaray bu kaosu eninde sonunda atlatacaktır;atlatmak zorundadır.Ama nasıl? İşte, sorun da burada düğümleniyor... 



Yayın Tarihi : 31 Aralık 2005 Cumartesi 13:50:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?