30
Mayıs
2024
Perşembe
SPOR

Gümüş Elvan


Pekin Olimpiyatlarına büyük umutlarla gidildi.Yanılmıyorsam önceki olimpiyatlardan farklı kalabalık bir sporcu kafilesi ile yarışmalara katıldı; altmış sekiz sporcu!..

Madalyalar bekleniyordu; bunun hesabı yapılıyordu. Oysa futbol dışında kalan spor branşları ile yakından ilgilenenler, katılacağımız spor dallarının çoğunda madalyanın hayal olduğunu biliyordu. Ne var ki, umut veya hayal etmek güzel şeydi...

Madalya bekliyorduk...

Müsabakaların ilk gününde halterde kazanılan gümüş madalya bizi biraz olsun umutlandırmıştı.

İlk iki gün içerisinde, birden düşler karamsarlığa dönüştü. Güreşçilerimizin sırtı mindere yapışırken, boksörlerimiz havlu attı. Diğer spor dallarında ise sporcularımızın esamisi bile okunmadı; elemelerde yok olup gittiler.

Atletizme iki umudumuzu kalmıştı; Elvan Abeylegesse ile Atina Olimpiyatlarının bronz madalyalı ve bizleri umutlandıran çekiç atmada Eşref Apak...

Olimpiyatların asıl spor branşı olan atletizmde döküleceğimiz önceden de biliniyordu. Nitekim de öyle oldu atletlerimiz peş peşe elemelerde pistlere veda etti. Türkiye’ye önceki uluslararası müsabakalarda madalyalar kazandıran Süreyya Ayhan’ı zaten spor anlayışımız yok etmişti. Kala kala ellimizde Etiyopya asıllı, 1999’dan bu yana Türkiye’de yaşayan, sonradan Türk vatandaşı olan Elvan kalmıştı. Son umut Oydu. Nitekim Elvan 10.000 metrenin gümüş kızı oldu, biraz şanslı olsa altın olması işten bile değildi.

10.000 metre atletizmin en güç yarışlarından birisiydi. Stadyum yirmi beş kez dönülecekti. Buna yürek, nefes ve adale dayanmazdı. Ama Etiyopya asıllı atletimiz zoru başardı ve atletizmde ilk kez Türkiye gümüş madalya kazandırdı.

Bu madalyayı bize getiren de kırk kiloluk genç bir kızdı...

Elvan Abeylegesse 29.56.34’lük derecesiyle Avrupa ve Türkiye rekorunun da sahibi oldu. Yarışmanın öncesinde batılı spor otoriteleri, Elvan’ın daha önceki derecelerine bakarak ona şans tanımamışlardı. Ne var ki, yarışın ilk turlarını ortada götüren Elvan rahat temposu ile önce beşinci sıraya geçti. Turlar boyunca kendisini dengeleyerek bu sırada kaldı ve sonra ani bir atakla başa geçti. Son turda Etiyopyalı Tirunsh Dibaba’nın atağına karşılık veremeyerek ikincilikte kaldı. Dibaba 29.54.66’lık derecesi ile altını kazanırken, aynı zamanda da olimpiyat rekorunu da kırmayı başardı.

Bu yarış bence şimdiye kadar çıplak gözle veya televizyonlarda seyrettiğim en güzel ve en unutulmayacak yarıştı.

Elvan yarış sonrası “ Ancak bu kadar yapabildim dedikten sonra; Çok iyi hazırlandım. Hocam, korkma dokuzuncu turda öne çık dedi. Dediğini uyguladım ve olimpiyat ikincisi oldum.Bu kadar yapabildim. Derecem çok iyi. Belki daha iyi bir derece yapabilirdim. Antrenörüme ve bana destek olan ENKA’ya teşekkür ederim.”

Son derece mütevazı, olgun ve içten sözler...

Belki de bizlerden altın alamadığı için özür diliyor...

Elvan’a bizlere kazandırdığı gümüş madalya için teşekkür ederiz. Bu yarışın ardından 5000 metreye katılıp katılmayacağı konusunda atletimiz tereddütlü. Söz kendisinin belki de bu başarısına gölge düşürmek istemiyor, belki de altına uzanmak isteyecek...

Bilemeyiz...

Şimdi oturup düşünelim, meşhur bir söz vardır; takke düştü kel göründü derler !...

Yıllar öncesi ENKA, Etiyopya’da atlet ararken Elvan’ı keşfetmeseydi bizler gümüşü değil madalyanın “m” sini göremezdik!... Belki Elvan bu madalyayı alırdı ama Etiyopya adına...

Türkiye için büyük bir fiyasko olan Pekin Olimpiyatlarından sonra bizler futbol dışında uluslararası yarışmalarda başarılı olmak istiyor muyuz ? Yoksa istemiyor muyuz ?

Pekin Olimpiyatları bizim için bir ders niteliğindedir. Öncelikle ayrı bir Spor Bakanlığına büyük bir gereksinim vardır. Bunun başında da rasgele bir siyasetçi değil, sporu bilen ve sporun içerisinden gelmiş biri olmalıdır. Ayrıca çeşitli spor federasyonları bu işin üzerine eğilmeli ve ENKA örneğinde olduğu gibi spordan anlayan kişiler yurt çapında sporcu aramalı ve bulduklarını da en iyi imkanlarla yetiştirmelidir. Sıra savma kabilinden birkaç antrenmanla uluslararası düzeydeki yarışlara katılırsak alacağımız sonuçlar hezimetten öteye gidemez. Bireysel başarılarla sevinmek ise havanda su dövmeye benzer. Öncelikle bir spor politikası yapılmalı ve uzun vadeli bir çalışmaya gidilmelidir.

Kuşkusuz, siyaset de spora girmemelidir.

Gümüş kızımız Elvan’ı bir kez daha kutlarım...


NOT: Yılık iznimin on gününü kullanacağımdan spor yazılarıma bu süre içerisinde ara vereceğim. Süper ligin ikinci haftasında yine birlikte olma dileklerimle...



erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2008 Cumartesi 12:30:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?