19
Mayıs
2024
Pazar
SPOR

Haftanın Kârlısı Fenerbahçe

Turkcell Süper Liginin 20.haftasında üst sıralardaki takımlar pek de beklenmeyen sonuçlar aldılar. Zirvede birbirlerinin kaybedeceği puanları gözleyen Sivas ile Trabzon zorlu rakipleri karşısında beraberlikleri zor da olsa alırken, Galatasaray’ın Antalya yenilgisinin ardından Fenerbahçe tarihi bir skoru kaçırarak, adeta Hacettepe kalesine gol olup yağdı. Bu durumda Sivas ile Trabzon 42’şer puanla ilk iki sıradaki yerlerini korurken Fenerbahçe 7-0’lık Hacettepe galibiyeti ile zirveye biraz daha yaklaştı. Fenerbahçe ile Galatasaray’ın 37’şer puanı var. Beşiktaş ise Trabzon karşısında galibiyete kaçırıp beraberliğe razı olunca Galatasaray ile Fenerbahçe’nin bir puan gerisinde kaldı. Bu durum önümüzdeki haftaların çok daha zorlu geçeceğinin işaretini veriyor.

Haftanın ilk maçında, Bordeaux sınavı öncesinde Galatasaray Antalya karşısında beklenmedik bir yenilgi alarak taraftarlarını üzüntüye boğdu. Bu maçı çıplak gözle veya tribünde izleyenlerin futbol yönünden büyük keyif aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bazıları Galatasaray’ı eleştirebilir, ancak unutulmaması gereken ligde artık küçük büyük yok... Bütün takımlar yabancı futbolcularla takımlarını güçlendirmiş ve sözcüğün tam anlamıyla takır takır futbol oynuyorlar. Artık kimse rakibin isminden korkmuyor, sahaya puan almak için çıkıyor ve puanı da alıyor. Nitekim de Antalya sahaya galibiyet için çıkmıştı ve bunu da başardı. Buna karşılık Galatasaray rakibi karşısında belki eksik futbolcuları olduğundan belki de yanlış yönetildiğinden başarılı olamadı ve birkaç kez rakip kalede beceriksizce goller kaçıran Ahmet Kuru’nun köşeyi bulan şutu ile 1-0 yenik duruma düştüler. Galatasaray önceki haftalardan farklıydılar, başta Baros olmak üzere girdikleri pozisyonlardan yararlanamadılar. Kendilerinden gol bekleyen ayaklar ise birbirlerine dolaşıyordu. Sabri’nin bulunduğu sağ kanat yine yol geçen hanıydı. Başta Arda, Ümit Karan ve Nonda gibi golcüler suskundu... Galatasaray’ı ayakta tutan hem orta sahada hem hücumda canını dişine takan bir futbolcu vardı; o da Barış... Antalya ise tam bir takım oyunu oynadı; kalede Ömer başta olmak üzere Sedat, eski Galatasaraylı Yalçın, Zitouni, Vahap, Tita ve kaçırdığı gollere rağmen Ahmet rakibine kök söktürdü dersek yalan söylememiş oluruz. Bu takımın Beşiktaş’a peş peşe beş maçı nasıl yitirdiğine şaşmamak elde değil...

Galatasaray başta yönetimi olmak üzere Skibbe ile nereye kadar gider bilinmez...

Halis Özkahya maçı çok iyi yönetti. Ancak son dakikalarda Zitouni’ye haksız kart çıkarmasını yan hakem önledi. Haliz Özkahya’da hatasından dönmeyi bildi.

Geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi karşısında beklenmedik yenilgi alan ve şampiyonluk umudu serap oldu denilen Fenerbahçe, Hacettepe’yi 7-0 yenerken bu yılın ligdeki gol rekorunu da kırıyordu.

Fenerbahçe daha maçın başlarında dört dakika ara ile bulduğu gollerden sonra çok daha rahat ve kendinden emin bir futbol ortaya koyarak adeta rakibini ezip geçti. Peş peşe gelen gollerden sonra ligin son sırasındaki Hacettepe’nin direnme gücü de kalmamıştı. Yalnızca ikinci yarının sonlarında rakip kaleye birkaç akın yapabildiler ellerine geçen fırsatları da cömertçe harcadılar...

Fenerbahçe’nin böylesine rahat ve gollü bir maçı kazanmasının en büyük nedeni büyük paralarla transfer edilen Guiza’nın takımda olmayışı mıydı?

Bu maçtan önce Aragones ile Alex arasında nedenini tam bilemediğimiz soğuk rüzgarlar esmişti...

Büyük olasılıkla Alex, hocasına adeta sahada ders verdi. Tam bir futbol virtiözüydu. Attığı üç güzel golün yanı sıra aynı zamanda da iki golün asitsini yaptı. Semih ise sahanın en iyilerindendi. Kısacası Guiza ile Semih mukayese edilmemelidir. Guiza’nın oynadığı her maç Fenerbahçe için hüsran Semih’i oynadığı her maçta gol demekti... Özellikle Alex ile Semih birbirlerine gol yollarını açan iki oyuncu...Gazetelerden birinin manşeti ise bu maç ile ilgili bir gerçeği dile getiriyordu; Guiza tribünde, goller kalede...Bu arada savunma oyuncusu Lugano’nun Guiza’dan daha fazla gol attığını söylemekte de yarar var sanırım!..

Önümüzdeki haftalarda Aragones yine tek santrfor olarak Guiza’da israr ederse Fenerbahçe’nin her maçının hüsran olacağı kaçınılmazdır. Bu arada kulübede kalmaktan sıkılan Semih bakarsınız bir Avrupa takımına da kaçabilir... Fenerbahçe’de Aragones’in haftalardır kenara çektiklerinden Deniz de bu takımda ben varım diyor. Ayrıca Emre geldiğinden bu yana en olumlu futbolunu ortaya koydu. Gökhan Gönül bu maçta olsaydı sanırım sağ kanat çok daha işlerdi. İkinci yarıda şans bulan Gökhan Emecik takıma biraz daha ısınır ve şans bulursa formayı da kolay kolay kimseye kapmayacağı izlenimini verdi.

Futbol bilgisine söyleyecek bir sözümüz yoksa da Fenerbahçe’nin Aragones ile yürümesi için bu hocanın inadını kırması şart diye düşünüyorum.

Zirve yarışından kopmak istemeyen Beşiktaş ne yapıp edip Trabzon’dan üç puanı almak zorundaydı. Böyle bir galibiyet önümüzdeki haftalarda Beşiktaş’ı zirveye ortak edecek hem de takıma, ona gönül bağlayanlara ümit verecekti. Ayrıca Mustafa Denizli’nin de karizması çizilmeyecekti.

Sakatlılıkları dolayısıyla Holosko ve Ekrem’in yerinde, uzun bir sakatlık süreci geçiren Delgado ikinci yarıda takımdaki yerini almıştı. Haftanın en önemli maçında söylenecek tek söz Beşiktaş’a yazık olduğu ve bir puanla yetinmiş olmasıdır. Üç hafta önce Şükrü Saraçoğlu’nu Fenerbahçe’ye dar eden takım gitmiş, yerine bambaşka bir takım gelmişti. İlk yarıda hemen hemen yaptıkları tek akında golü bulan Trabzon’u Beşiktaş maç boyunca ezip geçti. Ancak eline geçen fırsatları biraz şansızlıktan biraz da kalesinde devleşen Sylva değerlendiremedi.

Mustafa Denizli’nin futbol bilgisine de söyleyecek bir sözümüz yok ama kazanmak zorunda olduğun bir maçı tek santrforla oynayarak bütün yükü Nobne’nin üzerine vermek de doğru değildir. Bunun yanı sıra ileri yaşta Yusuf’u takıma almak bir hata böylesine zor maçta oynatmak başka bir yanlıştı. Nitekim ikinci yarıda Serdar Özkan’ın yerine Delgado’nun, Yusuf’un yerine de Bobo’nun girişi oyunu değiştirdi. Ancak Sylva’ya bir kez Bobo’nun kafasından çıkan topla geçebildi.

Bu sezonun en iyi takımlarından Trabzon’un böylesine aciz ve rakibin oyununa boyun eğmiş oluşuna hayret etmemek elde değil. Kısacası Beşiktaş karşısında tüm maç boyunca ezildiler, Ersun Yenal’ın Beşiktaş’ın saldıracağına hesap edip ona göre oyun kurması gerekirdi Golü bulduktan sonra da geriye yaslanması bir başka yanlıştı.

Lider Sivas ise belki de sezonun Trabzon’dan sonra kötü futbol oynayan diğer takımıydı. Bursaspor karşısında adeta rakibe mahkûm oynadı. Tadeu’nun attığı gole Sıvas ancak Tum’un biraz da şans golüyle yanıt verebildi. Hakem hataları bu maçta da kendini gösterdi. Bülent Yıldırım maçın sonlarında Bursa lehine bir penaltıyı yine görmezden geldi!...

Haftanın diğer maçlarında Eskişehir Gençlerbirliği ile golsüz berabere kalırken Gençlerbirliği Teknik Direktörü Samet Aybaba’ya kendi taraftarlarının ettiği küfürler hem anlamsız hem de çok çirkindi.

Cezasından ötürü seyircisiz oynan maçta son haftalarda zor günler geçiren Ankaragücü Tabata’nın golü ile Gaziantep’i 1-0 yenerken biraz rahat soluk aldı. Geçtiğimiz hafta Melih Gökçek’in Ankaraspor ile birleşme önerisi getirdiği Ankaragücü taraftarları bu teklife sıcak bakmamalıdır. Ankaragücü’nün tarihi bir geçmişi vardır; diğer taraftan belediye destekle takımlarını ne olacakları hiç belli olmaz. Seçimler onların kaderlerini belirler...

İki Belediye takımı arasında oynana maçta İstanbul Büyükşehir Belediye Ankaraspor’u 2-1; Denizli Konya’yı; Kayseri de Kocaeli’ni aynı sonuçla 2-1 yendiler.

 


 

 

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 16 Şubat 2009 Pazartesi 12:07:02