28
Mayıs
2024
Salı
SPOR

İstanbul’da Trabzon Fırtınası


Yıllık iznimi kullandığımdan ötürü son iki haftanın yorumunu yapamadım. Maçları izlemeden yorum yapmak gibi bir adetim olmadığından, görmeden yazmak yerine hiç yazmamayı tercih ettim. Bu bakımdan beni mazur göreceğinizi sanırım.

İstanbul’da sözcüğün tam anlamıyla bir Trabzon fırtınası esti. Haftanın en önemli maçlarından biri olan Beşiktaş-Trabzon maçı öncesi Beşiktaş’ın Trabzon’dan kendi sahası ve seyircisi önünde rakibinden üç puanı alacağını sananlar yanıldılar. Bu maçta eski Beşiktaşlılar Beşiktaş’ı yendiler demek sanırım çok daha doğru olacaktır. Hafta içerisinde Trabzon’un ligin başından bu yana aldığı kötü sonuçlardan sorumlu tutulan Lazorani’nin yerine getirilen eski Beşiktaşlı Ziya Doğan, yeni bir hava yarattığı Trabzon’da rakibi yıkan gollerden ikisini yine eski bir Beşiktaşlı olan Ersen Martin attı, diğerine de asistlik yaptı. Bunun yanı sıra oyunun sonlarında takıma katılan Çağdaş’da geçen sezon takımdan gürültülü olarak ayrılmış bir diğer Beşiktaşlı idi. Her iki takımda geçen haftalardan farklı bir şekilde sahaya dizildiler. Beşiktaş’ın değişik bir düzende oluşuna rağmen daha önceki yıllarda Trabzon’u başarıya götürmüş, lig ikinciliği ile Türkiye Kupasını kazandırmış Ziya Doğan elindeki taşları yerine oturtmuş ve birkaç gün içerisinde iyi bir takım kurmuştu. Trabzonlu futbolcular da Lazorani’dan memnun kalmamış olacaklar ki, Beşiktaş karşısında canla başla oynadılar. Sahanın en iyilerinden olan Gökdeniz’in yanı sıra Ömer Rıza ve şahsı oynayan Marcelinho biraz daha becerikli olsalardı bu maçın Trabzonspor lehine 6–2 veya 7-2’lik sonuçla bitmesi işten bile değildi.

Bu maçta Tigana’nın yapmış olduğu yanlışlıklar bir kez daha gözler önüne serildi. Gökdeniz gibi süratli, hareketli bir futbolcu elinde İbrahim Üzülmez gibi bir oyuncu varken Baki Mercimek ile tutmaya çalışması akıl alacak gibi değildi. Bursa’dan alınan Serdar’ın stoperde ısrar edilişi takımı çökerten diğer faktörler arasında idi. Nobre gibi bir golcü maçın ikinci yarısından önce oyuna sokulmalıydı. Maçın en ilginç anları ise önce Fatih Akyel’in ardından Koray’ın yaptığı hatalarla takımlarının birer gol yemesi idi.

Turkcell Süper Liginin beşinci haftası Fenerbahçe-Antalyaspor maçı ile başladı. Şükrü Saraçoğlu Stadını hemen hemen tümüyle dolduran sarı-lacivertli taraftarlar yeni transferler ile daha da güçlenen Fenerbahçe’den bol gollü bir galibiyet bekliyorlardı. Edu, Luganı, Deivid ve Kezman gibi yeni futbolcuların ne yapacakları, takıma nasıl bir uyum sağlayacakları merakla bekleniyordu. Fenerbahçe adeta sezonu yeni açıyordu ve bu coşkulu hava içerisinde maç başladı. Ne var ki, Yılmaz Vural yönetimindeki Antalyaspor sürpriz yapmaya azimli idi. Önceki maçlarda Fenerbahçe’yi zorlayan ve en çok puan alan Yılmaz Vural’ın takımı oyunu çirkinleştirmeden, rakibine karşı başa baş bir oyun ortaya koydu. İkili mücadeleler de başarılı idiler, top kayıpları ise göze çarpar nitellikte değildi.

Oyunun ilk yarısında Fenerbahçe’nin yeni transferlerin birbirleri ile uyum içerisinde olmadıkları görüldüğü gibi kondisyon eksiklikleri de açıkça gözlemleniyordu, ilk yarının golsüz sonuçlanması Fenerbahçelileri biraz olsun sıkıntıya sokmuştu. Belki de yeni oyunculardan fazla bir çaba veya insanüstü gayret bekleniyordu. Ne var ki, yenilerden Lugana diğerlerinden bir anda sıyrıldı, dikkati üzerine çekti ve savunmadaki iyi oyunun yanı sıra attığı iki ustaca gol ile takımını rahatlattı. Bu arada Alex’in yıldızlaştığı maçta ikinci yarıda Fenerbahçe daha farklı bir oyun ortaya koydu ve maçı 4–2 almasını bildi. Fenerbahçe’de Tuncay’a tercih edilen Tümer tutuk ve çok top kaybı yapan bir oyuncu olarak görüldü. Bunun yanı sıra Rüştü ‘nün koruduğu kalede iki gol görmesi hiç de kale ve savunma yönünden affedilir değildi. Daha güçlü rakipler karşısında Fenerbahçe’nin Lugano ve Edu’ya rağmen daha zor duruma düşeceği açıktır. Lugano dışında Edu güven veren bir savunma oyuncusu olarak gözüktü. Kezman ile Deivid’in göz doldurduğu ve bekleneni verdiği de söylenmez.
Maçı yöneten genç hakemlerden Hüseyin Göçek, Lugano’nun eliyle düzelttiği topu görmemesi bir yana bırakılacak olursa iyi bir yönetim gösterdiğini söyleyebiliriz. Ancak Fenerbahçe seyircisinin Cordoba’ya satılmış diye bağırması ise son derece çirkin ve ayıptı. Fenerbahçe’nin böyle bağıran seyircilerini doğrusu çok ayıpladım.

Galatasaray, Denizlispor karşısında beraberlik serisine devam ederek dördüncü berberliğini aldı. Maç öncesinde Galatasaraylı ve Denizlili taraftarlar arasında geçen yılki Fenerbahçe-Denizlispor maçandan kalma bir dostluk ve karşılıklı sevgi gösterileri vardı. Keşke tüm maçlarda taraftarlar birbirlerine böyle sevgi ile yaklaşmış olsalar.

Fenerbahçe gibi Galatasaray da iki yeni transferi ile oyuna başladı. Japonya’nın ünlü futbolcularında İnamoto ile Çanakkale Dardanelspor’dan alınan Mehmet Topal ortaya koydukları oyunla göz doldurdular ve takımdaki yerlerini kolay kolay bırakacağa da benzemiyorlar. Orta sahada çalışkan bir oyuncu olduğu görülen İnamoto’nun yanı sıra Mehmet Topal orta sahadaki başarılı oyunun yanı sıra zaman zaman rakip kaleyi yoklayarak da göz doldurdu. Bu oyuncu sanki uzun yıllardır sarı-kırmızılı takımda oynuyor gibiydi. Galatasaray girdiği gol pozisyonlarını çok kolay harcayan bir takım olarak görüldü. Hasan Şaş’ın attığı gol ise takım oyunundan çok kişisel bir beceri idi. Denizli’nin golü, rakibini kaçıran Cihan’ın hatası kadar Mondragon’un kendisinden beklenmeyecek kadar acemice kalesinden çıkışından geldi. Yusuf, Mordragon’un terk ettiği boş kaleye topu çok rahat plaseledi. Bunun ardından da attığı bir şut taca kadar gitti. Beceri ve beceriksizlik kısa bir sürede birbirini izledi.

Galatasaray bu oyunu ile oynayacağı Bordeaux maçı kadar diğer lig maçları için de endişe verici bir görüntü çizdi. Galatasaray’ın kötü oyununa zaman zaman Denizli de ayak uydurdu. Beraberliğe razı bir oyun ortaya koyarak istediğini de almayı başardı. Oysa Denizlispor, Galatasaray’ın isminden çekinmese üç puanı alması işten bile olmazdı.

Haftanın diğer maçlarında Vestel Manisaspor Kayseri Erciyes’i 5–1 yenerek, Fenerbahçe’nin bir puan gerisinden lig ikinciliğine oturdu. Haftanın olaylı maçında ise Bursaspor, Sakaryaspor’u 3-l yendi. Bu maçta da yine koltuklar yerlerinden sökülüp sahaya atıldı, taraftarlar yaralanıp hastanenin yolunu tuttu. Futbol yönünden çirkinlikler yine yaşandı. Bu nedenle maçın ikinci yarısı geç başladı. Sakarya tribünlerinin boşaltılması kararlaştırıldı ise de Sakaryalı taraftarlar taşkınlık yapmayacaklarına söz verince! Oyun yeniden başladı. Fenerbahçe’de forma şansı bulamayan Zafer Biryol bu maçtan sonra boşa geçen iki yılına sanırım acımıştır.

Haftanın diğer maçlarında Konyaspor Fenerbahçe’nin bıraktığı Servet’i kadrosuna katan Sivasspor’u 2–0, Ankarspor 90+2 golü ile Rizspor’u 2-1yendiler. Bunun yanı sıra Kayserispor Gençlerbirliği ile golsüz berabere kalırken Gaziantepspor da 90.dakika golü ile Ankaragücü ile 2–2 berabere kaldı.

Önümüzdeki hafta ortasında Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor, Beşiktaş ve Kayserispor Avrupa takımları ile oynadıktan sonra hafta sonunda Antalya-Bursa, Gençlerbirliği-V. Manisa, Sakarya-Ankaraspor, Ankaragücü-Denizli, Sivas-Fenerbahçe, K. Erciyes- Gaziantep, Trabzon-Konya ve Beşiktaş ile Galatasaray maçları ile lig devam edecektir



erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi : 11 Eylül 2006 Pazartesi 11:38:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?