28
Mayıs
2024
Salı
SPOR

İtalya Şampiyon (Viva İtalia)


Dünya Kupası 2006’ın yarı final maçları iki ayrı final olarak oynandı. İtalya Almanya’yı 2–0, Fransa’da Portekiz’i 1–0 yenerek finalin ismini koydu; Fransa-İtalya...

Kupaya hiç de iyi başlamayan, oynadığı oyunla ilk iki maçında gruptan çıkmasının bile zor olacağı düşünülen İtalya sonradan açıldı, rakiplerini peş peşe devirerek ev sahibi ve aynı zamanda favori gösterilen Almanya ile eşleşti. Bu kupada Almanya iyi değildi ama maç öncesi yapılan tahminler Almanların bu maçı alacağı yönde idi. Ne var ki sahada bambaşka bir İtalya vardı. Almanya-İtalya maçı futbol adına çok güzel örnekler sergiledi. Maçı çıplak gözle veya televizyonlarda izleyenler zevkli dakikalar yaşadılar. Her iki tarafta rakip savunmayı geçmekte 119.dakikaya kadar zorlandılar. Bu dakikalarda önce Grosso, ardından 120+1’de Del Piero gök mavili takımlarını finale taşıdılar. Doğru bir sözcüğü kullanacak olursak bu maçı hak eden takım aldı. Maçın Meksikalı hakemi Benito Archundia ne oyunculara ve ne de tribünlere kulak asmadı ve doğru kararlar vermesinin yanı sıra otoritesini de ortaya koydu. Maçın kontrolünü baştan sona kadar İtalyanlar ellerinde tuttu, orta alanı da rakibe bırakmadı. Kısa paslı ve yardımlaşmaya öncelik tanıyan İtalyanlar rakibi çok kolay yordular. Almanya yine beklenenden çok uzaktı, finali hak eden takım da değildi. Nitekim de öyle oldu. Maçın penaltılara kalacağı düşünülürken ve teknik direktörler bu konuda çalışma yaparken beklenmedik yerden bir vuruş yapan Grosso adeta topu iğne deliğinden geçirdi, ardından oyuna sonradan giren Del Piero ani bir atak ve harika bir vuruşla Alman kaleci Lehmann’ı ikinci kez hüsrana uğrattı.

Maç sonunda tribünlerdeki Almanların gözyaşları içerisinde güzel futbolundan ötürü İtalyanları alkışlaması futbol adına, özellikle bizlere çok şey veriyordu. Futbolun güzel, seyri hoş bir oyun olduğu, bunda kazanmak kadar kupaya katılıp kaybetmenin de yeri olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.

Finalin ikinci ayağında ise Fransa Zidan’ın penaltısı ile Portekiz’i 1–0 yenerken 40 yıl sonra kupada yarı final oynayan rakibine final oynama hakkını vermedi. Portekiz teknik direktörü bu maçta tam bir showman gibi davranarak objektiflerin kendisinin üzerinde kalmasını sağladı. Bu arada da saha kenarından oyuncularını oyundan düşürdü. Bu maçı da hak eden taraf Fransa oldu. Fransızlar arzulu, hırslı ve sahada basmadık yer bırakmayan bir takım görüntüsünde idiler. Zidane, Henry, Ribery ve Viera gibi yıldızlar Portekiz savunmasına zor anlar yaşattığı kadar orta alana hâkimdiler. Ani ataklarla da rakibe çok zor anlar yaşattılar. İlk yarıda her iki takımda kontrollü bir oyun ortaya koymuştu ve Uruguaylı hakem Allianz Arena’nin verdiği penaltı ise yerinde bir karardı. Henry düşürülmese idi bir anda kupanın başarılı kalecisi Ricardo ile karşı karşıya kalması işten bile değildi. Zidan’ın attığı penaltı ise tek kelime ile muhteşemdi. Önceki maçta uzatmalarda üç penaltıyı birden kurtaran Ricardo topu geleceği yöne atladı ise de yapacağı bir şey yoktu. Portekiz ise bu maçta da beklenin üzerinde iyi idi, ancak şans onlardan yana değildi, ellerine az da olsa geçen fırsatları değerlendiremediler. Fransa rakibin en tehlikeli oyuncularından C. Ronaldo’yu durdurunca zaten işi bitirmişti.

Fransa-Portekiz maçı da tribünlerdeki seyirci olgunluğunu göstermesi yönünden ibret alınacak görüntüler sergiledi.

Dünya Kupasının üçüncülük dördüncülük maçında Almanya arkasına aldığı büyük seyirci desteği ile Portekiz’i 3–1 yenerken ortada futbol adına her türlü güzellik vardı. Ancak her iki takımda da stres yoktu. Stuttgart’da oynana maçın ilk yarısında taraflar birbirlerine fazla bir üstünlük kuramadılar. İlk yarıda Almanya Kehl ile iki, Portekiz de Pauleta ile bir kez gol pozisyonuna girdiler. Ancak ikinci yarıda her şey değişti. Almanya rakibini kendi yarı sahasında durdurarak ani ataklarla gol aramaya başladılar ve bunda da başarılı oldular. Dünya Kupası 2006’da yıldız parlamadı diyenleri yanıltan, İtalya karşısında oynamayan Schweinsteiger iki güzel golünün yanı sıra Portekizli Petit’e çarptırarak attığı goller ile son maçta parladı. Kupanın başarılı üç penaltı kurtarmakla dikkatleri çeken Portekiz kalecisi Ricardo’nun bu gollere yapacağı hiç bir şey yoktu. Bu arada Almanya’nın üçüncülüğü kazanmasında 37 yaşındaki ve son milli maçını oynadığı söylenen Kahn’ın büyük payı vardı. En azından üç mutlak golü kurtaran Kahn, maçın bir diğer yıldızı idi. Portekiz Almanya karşısında hiç de ezilmedi, maçın sonlarına doğru oyuna sonradan giren Figo’nun ortasında mükemmel bir kafa vuran Nuno Gomez de dikkati çekenler arasında idi. Sanırım bu maçta Portekiz’in en azından uzatmalara gidemeyişinin en büyük nedeni de Kaleci Kahn idi.

Almanya-Portekiz maçı her şeyden önce futbol yönünden uzun süre zihinlerden silinmeyecek bir maç oldu. Maçın bitiminde havai fişek gösterisi, tribünlerin coşkusu görülecek güzellikte idi.

Dünya Kupası 2006 Fransa-İtalya maçı ile son noktayı koydu ve İtalya şampiyonluğunu ilan etti. Her iki takım da doğal olarak oyuna dengeli ve çekingen başladı. Yapılacak bir hatanın telafisinin kolay olmayacağı açıktı. Böyle olunca da ortaya futbol adına kalitesiz bir oyun konuldu. İtalya-Fransa maçı belki de şimdiye kadar oynanan finallerin en kalitesizi oldu. İkinci yarının ortalarından sonra ve uzatma dakikalarında tempo çok düşmüştü. Maçın başlarında Malouda kendini yere bırakınca Hakem Elizonda penaltıyı vermekte gecikmedi. Zidane’nin çok güzel vuruşu ile Fransa öne geçti ise de Barthez Materazzi’nin kafa şutunu engelleyemedi. Maçın normal süresi ve uzatmalarda sonuç değişmeyince iş penaltılara kaldı. İtalya Pirlo, Materazzi, De Rossi, Del Piero ve Grosso bütün vuruşları gole çevirdi. Fransa da Trezeguet topu üst direğe nişanlayınca İtalya 24 yıl aradan sonra kupanın sahibi oldu.

Sözcüğün tam anlamıyla sportmenlik çerçevesinde geçen maçın tek çirkin anı dünyaya gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan olan Zidane gibi bir futbolcunun Materazzi’ye attığı kafa ile kırmızı kart görmesi idi. Zidane gibi bir futbolcunun son milli maçında böyle bir davranışta bulunmasının nedenini anlayabilmek mümkün değildir. Sanırım şimdi o da yaptığı harekenin çirkinliğini maçtan sonra ve kupa ellerinden gittiğinde anlamıştır. Büyük olasılıkla Zidane sözlü bir saldırı sonucu bu hareketi yapmıştır. Ne olursa olsun affedilir bir hareket değildir.

Dünya Kupası 2006 İtalya’nın şampiyonluğunun yanı sıra futbol adına güzellikleri de ortaya koydu. Futbol olarak üst düzeyde pek az maç oynanmasına rağmen dünyada futbolun güzel bir oyun olduğu, seyircilerini stat içerisinde ve dışında bunu bir karnaval niteliğinde uyguladıkları görüldü.

Futbol adına sevindirici bir olaydı.

Sanırım bizim bazı futbol seyircilerinin bu maçtan alacakları çok ders olmuştur. Kuşkusuz, anlayana...



erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi : 10 Temmuz 2006 Pazartesi 14:26:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Polat Alemdar IP: 195.14.253.xxx Tarih : 18.08.2006 15:28:31
italya sansla dünya oldu.havalanip duruorlar.hicte güzel oynamadilar slmlar