2
Haziran
2024
Pazar
SPOR

Kupa 2006’da İkinci Tur


Dünya Kupası 2006’da grup maçları tamamlandıktan sonra ikinci tura kalan takım arasında eleme maçlarına geçtiğimiz cumartesi günü başlandı. Bu turda takımlardan biri mutlak galip gelmek, diğeri de elenmek zorundaydı. Normal sürede sonuca gidilemezse maçlar 15’er dakikalık iki devre halinde uzatılacak, yine sonuç alınmazsa iş penaltılara kalacaktı. Nitekim de ikinci tur maçlarında Arjantin Meksika’yı uzatmalarda gelen gol ile Ukrayna İsviçre’ye penaltı atışları ile eledi.

İkinci tur maçlarında Almanya çeyrek finale kalabilmek için karşılaştığı İsveç karşısında 2-0’lık çok kolay sonuca gitti. Kupanın favorilerinden ve ev sahibi olmanın da avantajını kullanan Almanya oyuna fırtına gibi başladı ve tecrübeli oyunculardan kurulu İsveç savunmasını bunalttı. Daha doğrusu Almanya’nın fırtına gibi başladığı oyunda İsveç neye uğradığını şaşırdığını söylersek, sanırım yalan söylememiş oluruz. Sahanın her yerinde takım olarak var olan, koşan yerinde pres yapan Almanlara Polonya asıllı iki oyuncularını Podolski ile Klose’nin mükemmel oyunu ile sonuca çok kolay gittiler. Özellikle Podolski’nin iki golü sanırım hafızalardan kolay kolay silinmeyecek güzellikte idi. Ballack’ın direkten dönen şutu, Schneider’in ceza sahası içerisinden, Klose’nin ve Podolski’nin kaçırdıkları olmasa Almanya bu maçı çok daha farklı alablirdi.

Almanya çeyrek finali Arjantin ile oynayacak, sanırım bu maçı da kolayca alacak bir takım özelliğinde görüldü.

Kupanın favorilerinden Arjantin ise Meksika karşısında uzatmalarda kazandığı gol ile maçı 2-1 zor kazandı. Leipzig Zentral stadının yarısına yakını yeşil beyaz formalı Meksikalılar doldurmuştu. Bu Dünya kupasında önceki kupalara oranla çok daha iyi bir takımla gelen Meksika bu maçı alacağını umuyordu. Ortaya da güzel bir futbol koydular. Ancak futbol biraz tuhaf, biraz da şansa dayalı bir oyundur. Nitekim şans Arjantin’den yana güldü ve uzatmaların 8. dakikasında Rodriguez’in mükemmel vuruşu çeyrek final vizesini belli etti. Bu maçın Meksika yönünden kaybedilmesinde takım kaptanı Marquez’in ilk golde hatalı, ikinci golde de topa el ile müdahale ederek penaltıya neden olmasının büyük payı oldu. Bununla beraber her futbolcunun böyle şanssız maçları olabileceği göz ardı edilmemelidir. Her iki takımda ortaya Dünya Kupasına yakışan temiz ve güzel bir oyun ortaya koydular. Buna karşılık İsviçreli hakem Massimo Busacos bu maçı yönetecek kapasitenin çok altında idi.

Kupanın bir diğer favorisi İngiltere, kupanın sürpriz takım Ekvador karşısında son derece kötü bir futbol ortaya koydu. Ancak büyük maçları büyük oyuncular kazanır sözünü doğrularcasına Beckham’ın harika serbest atışına kaleci Mora’nın hatalı yer tutuşu eklenince İngiltere 1-0’lık galibiyetle çeyrek finale uzanmayı başardı. Kısacası Beckham bir gazetenin manşete taşıdığı gibi İngiltere’yi ipten aldı...

Maçın ilk yarısında Ekvador orta alana hakim olup, alan daralttıktan sonra Delgadı ve Tenorio gibi iki forvet ile oynayarak İngiliz savunmasını bunalttılar. Özellikle Terry’nin hatası ile kaçan C. Tenorio’nun kaleci ile karşı karşıya kalıp üst direğe vuran top maçın kader anı idi. İlk yarıda Ekvador İngilizlerin gol umudu Rooney’i tutmakta zorlanmadılar. Ancak ikinci yarıda İngilizler daha çok hücuma yöneldiler ve Beckham’ın golünden sonra da Ekvador kaderine razı bir oyun oynadı. Lampard ile Gerrard’ın iyi top kullanmaları, Rooney’in ani çıkışları sonucu getirdi.

Kırk yıldır Dünya kupalarına büyük umutlarla giden İngiltere şimdi çeyrek final umudunu Portekiz maçında arayacak.

Portekiz ile Hollanda’nın oynadığı maç futbol tarihine çirkinlik örneği olarak geçecek ve bu kupanın kötü bir örneği olarak daima hatırlanacaktır. Kırmızı ve sarı kartların bolca çıktığı maçta hakem yönünden Rus Hakem Valentin de kötü bir not aldı. Sahada 4 kırmızı ve 16 sarı kart göstermesine rağmen futbol adına Nürnberg Franken Stadı’ndaki çirkinliği önlemekten çok uzaktı. Sahada futboldan çok tekmeler, birbirlerine atılan kafalar itişip kakışmalar, el ile topa müdahaleler vardı. Bu nedenle de maç zaman zaman durdu, birbirine giren oyuncular ayrıldı. Bu maç da Dünya Kupalarında en çok kartın çıktığı maç olarak anılacaktır. Bunun yanı sıra kavgaların televizyon kameraları dışında yedek kulübelerinde de sürdüğü söylendi. Kısacası bu maç ile ilgili çirkinlikler dışında futbol adına söylenecek bir şey yoktu ve yalnızca Portekiz Pauleta’nı gerilerden getirip Maniche’ni attığı gol vardı. Hepsi o kadar... FİFA’nın bu maçı kasetten izleyip hakemin vermediği kararları ve sahadaki çirkinliği cezalandırıp cezalandırmayacağını bilmiyoruz. Kuşkusuz, FİFA böyle bir izleme yaparsa, elin vicdanına koyup Türkiye-İsviçre maçını da bir kez daha düşünmelidir.

İtalya 39 dakika on kişi oynadığı maçta, Avustralya’yı 90+3’de tartışmalı bir penaltı ile 1–0 yenerek çeyrek finale kaldı. Avustralya’nın başarılı orta sahasını ve savunmasını aşamayan İtalya hakemin lütfü ile kazandığı penaltı uzun süre tartışılacaktır. Avustralya da yıldız futbolcu yok, ancak yıldızlar topluluğu İtalya’dan çok daha takım oyunu oynadı, sahadan alkışlarla ayrıldı. Kupa’da hakemler büyük takımları kayırıyor sözünü doğrularcasına İspanyol hakem Luis Medina hiç yoktan verdiği penaltı ile Avustralya’nın uzatmaları oynamasını önledi. Kişisel görüşüme göre ortada penaltı olabilecek bir durum yoktu. Grosso kendisine müdahale yokken kendini yere bıraktı ve sahada bir varlık gösteremeyen takımının galip gelmesini sağladı. Futbolda en büyüklerden biri olan İtalya bu duruma düşmemeli, hakemin koltuğu altına girmemeliydi.

Türkiye’nin aynı grupta oynağı Ukrayna ile olaylı biçimde Türkiye’yi eleyen İsviçre arasındaki maç 0–0 sonuçlandı. Uzatmalarda aynı şekilde sonuçlandı; penaltılarda Shevchcenko’nun kaçırdığı ilk atıştan sonra Milevskiy, Rebrov ve Gusev topu ağlara gönderdiler. Buna karşılık İsviçre hiçbir atıştan yararlanamadı. Ukrayna yoluna devam ederken İsviçre’de evine dönmek zorunda kaldı. Ancak takım olarak İsviçre çok daha iyi bir oyun ortaya koydu ne var ki, futbol hiç b.ir zaman adil değil ve biraz da şansa dayalıdır.
Ukrayna çeyrek finalde İtalya karşısına çıkacak. Bakalım bu maçta hakemler hangi tarafa kol kanat gerecek (!)...

Kupanın büyük favorisi Brezilya kendini yormadan, zorlanmadan Gana’yı 3-0’lık sonuçla elerken Fransa’nın rakibi oldu. Grup maçlarında yenilmeyen ve gol yemeyen Gana Brezilya’ya çok zor anlar yaşattı. Ellerine geçirdikleri pozisyonların bazılarını beceriksizlik, bazılarını da şanssızlıkla kaçırdılar. Belki de tüm topları kendinde toplayan Appiah bu yönde takımına zarar vermiş olabilir. Buna karşılık Brezilya üç farklı galibiyete uzanmasına rağmen futbol olarak beklenen tadı vermekten uzaktı. Yalnızca gurup maçlarında iyi bir oyun sergilemeyen Ronaldo bu maçta da attığı golün yanı sıra yükselişe geçtiğini gösterdi. Büyük favori olarak gösterilen Brezilya çeyrek finalde de aynı oyunu sürdürecek olursa, olumsuz yönden sürpriz yapması işten bile olmayacaktır.

Kupa başlangıcında şans verilen takımlardan Fransa ile İspanya maçının galibi 3-1’lik sonuçla Fransa oldu. Oysa grup maçlarına İspanya çok iyi, Fransa ise çok kötü başlamıştı. Bu maçın Fransa açısından hiç de kolay olmayacağı düşünülerken Fransa son 9 dakikada sonuca gitmeyi başardı. Bu maçı gençlik değil tecrübe kazandı Hannover stadını dolduranlar zevkli ve çekişmeli bir maç izlediler. Tribünlerdeki renk cümbüşü ise maça ayrı bir hava veriyordu.

Dünya kupasında 2. tur maçlarından sonra iki gün ara veriliyor ve çeyrek finaller 30.Haziran da Almanya-Arjantin ve İtalya-Ukrayna maçları ile başlayacak. 1 Temmuz’da İngiltere-Portekiz; Brezilya-Fransa maçları ile devam edecek.


erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi : 28 Haziran 2006 Çarşamba 11:24:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?