Türkiye 1.Süper ligi şampiyonluk yarışında Fenerbahçe liderliğini gol üstünlüğü ile bu haftada sürdürdü. Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki bu zorlu mücadelede her iki tarafın eşit şartlarda bu yarışa katıldığını söyleyebilmek biraz güçtür. Fenerbahçe’nin maddi yönden rakibine oranla sıkıntısı bulunmuyor. Türkiye’nin en güzel statlarından birisine sahip olan Fenerbahçe, futbolcularına paralarını aksatmadan ödüyorlar, yurt içi ve dışının tanınmış futbolcularını takımlarına almışlardır.
Öte yanda Galatasaray büyük bir maddi sıkıntı içerisinde bulunuyor ve futbolcularına aylardır ücret ödeyemiyor; stat sorunları ortada; ancak futbolcular büyük bir özveri ile maçlara çıkıyor ve güçlü rakibi ile başa baş mücadele ediyor. Bu bakımdan bu yarışın en eşit şartlarda sürdürüldüğünü söyleyebilmek biraz güç.
Hafta iki üzücü olayla başladı.Samsun’da futbolcular penaltılarının verilmediği iddiası ile saha ortasında hakemi itip kakıp tartaklarken, cezası nedeniyle seyircisiz oynanan maçta Diyarbakır da maçın hakemi yöneticiler tarafından soyunma odasına giden koridorda dövüldü ve tehdit edildi.. Bu iki olay futbolumuzun bugünkü durumu yönünden iki acı olaydır. Futbol Federasyonu bu iki olay hakkında ne karar verecek, şu anda bilinmiyor ? Ancak aynı olaylar Türkiye-İsviçre maçında yapılsaydı, acaba Türkiye ne ceza alırdı ? Kuşkusuz, gözümüzün yaşına bakılmaz, Türkiye ihraç edilirdi.
Türkiye Süper liginin 26.haftası Beşiktaş ile Konyaspor maçı ile başladı. Beşiktaş’ın hafta ortasında Fortis Türkiye Kupasında Kayserispor’a 1-0 yenilmesine rağmen yarı finale yükseldi.Ligde üçüncülük yarışını sürdürebilmek için bu maçtan mutlak üç puanı almak zorundaydı. Beşiktaş ligde on altı kez karşılaştığı, on galibiyet, beş beraberlik alıp, hiç yenilmediği, Kais, Ümit, Yasin, Batista ve Zafer gibi aslarından yoksun çıkan rakibi karşısında kolay kazanacağını sananlar aldandılar. J. Tigana yönetimindeki Beşiktaş bu maçı nasıl olsa alırız havası içerisinde oyuna başladı. Fenerbahçe beraberliğinden sonra Beşiktaş’taki düşüş bu maçta da dakikalar ilerledikçe kendini gösterdi.
Aykut Kocaman’ın Konya savunmasını ileride tutması, Beşiktaş hücumlarını kolayca önlemelerine yetti. Konyaspor fırsat buldukça da orta sahadan kaptıkları toplarla hücuma kalktılar.Rakiplerine göre de çok daha fazla gol şansı buldular. İlerleyen dakikalara rağmen Beşiktaş nasıl olsa yeneriz havasından bir türlü kurtulamadı. Beşiktaş savunmasının en iyi oyuncularından İbrahimToraman, çizgi üzerinden çıkardığı bir topun hemen ardından rahat pozisyonda dışarı vurabileceği bir topu kalesine bırakıverdi. İkinci yarıda Beşiktaş’ın ne yapıp, ne edip beraberliği , hatta galibiyete ulaşacağı sanılıyordu.
Nitekim ikinci yarıda oyuna giren Juan’ın atakları ve bir sütunun direkten dönmesi takıma yeni bir hava getirmişti. Konyaspor başta kaleci Özden, Fırat, Mustafa ve Ömer olmak üzere takımın tüm futbolcuları Beşiktaş akınlarını kolayca önlediler. Beşiktaş’ta Sergen’in yokluğu oyun kuruluşunda açıkça görülüyordu. Tümer’in silik oyunu İbrahim Üzülmez’in çabaları bir sonuç getirmedi ve Konya’ya1-0 yenilen Beşiktaş üçüncülük ve UEFA yarışını da tehlikeye sokuverdi.
Galatasaray Denizli karşısına Hasan Şaş, Cihan,Orhan ve Ümit Karan gibi aslarından yoksun çıkmasına rağmen liderlik şansını sürdürebilmek için mutlak üç puanı almak istiyordu. Şampiyon olsun veya olmasın sezon başından itibaren yürekli mücadelesi ile Galatasaray, fanatik taraftar gözlüğü ile bakmayanlar tarafından daima takdir edilmiştir. Denizli’deki maç Galatasaray için zordu; sarı-kırmızılılar ilk yarıyı yenik kapatmalarına rağmen maça asıldılar ve sonunda da söke söke üç puanı aldılar.
Galatasaray, akıl almaz bir beceriksizlik ile Bülent’in kendi kalesine attığı golden sonra canlandılar ve oyuna ağırlığını koydular. Diğer taraftan Denizli, kendi sahasında en azından bir puan alabilmek için oyunu sürekli yavaşlattı. Galatasaray biraz telaş ve biraz da kendisine güvensiz başladığı oyunda dakikalar ilerledikçe açıldılar ve sonuca gittiler.
J. Gerets maça üç golcüsü Hasan Kabze, Hakan Şükür ve Necati ile başlamıştı. İkinci yarıda İliç’in yerine oyuna giren ve haftalardır forma bulamayan Heinz ‘ın takımı ateşlediği görüldü. Galatasaray’da Hasan Şaş’ın ve Ümit Karan’ın yokluğu açıkça görülürken, Gerets’in Heinz’e şimdiye kadar takıma koymamasına da akıl sır ermiyor. Serdar Tatlı, yan hakemine uyarak Denizli’nin attığı golü geçerli saymaması da belki de futbol kariyerine gölge düşürecek bir olay olarak bir kenara yazılmalıdır. Orta hakem yanlış bayrak kaldıran yan hakemine uymak zorunda olmadığını da bir kez daha hatırlatmakta yarar vardır sanırım.
Haftanın son maçında Fenerbahçe rakibi Malatyaspor karşısında çok zorlandı. Maç öncesi Fenerbahçe’nin bol gollü bir galibiyet alacağını sananlar aldandılar. Düşme hattında bulunan Malatyaspor en azından bir puan için sahaya çıkmış ve ilkyarıda Fenerbahçe’den çok daha iyi bir futbol oraya koymuştu.Gerçekte bu maç sözcüğün tam anlamıyla kıran kırana bir maçtı; taraflardan biri şampiyonluğa diğeri de düşmemeye oynuyordu. Maçın ilk yarsında Tuncay’ın direkten dönen bir şutu dışında Fenerbahçe’nin bir pozisyonu yoktu. İlk yarı sürekli top kayıpları ile geçti. Fenerbahçeli’ler ikili mücadeleye girmiyor, orta sahayı yalnızca Aurello kontrol etmeye çalışıyordu.
Appiah’sız bir Fenerbahçe’nin çok zorlandığı, Servet ile geri dörtlünün yeterli olamayacağı bu maçta bir kez daha görüldü. İkinci yarıda ise Fenerbahçe hızlandı, top kayıpları azaldı,buna karşılık tribün baskısı arttı ve sonunda önce Mehmet Yozgatlı, ardından da Alex’in ayağında iki golü buldu. Malatya ise maçın bitiş düdüğüne kadar puan alma hırsını sürdürdü. Başta Fevzi olmak üzere Ömer,Homolo olmak üzere tüm takım çok iyi mücadele etti. Ancak karşılarından kötü de olsa Fenerbahçe ve büyük bir seyirci desteği vardı. Malatya bu oyunu ile küme düşerse gerçekten çok yazık...Maçın yıldızı ise iki gol yemesine rağmen tek kelime ile Malatya kalecisi, eski Beşiktaşlı Fevzi idi.
Kayserispor’un ardından lig üçüncülüğü mücadelesini veren Trabzonspor’un bu isteğini bir diğer Kayseri takımı, Erciyesspor engelledi. Kayseri Atatürk stadındaki mücadelede Erciyesspor İlkem’in ikinci yarıda kazandığı gol ile rakibini 1-0 yenerken futbol olarak geçen haftaları aratmayacak bir mücadele örneği ortaya koydu.
Zaman zaman hızlı, hareketli bir oyun sergileyen her iki takım birbirlerine üstünlük kuramazken maçın yıldızları kurtardıkları yüzde yüz gollük şutlarla her iki takımın kalecileri Fadhel ile Jefferson oldular. Tunus Milli Takımı kalecisi Fadhel, Fatih Tekke ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda mükemmel bir refleksle topu dışarı atarken Jefferson’da onun hemen ardından çok güzel bir kurtarış yaptı. şutunu çok güzel bir şekilde yakalamayı başardı.
Süper ligde üçüncülük mücadelesi yapan takımlardan Gençlerbirliği V.Manisa karşısında 77.dakikada Mehmet Çakır’la bulduğu gol ile rakibini 2-l yenerek haftayı üç puanla kapattı. Diyarbakırspor seyircisiz oynadığı, Sivasspor maçında iki puan daha yitirdi ve 1-1’lik sonuca razı oldu. Böylece ligin kalan haftalarında alacağı puanların hesabını yapmağa başladı. Bugünkü puan durumu ile Malatyaspor ve Samsunspor’un yanı sıra ligde kalabilmesi çok zor görünüyor. Oysa her üç takımda ligin iyi futbol oynayan takımlardır.
Haftanın diğer maçlarında düşme hattındaki Samsunspor kendi sahasında Kayserispor; Ç.Rizespor da Gaziantepspor ile golsüz berabere kalırken, Ankara derbisinde Ankaragücü Ankaraspor’u 2-1 yenmeyi başardı.
Fenerbahçe ile Galatasaray 62’şer puanla ligin ilk iki sırasında yer alırlarken bu hafta sözcüğün tam anlamıyla sırat köprüsünden geçtiler. Her iki takımda puan yitirebilirdi. Ama biraz beceri ve biraz da şans onlardan yana oldu. Düşme hattında 21 puanlı Samsunspor; 23 puanlı Diyarbakırspor ile Malatyaspor bulunuyor. Onların üzerinde de 26 puanlı Ankaraspor ve birer ikişer puanla da Denizli,Ç.Rize ve Gaziantep geliyor.
Önümüzdeki hafta ortasında Gençlerbirliği-Ankaraspor; V. Manisaspor-Malatyaspor; Galatasaray- Ankaragücü; Samsunspor- Ç.Rizespor; Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçları ligin alt ve üst sıralarında etkili olabilecek maçlardır.