Turkcell Süper Liğin 12. haftasında Galatasaray ile Beşiktaş’ın attıkları gollerle, Fenerbahçe’nin de ligden düşürülen Ankaraspor’dan hükmen aldığı üçer puanlarla ligin üst sıralarındaki yerlerini önümüzdeki günlerde kolay kolay kimseye kaptırmayacaklarını açıkça görülüyor. Gençlerbirliğine yenilen Bursaspor ise dördüncülüğe inerken, iyi bir futbol oynamamasına rağmen üçüncülüğe yükselen Beşiktaş’ın da zirveyi zorlayacağı açıkça görülüyordu.
Haftanın ilk maçı son günlerin flaş ekibi Bursaspor ile Gençlerbirliği arasında oynandı. Bursa Kulübü Başkanının ifadesiyle Bursaspor iş kazasına uğrayarak, ilk golü atmasına rağmen Gençlerbirliğine 2–1 yenildi. Gençlerbirliği, özellikle ikinci yarıda rakibine göre çok daha kontrollü bir oyun sergileyerek zaman zaman yaptığı ataklarla sonuca gitmeyi başardı.
Haftanın en önemli maçında Beşiktaş, beklenmedik anlarda attığı gollerle rakibine mahkûm olmasına rağmen üç puana ulaşmaya başardı. Fırtına gibi oyuna başlamayan ve bunu maç boyunca sürdüren Trabzonspor, Beşiktaş’ın kendi sahasına kapanmasıyla da oyunun hemen her dakikasına hâkimdi. Ancak karşısına beklenmedik bir engel çıkmıştı; Beşiktaş kalecisi Hakan Arıkan… Sezon başından beri ben bu takımın yedek kalecisi değilim diyen Hakan Arıkan bu sözünün ne kadar doğru olduğunu Trabzon maçında da gösterdi. Ayrıca bu oyunu ile de Milli Takıma seçilme şans olduğunu da bir kez daha ortaya koydu…
Mustafa Denizli elindeki imkânlara göre sahaya en iyi on birini çıkarmıştı. Rakibi durdurmayı ön plana almış, orta alandaki Ernst, Fink ve Uğur ile kontrolü sağlamaya çalışmıştı. İkinci yarıda golü düşünmüş olacak ki, sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan Tabata’nın yerine Yusuf’u alarak takımı ateşlemeye çalıştı. Bunda da kısmen başarılı da oldu; 49. dakikada Ernst’in hücuma çıkan rakipten kaptığı topla çıkardığı füzesi, 90+4 de Bobo’nun bekletmeden mükemmel vuruşu ortaya sonucu beklenmedik şekilde ortaya koydu; 2–0. Kısacası Beşiktaş rakip kaleye maç boyunca üç akın yaptı ikisinde de golü buldu!.. Bu sonuçla da taraftar denilen kitlenin (!) başta Demirören olmak üzere yönetime ve Mustafa Denizli’ye hemen her maçta yaptıkları ağır hakaretlere rağmen Beşiktaş’ın beşte beş yapması da göz ardı edilmemelidir. Anlayamadığım bir nokta da bir takımı yönetim veya teknik direktör mü yönetir? Yoksa adı taraftara çıkmış, futboldan anladığını (!) sanan bir takım saldırganlar mı?
Bu maçta söylenecek tek söz Trabzon’a yazık olduğudur. Topu sürekli kovalayan, topu dolaştıran Trabzon’un en büyük eksikliği Gökhan ve Umut gibi iki golcüsünün takımda olmasına rağmen sonuca gidemeyişidir. Öncelikle suçu kimse futbolcuların üzerine atmasın, takımın neden iyi organize edilmediğini düşünsün ve çareleri aransın…
Kısacası bu maçta hak eden kazanamadıysa bu durum futbolun bir cilvesi olarak kabul edilmelidir. Beşiktaş’ın kötü oynamasına rağmen maçları kazanması da başlı başına irdelenecek bir konudur.
Haftanın en zevkli ve gollü maçında Kaysrispor deplasmanda Sivasspor’u 4–2 yenerken oyunun hemen hemen tümüne hâkimdi. Gökhan Emreciksin ve Kamanan’ın ikişer golüne karşılık Sivas karambolde Sedat’ın ayağından gelen bir golle cevap verebildi. Bu maçın yıldızı, aslında bütün golleri attıran Cangele idi. Bu maç bir kez daha gösterdi ki, Cangele, Gökhan ve Makukula birlikteliği önümüzdeki haftalarda çok takımın başını yakacaktır.
Devre arasında “Sivas kümeye” diye bağıran Kayseri taraftarlarıyla Sıvaslılar arasında çıkan kavganın önüne geçebilmek için devre arasında Kayserililer tribünden çıkarıldı.
Günlerdir oynanacak oynanmayacak tartışması yapılan, kulüp başkanının yersiz demeçleriyle neredeyse konunun bölücülüğe dayandırması Diyarbakırspor’u yıpratmıştı. Oysa Diyarbakır sezona çok iyi başlamış da geçen günler takımı spor dışı olaylarla yıpratmıştı. Takımın moral gücü sıfırlanmış, futbolcular paralarını alamamış, Teknik Direktör kiminle uğraşacağını şaşırmış ve yersiz sözlerinden ötürü ikinci kez ceza alarak tribüne gönderilmişti. Böylesine gergin ortamda Galatasaray-Diyarbakırspor maçı sıkı bir güvenlik altında, ancak pek az bir seyircinin önünde oynandı. Bunun nedeni de Fenerbahçe maçında olduğu gibi kışkırtıcıların maça gelmesi haklı olarak istenmiyordu. Bilet fiyatlarının yükseğe çekilmesinden ötürü de 13.500 kişilik stada ancak 5000 kişi gelebilmişti.
Diyarbakır oyunu çok hâkim ve istekli başladı. Oyunun hemen başında Celaleddin’in soldan geliştirdiği akınlarda Diyarbakır iki önemli pozisyonu kullanamadı. Bunların ardından Şener’in pasını çok iyi değerlendiren ve rakibini geçen Mendoza, Franco’nun altından yuvarladığı top ile takımını 1–0 öne taşıdı. Bu golden sonra 4–3–3 düzeni ile Galatasaray rakibine oranla sahaya daha çok yayıldı ve rakibini baskı altında tutmayı başardı. İlk yarının böyle biteceği sanılırken 43. dakikada Ayhan’ın soldan ortasında arkaya bakmayı düşünmeyen Diyarbakır savunması bir anda gerilerden gelen Sabri’yi göremedi. Sabri de topu yere indirmeden çok güzel yerinde vuruş ile durumu 1-1’e getirdi.
İkinci yarıda Galatasaray’ın direncinin daha çok arttığı görülürken, Diyarbakır’ın da oyundan düştüğü görülüyordu. Maçın en iyi oyuncusu Kewell’in ortasında savunma ve kalecinin ayaklarının kaymaları Galatasaray’a galibiyet golünü kazandırdı. Arda fırsatçılığını bir kez daha göstererek takımını 2–1 öne geçirirken, bu gol aynı zamanda maçın sonucunu da ilan ediyordu. Nitekim ikinci sarı kartla 63. dakikada oyundan çıkarılan Barış’ın yokluğunu da Galatasaray hissetmedi. Galatasaray gibi bir takımda oynayan ve böylesine ucuz kartlarla oyun dışı kalan Barış bunları acaba yetiştiği Almanya’da yapabilir miydi diye insan elinde olmadan düşünüyor. Maçın son saniyelerinde Diyarbakır kale önünde bomboş kalan Mendoza ile evlere şenlik, maçın kaderini değiştirecek öyle bir gol kaçırdığı ki şaşmamak elde değil…
Haftanın diğer maçlarında İstanbul B.Şehir Belediye Antalya’yı 1–0; Eskişehir, ligde kötü günler geçiren Denizlispor’u Mehmet Yılmaz ve Ümit Karan’ın golleriyle 2–0; Gaziantep de deplasmanda Manisa’yı Olcan, Ahmet ve Mehmet’in golleriyle 3–0 yendiler. Yükselişini sürdüren Kasımpaşa ise Ankara deplasmanında Ankaragücü karşısında son dakikalarda Meye’nin golüyle 2–2 beraberliğe razı oldu.
Bu haftaki maçlarda Kayseri’de Gökhan Emrecik’in, Gaziantep’te Olcan’ın ortaya koydukları oyunlardan sonra Fenerbahçe yönetimi bu futbolcuları neden yabancılara tercih etmedik diye düşünüyorlar m? Bunu gerçekten çok merak ediyorum.
erdemyucel2002@hotmail.com