Turkcell Süper Liginin beşinci haftasında sözcüğün tam anlamıyla zirve mücadelesi yaşandı. Trabzon iki kez yenik duruma düşmesine rağmen, Antalyaspor maçının 90+2 ‘de bir mucizeyi gerçekleştirerek Gökhan Ünal’ın golü ile hem maçı kurtardı, hem de takımını zirveye oturdu.. Beşiktaş üç puan çantada keklik dediği İstanbul Büyükşehir karşısında beraberliği zor kurtararak birincilikten dördüncülüğe iniverdi. Diğer taraftan Fenerbahçe, Sivas’ta yenilirken Bursaspor deplasmanda Kocaelispor’u 3-2 yenerek liderin bir puan gerisinde zirveyi zorluyor...
Haftanın en önemli ve çekişmeli oyunu olarak Fenerbahçe-Sivasspor maçı gösteriliyordu. Oysa sporseverler bu konuda yanıldılar ve haftanın en ilginç maçı Trabzon’da Trabzonspor-Antalyaspor arasında oynandı. Hafta içerisinde Yatara’nın gidip gitmeyeceği tartışması Trabzon da epey sorun olmuştu. Yattara’lı bir Trabzon’u seyretmek ayrı bir futbol zevki idi. Ne var ki, günümüz profesyonelliğinde artık duyguya yer yok. Bu bakımdan Trabzon’da Yattara olmadan yoluna devam edecekti ve nitekim de öyle oldu.
Gençlerbirliğinden alınan Isaac, Yattara’nın yerini doldururur mu? Bu sorunun yanıtını önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Isaac oyunda kaldığı süre içerisinde takımına yararlı oldu. Trabzon beklenmedik şekilde iki kez yenik duruma düştüyse de Colman ve Umut’un golleriyle beraberliği sağladı. Bunlardan Umut’un, Ömer’in üzerinden aşırdığı top sözcüğün tam anlamıyla bir ustalıktı. Ne var ki, ondan kısa bir süre sonra hemen hemen aynı pozisyonda topu dışarıya atma becerisini de (!) gösterdi. Maçın berabere biteceği sanırken, tribünlerden aleyhte sözler yükselirken bir anda Selçuk’un sol tarafa verdiği pası o ana kadar takıma uyum sağladığı söylenemeyen Gökhan Ünal, Ömer’in altından topu filelere yuvarladı. Bu gol aynı zamanda Trabzon mucizesini de gösteriyordu. Ömer gibi Milli Takıma yükselmiş bir kalecinin ayakları arasından böylesine bir golü yemiş olması talihsizlikti... Ama futbolda her şey olur ve hakem düdüğünü çalana kadar da hiçbir şey bitmiş sayılamaz.
Ligin yeni takımı Antalyaspor ise bu yıl pek çok takımın korkulu rüyası olacağa benziyor. Özellikle yabancı futbolcularından Ali Zitouni, Dijehua ayağına aldıkları her topta rakip savunmayı zorladı. Bu maçta en azından bir beraberlik hakları idi ama futbolda her zaman hak yerini bulmuyor ve şansından büyük rolü var.
Beşiktaş-İstanbul Büyükşehir Belediyespor arasındaki maç Olimpiyat Atatürk Stadında pek az bir seyirci önünde oynandı. Beşiktaş’ın çok rahat kazanacağı sanılan bu maçta siyah-beyazlılar bir puanla yetinmek zorunda kaldılar. Bununla beraber tartışmalı iki Beşiktaş golü vardı ki, hakem Bülent Yıldırım’ın bu iki golü neden saymadığını anlayabilmek gerçekten çok güçtü...Özellikle bunlardan birisinde Nobre’nin kaleci M.Ali ile çarpıştığı pozisyonda kasıt yoktu ve Nobre’nin attığı gol sayılmalıydı.Delgado’nun golünün sayılmayışı ise ayrı bir tartışma konusu oldu.
Beşiktaş’ın 4.dakikada Holosko ile kazandığı direğe vuran gol takıma faydadan çok zarar getirdi. Erken golün rehavetine kapılan Beşiktaş ilk yarıda futbol adına ortaya pek bir şey koyamadı. Belediyespor da buna ayak uydurunca tatsız tuzsuz bir ilk yarı seyredildi. İkinci yarıda her iki takım da galip gelebilmek için ataklar yaptıysa da bunlar ya direklere takıldı ya da kalecilerde kaldı. Bu arada Belediyespor cezalı Hasağıç yerine oyuna M.Ali ile başlamıştı. Onun sakatlanmasından sonra kaleye Kocaeli’nden alınan takımın üçüncü kalecisi Behram geçti. M.Ali ve özellikle Behram takımlarını kurtaran kaleciler oldular.
Beşiktaş_Belediyespor maçında futbol olarak Belediye takımı çok daha üstündü. Zaman zaman yaptıkları ataklarla rakip savunmaya zor anlar yaşattılar Özellikle Ekrem, Adriano, İbrahim Akın ve Efe rakibi zorlayan isimlerdi..Bu atakların önlenmesinde Zapotocy’nin büyük payı olduğu da inkar edilemez. Bununla beraber Zapotocy’nin Gökhan Zan ile tam bir uyum sağladığı da söylenemez.
Süper Ligin beşinci haftasının en önemli maçı olarak gösterilen Fenerbahçe-Sivas maçını kazanan Yigidolar oldu. Fenerbahçe bu maçta da çok kötü bir oyun sergilediler. Her iki tarafta oyuna kazanmak amacıyla hızlı başlamışlardı. İlk yarının aksine ikinci yarıda Fenerbahçe’de tam bir çöküş vardı ve Selçuk’un attığı golün üzerine yatmayı amaçlamıştı. Ancak Sivas maçın bitimine kadar rakibini bunalttı ve bunu da atığı iki gol ile da kazanmayı bildi.
Ligde oynadığı beş maçın yalnızca ikisini kazanan ve üçünü kaybeden Fenerbahçe için söylenecek çok söz var... Sivas maçı bir kez daha gösterdi ki, bol para vererek toplama takımla işler yürümüyor. Şimdi pek kişi Arogones’i suçluyor. İspanya’yı şampiyon yapan bir teknik direktörün boş olduğunu kimse söyleyemeyeceği gibi O’nun elinde de sihirli bir değnek de yok. Öncelikle sakatlıklar nedeniyle takımın kulübesi fakirliği oynuyor. Oynayan oyuncuların alternatifleri yok. Bu nedenle iğne ile sakat sakat oynayan Alex, Sivas maçında faydadan çok zararı vardı. Fenerbahçe o maçta adeta on kişi oynadı. Aragones,Türkiye’yi yeterince tanımıyor. Tanıyıncaya kadar da iş işten geçmiş olacak... En azından Zico oyuncularını ve diğer takımları tanımıştı. Kardeşi yüzünden onun gönderilmesi hataların başlangıcıydı. Yeni bir teknik direktör alınacaksa bunun en iyisi bizlerin içerisinden gelen yerli bir teknik direktör olmalıydı. Neden Mustafa Denizli veya Rıdvan Dilmen düşünülmedi; bilemiyoruz...
Sivas kendi seyircisi önünde daha farklı ve tempolu oynayan bir takımdır. Ayrıca hücuma yönelik oyuncuları her zaman rakibi dağıtacak niteliktedir. Aragones buna bir önlem alamadı. Çünkü rakibi yeterince tanımadığı gibi Sivas seyircisini de bilmiyor.
Sırası gelmişken Fenerbahçe’nin neden bu sakat vermesinin nedenleri araştırılmalıdır. Ayrıca ileriye hiçbir zaman çıkmayan Maldonado ile sürekli sakat olan Emre bu takıma neden alındı?
Fenerbahçe’nin bu maçtaki tek kazancı kaleci Volkan Babacan’ı kazanmış olmasıdır. Volkan Demirel’in profesyonelliğe yakışmayacak, akılsızca davranışından sonra ceza almasıyla kale Volkan Babacan’a kalmıştı. Babacan’da bu şansı çok iyi değerlendirdi. Sivas maçında Volkan’ın en az beş golü önlemesinin üzerinde durulmalıdır. Bu maçta Babacan yetersiz kalmış olsaydı ve bir topun da direkten dönüşü düşünülürse Fenerbahçe’ni en az 4-1 veya 5-1 maçı kaybetmesi iştin bile değildi. Bu maç bir kez daha gösterdi ki, Aziz Yıldırım’ın Babacan’a güveniyorum sözü hiç de boş değilmiş...
Şimdiye kadar oynadığı maçlarda ilk kez Fenerbahçe’yi yenen ve eski Fenerbahçeli gol kralı Bülent Uygur başta olmak üzere futbolcularını, bir Fenerbahçeli kulübü üyesi olarak kutlarım...
Haf1tanın kapanış maçında Galatasaray, Ali Sami Yen’de Konyaspor’u farklı bir skorla geçerek averajla üçüncü sıraya oturdu. Yıllar öncesinin gol kralı, unutulmaz Metin Oktay gibi Galatasaraylı Ultraslan Taraftar Grubu Genel Koordinatörü Alpaslan Dikmen’de acı bir trafik kazasında yaşama veda etmişti. Bu nedenle hüzünlü bir anmadan sonra maça başlandı. Michael Skibbe sakatlıklar nedeniyle sahaya biraz farklı bir takım sürmüş, ilk on birde Mehmet Güven’e yer vermişti. Ne var ki Güven kendine verilen şansı kullanamadı ve ikinci yarıda yerini Volkan’a bıraktı. Skibbe, Nonda, ve Ümit Karan’ın yokluğunda çift ön libero ile takımı oynatmayı düşünmüştü. Galatasaray ilk yarıda durgundu ve buna karşılık Konyaspor orta sahada alan daraltarak, rakibin tehlikeli oyuncularını adam adama kontrol etmeyi düşünmüştü. Ancak yeni Teknik Direktör Giray Bulak’ın bu taktiği zaman zaman Galatasaray forvetlerinin savunma arkasına sarkmasını önleyemedi. Buna karşılık Galatasaray savunması zaman zaman da açık veriyordu. Durgun geçen ilk yarıda Baros Milan’ın köşeyi bulan, direğe çarparak ağlara giden golü sarı-kırmızılılara güven verdi. Bu gol son yıllarda sahalarımızda gördüğümüz en güzel vuruşlardan birisiydi. Konyaspor buna rakip savunmanın boşluğundan yararlanarak Erhan Bayraktarı’ın ayağından beraberliği sağladı.
İkinci yarıda sahada bambaşka bir Galatasaray vardı. Rakibin zayıflığını fark eden Skibbe, daha çok hücuma yönelik olarak takımını oynattı. Bunun sonucu olarak Lincoln, Milan Baros ve Kewell’in golleriyle Galatasaray sahadan 4-1 galip ayrıldı. İkinci yarı Galatasaray için tam bir futbol gösterisiydi. Aradaki fark açılınca Skibbe, Yaser ve Alpaslan gibi genç oyuncularını bir kez daha deneme fırsatını buldu. Bu maçta dikkatimi çeken bir noktada Lincoln, Kewell ve Baros gibi yıldızların yanında Arda’nın daha düşük bir performans göstermesiydi. Savunma oyuncusu Meira’nın bir forvet gibi rakip ceza alanında gol araması sarı-kırmızılıların üstünlüğünü gösteriyordu.
Konyaspor ilk yarıda gayretli olmasına rağmen goller peş peşe gelince çözüldü ve rakibin gücünü teslim oldu. Veysel ve Fahri’nin çabaları da sönüp gitti...
Haftanın diğer maçlarında Ankara derbisinde Gençlerbirliği ile Ankaraspor 1-1 berabere kalırken Zorlu deplasman maçında Bursaspor Kocaeli’ni 90.dakikada Romashenko’nun golüyle 3-2 yenerek ikinci sıraya oturdu. Gaziantep Denizli’yi 2-1; Ankaragücü Hacettepe’yi 1-0, Kayseri de Eskişehir’i 1-0 yenerken hemen hiç zorlanmadılar.
Şeker Bayram ve sonrası yine futbolla dolu geçecek; Fenerbahçe Dinamo Kiev, Beşiktaş Metalist, Galatasaray da Bellinzona ile oynadıktan sonra yeniden ligimize döneceğiz. Kuşkusuz hafta sonunun en önemli maçları da Bursa-Galatasaray, Fenerbahçe-Kayseri arasında oynanacak.
Tüm futbolseverlerdin ve okuyuculularımın Şeker Bayramını kutlarım.
erdemyucel2002@hotmail.com
Yazınız harika,ben koyu FB olmama rağmen dinamo kıev maçından korkuyorum.Fener ne oynuyorki,ziko veye bir başkası olsaydı çoktan kapıya konurdu,Aragones ne verdiki,SN:AZİZ bey sizi çok seviyorum,yaptıklarınız inkar edilemez ama mağalesef bu sene ne transfer nede bombası olmadı.Para verilerek okçu olunmuyor.Keşke Aurelloya verseydiniz. FENERİN ŞANI NEREDE? TŞK
Fenerahçenin son durumu pek kabul edilebilir değil.Tarihinin en kötü sezonunu yaşıyor.Bu neyin göstergesi?Parayla takım olmaz.Gözden kaçan en önemli unsur:Fenerbahçe nin transfer ettiği yıldız oyunculara bakalım.Hepsi başarıya doygun.Bu yüzden gereği kadar konsantre olamıyorlar maçlara.Aurelio nun gönderilmesi yapılacak en son işti.Böyle hatayı çocuk yapmaz.Bana göre Fenerbahçe parasal olarak zenginleşirken ruhunu kaybediyor.Parayı veren benim nasıl istersem öyle yaparım anlayışı zarar verir.Gerçek taraftara kulak verin.Bu sadece ticaret değil.....