18
Mayıs
2024
Cumartesi
SPOR

Türk Futbolunun Beceriksiz Gecesi!...

Türk futbolunun simgelerinden diyebileceğimiz takımlarımızdan Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor Avrupa Kupalarına veda ederken sanırım pek çok taraftarını da üzdü. Şimdi tek tesellimiz zorlu bir gruba düşen Bursaspor ile Beşiktaş’ta…

Fenerbahçe ile Galatasaray’ın kendilerinden çok daha aşağı düzeyde rakiplerine yenilerek kupa dışında kalacaklarını yalnız bizler değil UEFA bile beklemiyordu. Fenerbahçe ile Galatasaray’ı eleyen takımların, eleneceklerine UEFA öylesine emindi ki, onların statlarının Avrupa standartlarına uygun olup olmadığına bakmamışlardı bile… Şimdi PAOK ile Karpaty’nin statlarını incelemek için ilgili kişilerini yollayacaklarını öğreniyoruz.

Fenerbahçe ile Galatasaray’ın elenmesi Türkiye’de de şaşkınlık yarattı. Ertesi günkü gazete başlıklarına baktığımızda şaşkınlık ve üzüntü açıkça görülüyordu:

Türk futbolunun kara gecesi…

Kara bir gece…

Sarı kırmızı gözyaşları…

Kocaman bir fiyasko…

Takım değiliz…

Fenere hüsran…

Cım-Bom’a balta…

Liverpool gibi güçlü bir takıma elenmesine rağmen güzel bir futbol ortaya koyan Trabzonspor için yazılanlar, diğerlerine göre çok daha hafif ve biraz buruk sözcüklerdi;

Trabzon’dan buruk veda…

Hayali bile güzeldi…

Fenerbahçe ve Galatasaray’ın elenmesi çoğu spor yazarının yazdığı gibi rastlantı değildi; kara bir gece ise hiç değildi… Yalnızca beceriksizlikti… Bu iki takımımızın eleneceği önceden belliydi. Meşhur sözdür; görünen köy kılavuz istemez…

Geçtiğimiz Perşembe gecesi karanlık, kötü bir gece değil futbolumuzun beceriksiz gecesi olmalıydı…

Süper Ligin ikinci haftasını yorumlayan önceki yazımda aynen şu satırları yazmıştım;

Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzon’un Avrupa kupalarında bu hafta zorlu maçları var. Beşiktaş deplasmanda Helsinky; Galatasaray Karpaty ile oynarken Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadında PAOK ile oynarken; Trabzon’da Avni Aker’de Liverpool ile oynayacaklar. Bu maçların sonucunu tahmin edebilmek oldukça zor, kolay görünen maçların çok zor olduğunu önceki örneklerimizde çok görmüştük. Bu bakımdan takımlarımıza barı dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor.

Evet, sözcüğün tam anlamıyla futbolumuzun beceriksiz gecelerinden birini yaşadık…

Fenerbahçe, Yunanistan’ın sıradan takımlarından PAOK karşısına rakip sahada alınan 1-0’lık yenilginin biraz da avantajıyla Şükrü Saraçoğlu’na çıkmıştı. Avrupa Kupalarında 1-0’lık sonuç her zaman takımlar için oldukça tehlikeli bir sonuçtur. İkinci maçta her iki takımda bunu lehine çok kolay çevrilebilir. Nitekim de öyle oldu… PAOK bu sonuçtan yaralanmasını ben takım oldu... Fenerbahçe, Emre’nin attığı çok güzel bir golle 1–0 öne geçtikten sonra pek çok kişi gibi bende bu iş bitti diye düşünmüştüm. Bu golün ardından PAOK’un gardı düşmüş bir boksöre benziyordu. Ancak Fenerbahçe’ni ikinci golü bir türlü gelemedi… PAOK iyi etüt edilmiş olsaydı, her an pozisyon bulabilen, çok koşan ve diri bir takım olduğu görülürdü. . Nitekim maç uzatmalara gidildiğinde PAOK’un rakibinden çok daha diri olduğu ve buna karşılık Fenerbahçe’nin gardının düştüğü, yorulduğu, tükendiği görüldü. Nitekim PAOK öyle kolay goller kaçırdı ve hatta boş kaleye bile topu atamadı… Sonunda beklenen gol geldi ve turu Fenerbahçe değil PAOK geçti… Lugano’nun Muslimoviç’i nasıl kaçırdığı, adeta gol öncesi onu hayalet gibi takip etmesini akıl sır almıyor…

Fenerbahçe’de Gökhan Gönül, Emre, Alex ve Stoch’un çabaları yeterli olmadı. Semih’in yerine giren Niang Fransa da isim yapmış, güçlü, hava hâkimiyeti olan bir futbolcu… Ancak yeterince yardım alamadı. Böyle olunca da başarılı olamadı. Yalnızca iyi bir kumaş dedirtti. Onu işleyecek terzi nerede? Bunun örneklerini de önce alınan Avrupa’nın ünlü santrforlarda yaşamıştık… Fenerbahçe’nin iyi bir orta sahaya ihtiyacı var. İkinci bir kaleci ye ihtiyacı var.

Galatasaray Karpaty önünde şansını zaten ilk maçta beceriksizce 2–2 berabere kalarak yitirmişti... Maçın son 20 dakikasını 10 kişi oynayan rakip karşısında hiçbir varlık gösteremeyen pozisyonu üretemeyen, orta sahası dağınık bir takımın turu geçmesi mucize olurdu… Ne garip, mucize az kaldı gerçekleşiyordu. Bu yıl satılsın satılmazın denilen Aydın’ın golünün hemen ardından 90+2 de yenilen acemice gol sarı-kırmızıları kupanın dışına itti. Bu maç Galatasaray’a yazık olmadı yalnızca traj-komik dramatik bir son oldu. Sahada ne yaptığını bilmeyen futbolculardan önce bütün suç doğru dürüst transfer yapamayan, Keita, Nonda gibi oyuncuları kaptıran, birbirine düşmüş yönetimdedir. Kuşkusuz kabak yine Rijkaard’ın başına paklayacak ama o da istifa etmiyorum, bu malzemeyle bu kadar demekle yetiniyor. Galatasaray’ın tel tel döküldüğü maçta kulübeye oyunu çevirecek bir futbolcu var mı diye bakıyorsunuz hiç kimseyi göremiyorsunuz. Genç yaşta takım kaptanlığına getirilen ve bu yükü kaldıramayan Arda’nın ağlaması ise boşuna dökülen gözyaşlarından başka bir şey değildi…

Trabzon ise eksik bir kadroyla gelen Liverpool karşısında maçın hemen başında Teopilo’nun golüyle öne geçmesine rağmen son 10 dakikada kendi kalesine attığı golle çöktü, ardından da rakibin ikinci gol geldi. Oysa güzel ve başa baş bir futbol ortaya koyan Trabzon maçı izleyenleri bayağı umutlandırmıştı. Ne var ki, karşısında Avrupa’nın bir futbol devi vardı Trabzon elenmesine rağmen Türk futbolunu mahcup etmedi; galip sayılır bu yolda mağlup…

Türk futbolunun karanlık bir tablo çizdiği Perşembe akşamı yüzümüzü güldüren tek takımımız Beşiktaş oldu. İstanbul’daki 2-0’lık galibiyetin ardından rövanşta da Helsinki’yi 4–0 yenerek gruplara katılma hakkını elde etti. Beşiktaş’ın rakibi de Avrupa’nın zayıf takımlarından olmasına rağmen diğerleri gibi yapmayarak rakibi farklı yenerken futbol adına da güzel şeyleri ortaya koydu. Bu yıl en akıl transferi yapan, Quaresma ve Guti, Hilbert gibi yıldızları takıma katan, Zapotocny’i yeniden kadrosun alan Beşiktaş şu ana kadar ligin en iyi takımlarından biri görüntüsünü veriyor.

Şampiyonlar liginde oynayacak Bursspor ise oldukça zorlu bir gruba düşerek Manchester United, Valencia ve G.Rangers ile eşleşti. Avrupa tecrübesi olmayan Bursa’nın işi ise oldukça zor görünüyor... Ancak Ertuğrul Sağlam ve takımlarını destekleyen seyircinin en azından kendi evlerinde oynayacakları maçlarda puan çıkarmaları hiç de sürpriz olmamalı.

Umudumuz Bursaspor ve Beşiktaş’ta… İnşallah onlar Fenerbahçe ve Galatasaray’ın bizlere yaşattığı beceriksiz perşembeyi unuttururlar.


erdemyucel2002@hotmail.com  
 

Yayın Tarihi : 28 Ağustos 2010 Cumartesi 10:26:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?