15
Haziran
2025
Pazar
SPOR

Zirveye Oynayanlar Morarınca Kayseri Lider…

Turkcell Süper Liginin 15. haftası sürprizle başladı ve kapandı. Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe ve Galatasaray’ın puan kaybetmesinin ardından zirveye yaklaşan ve umutlanan Beşiktaş beklenmedik şekilde, sonuncu sıralardan kurtulmaya çalışan Diyarbakır ile berabere kalması şaşkınlık yarattı. Sürprizler bununla da kalmadı; Fenerbahçe’nin Eskişehir’e yenilmesinin ardından umutlanan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni çantada keklik sanan, zirveye çıkmak için umutlanan Galatasaray, son saniyede yediği golle liderliği Bursa’yı 3–0 yenen Kayseri’ye kaptırdı.

Kısacası zirveye oynayan takımlar morarınca Kayseri aradan sıyrıldı.

Beşiktaş, sekizde sekiz yaptıktan sonra Diyarbakır karşısında sözcüğün tam anlamıyla frene basarak, Cuma akşamı bir günlük de olsa liderliği yakalayamadı. Beşiktaş kazasız götürdüğü sekiz maçlık serisinde şans faktörünün önde geldiği, iyi oynamasa bile kazandığı görülmüştü. Çoğu kişi bu puan toplayışta Fenerbahçe maçı dışında takımın yine iyi olmadığını görmezden gelmişlerdi. Manchester maçının kahramanı, televizyon spikerinin ellerinden, her yerinden öperim dediği Rüştü bu maçta akıl almaz biçimde yaptığı vuruşlarda topu hep taca atıyordu. Yusuf ile Tello’da topu ya rakibe ya da dışarı vuruyorlardı. Bobo ile Nihat yakın mesafeden topu kaleciye nişanlıyorlardı. Beşiktaş beş gollük pozisyondan ve on iki köşe vuruşundan yararlanamadığını belirtmekte yarar vardır. Orta sahada takımı ayakta tutan, ne yaptığını bilen Ernst, kademeye giren Sivok ve ortada Fink vardı. Hepsi o kadar… Beşiktaş Diyarbakır karşısında biraz kendine güvenen biraz da telaşlı bir takım görünümündeydi. Mustafa Denizli bu takımda formsuz ve yaptığını bilmeyen Nihat’ı kayırdığı sürece anlaşılan başına çok daha fazlası gelecektir. Rakip 18 de İsmail ile Tabata’nın gol ararken çarpışıp bir süre yerde kalmaları var ki, ibret diye futbol seminerlerinde gösterilmelidir.

Beşiktaş’ın küçümsediği, ikinci yarıda nasıl olsa çözülür dediği Diyarbakır rakibine oranla çok daha iyi bir futbol ortaya koydular. Tazameta’nın sayılmayan bir golü var ki, tartışmaya açık… Burada 2 cm’lik ofsaydı hakemler nasıl gördü, anlayabilmek çok zor… Tazemeta’nın yanı sıra Mendoza ve Erhan Beşiktaş savunmasını adeta delip geçtilerse de son vuruşu yamadılar. Maçın sonlarına doğru geriye yaslanan Diyarbakır’ın bu golsüz beraberlikte en büyük pay sahibi dolarak da kaleci Gökhan’ın hakkı yenmemelidir.

Bu maçın en sevinilecek yanı da tribünlerden Diyarbakır aleyhine, bölücülerle ilgili kötü tezahürat yapılmayışıydı. Takıma baktığınızda ise Diyarbakır doğumlu bir futbolcuyu görmek çok zordu. Beşiktaş tribünlerinin yönetim ve başkan aleyhine kötü tezahüratı da maç bitimindeki “Yeter” sözleri dışında pek sesleri çıkmadı. Ne yazık ki, kendi taraftarına gücenen Yıldırım Demirören ve eşi de yine tribünde değillerdi.

Fenerbahçe geçen haftaki Kasımpaşa yenilgisinden sonra bu kez de Eskişehir karşısında sözcüğün tam anlamıyla forması değil ama kendisi mosmor oldu. Eskişehir maçı bir kez daha gösterdi ki, astronomik paralar verilerek, 150.000.000 Euro ödenerek alınan futbolcularla bu iş yürümüyor. Bazı spor yazarlarının dediği gibi Fenerbahçe’nin bazı futbolcuları, özellikle Avrupa maçlarında başka, lig maçlarında başka türlü oynuyor. Kısacası maç seçiyorlar…

Beraberliğe razı olduğu daha baştan belli olan Fenerbahçe Eskişehir karşısında tel tel döküldü, ortada ne fizik gücü, ne taktik ve ne de oyun disiplini vardı. Sezona iyi başlayan sekizde sekiz yapan Fenerbahçe bundan sonra inişe geçti ve Eskişehir karşısında perişanları oynadı. Fenerbahçe’de Alex oynarsa kazanıyor, Alex durursa kaybediyor. Böyle takım mı olur? Oyuncularda disiplin diye bir şey yok; Kazım’ın, Santos’un, Guiza’nın ve Önder’in yaşantılarına bakıyor. Maşallah hepsi gece kuşları… Böyle futbolcuları olan takımdan ne beklenir ki… Savunmadan bir Lugano çıkar ve takımın golcüsü olur!..

Fenerbahçe’nin 2–1 yenildiği Eskişehir maçının sonunda hiç kimse hakem bahanesi aramasın; Eskişehir mükemmel oynadı, Fenerbahçe’yi sahadan sildi. Rıza Çalımbay rakibi iyi etüt etmiş ve Almanya üçüncü sınıf takımlarından alınan ve geçen hafta şans bulan Adem’in mükemmel golleriyle galip gelmeyi başararak üst sıralarda haklı bir yeri olduğunu gösterdi.

Haftanın diğer maçlarında Fenerbahçe’yi yenen Kasımpaşa kendi evinde Sivas’ı âdete elinden kaçırarak 2-2’lik sonuca razı oldu. Kasımpaşa’nın tek puana razı olmasında büyük pay hakem Cüneyt Çakır’dı. Sivas lehine verdiği penaltı adeta bir ikramdı. Bu arada her iki takımdan birer oyuncuyu kırmızı kartla oyun dışı bıraktı.

Ligin üst sıralarını zorlayacak olan Bursaspor-Kayserispor maçında iki başarılı teknik adam karşı karşıya geldiler; Tolunay Kafkas ve Ertuğrul Sağlam… Kayseri ‘de kırmızı kart cezalı Cangela; Bursa’da da Can İpek takımlarını eksik bırakmışlardı.

Kayseri Kadir Has Stadında 32.000 kişinin seyrettiği maçta, ligin flaş ekibi Bursa oyuna iyi başladı. Dakikalar ilerleyince Kayseri hâkimiyeti ele aldı ve sahada fırtına estirmeye başladı. Bursa da zaman zaman rakip kalede ani ataklarla tehlike yaratmaya başladıysa da Souleymanou’yu geçemedi. Kayseri’nin yıldızı Makukula ve takıma yeni ısınmaya başlayan Ömer’in gollerine yapacak bir şey yoktu. Maçı çıplak gözle veya televizyonda izleyenler son derece heyecanlı, tempolu ve güzel bir oyuna şahit oldular. Galatasaray’ın İstanbul Belediyesi ile berabere kalmasıyla da 51 yıllık lig tarihinde Kayseri ilk kez liderlik koltuğuna oturdu.

Şenol Güneş’in önderliğinde Avni Aker’e çıkan Trabzon Ankaragücü’nü 3–0 yenerken kulübün cezalandırdığı Song ve Egemen gibi gibi oyuncularını da sahaya sürmüştü. Önceden fazla bir şans yakalamayan Alanzinho sahanın yıldızıydı. Bu maçın üzerinde durulacak bir noktası da Trabzon’un ilk kez gol yemeden maç kazanmasıydı.

Hafta’nın kapanış maçında Galatasaray, Manisa maçından sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile 1–1 berabere kalınca zirveyi averajla Kayseri’ye kaptırdı. Bu sonuçla Galatasaray son üç haftada yedi puan yitirmiş oluyordu. Galatasaray’ın sezon başındaki ruhundan, azminden ortada eser yok.. Buna rağmen son on beş dakikaya kadar yine de öncekilere göre çok daha iyi oynadığını söyleyebiliriz. Ne var ki, karşısındaki Abdullah Avcı’nın çeşitli nedenlerle sekiz eksikli takımı mutlak puan istiyordu. Büyük olasılıkla da takıma yeni giren oyuncular kendilerini hocalarına göstermeyi amaçlamışlardı. Nitekim beraberlik golünü atan ve 94. dakikada oyuna giren Hasan Ali sanırım ilk kez Ali Sami Yen’i ayak basıyordu. Galatasaray’ın 1-0’lık sonuca razı oluşu, son dakikalarda Arda’nın yerine Aydın’ın, Elano’nun yerine Ayhan’ın alınışı belki de zirvenin kaçmasının başlıca etkenleriydi. Arda’nın direkten dönen ve köşe vuruşundan yine direğe yönelen toplar içeri girmeyişi de Galatasaray için şansızlıktı. Maçın bitiminde hakem Hüseyin Göçek seyircinin tepkisini aldı. Oysa bu kritik maçı da iyi yönetmişti. Abdullah Avcı, bunca eksiğe rağmen sahaya çıkardığı takım ve futbolcular alkışlanmayı hak ettiler.

Haftanın diğer maçlarında ise Gençlerbirliğine 2–0 yenilen Denizli alt sıraların gediklisi oldu. Diğer taraftan zevksiz ve ruhsuz geçen oyun sonunda Gaziantep ile Antalyaspor 1–1 berabere kaldılar.


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 7 Aralık 2009 Pazartesi 14:30:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.14.xxx Tarih : 7.12.2009 19:58:14

Hocam meshur bir Ata lafimizi hatirlatti bu güzel spor yazin.Hani derler,ya büyük lokma ye ama büyük konusma.Fenerbahce Galatasaray Besiktas ve Trabzon. Büyük paralar harcayarak sözde büyük takim kuruyorlar.Diger bütün takimlarimiz bu büyüklerin karsisinda kücücük kalir.Mali bakimindan ama arada sirada kücük takimlarimiza yenildikleri zaman.Büyüklerin baskanlari hemen küplere biniyorlar, vay hakem hakkimizi yedi diye.ben sahsen anlamam bunlari büyüksen oyniyacaksin galip geleceksin.gol atip,ta hakem vermedi,mi yok faul,mus yok penaltimizi vermedi bunlar gecti simdi hep hikaye oldu.Büyüksen büyüklügünü oynayarak göstereceksin saygilarimla.