7
Mayıs
2024
Salı
İSTANBUL

Cesaret ve Çözüm

   Turizm sektöründe gün geçtikçe düşen hizmet kalitesinden neredeyse hiç bahsedilmemesi oldukça dikkat çekici bir durum haline gelmekte. Aslında bu durumu yaratan esas sebeplerden başlayarak sıralamak gerekir. İlk körfez krizinden sonra büyük panik yaşayan otel, tatil köyü gibi turizm işletmelerinin tur operatörlerinin fiyatları aşağı çekme baskılarına dayanamamaları sonucunda gitgide bu süreci hızlandırmaları sektörde büyük kayıplara yol açmıştır. Peşisıra gelen politik olaylar, krizler, terör olayları ve nihayetinde Irak işgali sonucunda Türkiye işsizlik parasıyla dahi uzun süre konaklanılabilecek bir destinasyon haline gelmiştir. Bugün dünyada sayılı şehirlere nasip olan tarihi ve doğal güzelliklere sahip İstanbul kentinde 60 dolar civarında ortalama oda fiyatına uygulayan beş yıldızlı birçok otel bulunmaktadır.
   Yukarıda genel çerçevede sözünü ettiğim gelişmeler sonucunda gerileyen satış fiyatları doğal olarak personel gelirlerine de yansımış ve gerçek anlamda kalifiye durumdaki personelin sektörden uzaklaşmalarına yol açmıştır. Sektörde kalanlar ise ya alternatif oluşturamadığı için kalmış ya da vasıfsız olduğu için “ne iş olsa yaparım” mantalitesindeki bireylerden oluşmuştur. Bir yabancı dili bile konuşamayan birçok insan turistik işletmelerde görev yapmaktadır. Bu durumun fayda sağladığı tek kavramsa gelişen pandomim yeteneğidir (!).
   Daha önceki yazılarımda belirttiğim taşeronluk kavramının inşaat (!) sektöründen sonra turizm sektörüne de girmesi de aşağı düşüş sürecini müthiş derecede hızlandırmış ve sektördeki hizmet kalitesini freni patlamış kamyon misali durdurulamaz biçimde yokuş aşağı iner hale getirmiştir. Turizm sektöründe görev alacak kalifiye bir elemanın en az bir yabancı dili iyi  konuşması, görgü kurallarına haiz olması ve genel kültür düzeyinin iyi olması elzemdir. Turizm sektöründe iyi hizmet vermesi beklenen personelin sosyal hayatının iyi olması ufkunun geniş olmasını yaratacaktır. Ama personel, elde ettiği gelirle ancak zaruri ihtiyaçlarını, o da binbir hamleyle giderebilmektedir. Günlük sorunların ağırlığını taşıyan personelin, maden işçiliğinden sonra en stresli meslek olan “hizmet sektörü çalışanlığı”nı icra ediş sürecinde ciddi sorunlar yaşayacağı açıktır.
   Bir oteli ele alırsak; o otelin işletmecisi tarafından konulan hedefi ya average room rate (ortalama oda fiyatı) ya da doluluk oranının yüksek tutulmasıdır. Otel yönetimleri profesyonel ellere bırakılmadığı ve esnaf mantığı ile yürütülmeye çalışıldığı için bu hedeflerden bir çorba oluşmaktadır. Denetlemelerden asla nasibini almayan otel işletmeleri bilinçsiz fiyat politikaları uygulamakta ve bunun sonucunda da ne zannettikleri gibi günü kurtarabilmekte ne de sağlıklı bir hizmet ortaya koyabilmektedir.
   Tüm bunların ışığında kendi kendime sormadan duramıyorum: “Uçaklar dolusu turistin indiğini insanlara afişe eden yazılı ve görsel basın tarafsızca olayın derinlerine inmeyi neden denemiyor? Suya sabuna dokunmayan, cesur sorular yöneltemeyen program yöneticilerinin sunduğu  turizm programları neden siyasi ya da işadamı şovuna dönüyor?”
Yayın Tarihi : 15 Ekim 2004 Cuma 02:19:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?