İstanbul..."Muhteşem tarihi ve doğal güzelliklere sahip şehir"
ifadesiyle başlayan o kadar çok cümlenin öznesi olmuştur ki...Ben, kendi adıma
söyleyeyim; yurt dışına çıkmadım ama gelişen teknoloji ile dünyanın aşağı
yukarı birçok kentinden haberdarım, İstanbul'un eşi benzeri yok...
Düşünsenize, yarım saat önce bulunduğunuz yeri kuşbakışı görebildiğiniz
bir şehir...Deniz yolculuğu yaparken martıları simitle besleyebileceğiniz... Simit dedim de, bir kuş türü olan martının, Türkiye'nin kendine has bir tadı olan simide alışması ve sevmesi bile muhteşem bir ayrıntı...
   İstanbul'da yaşayan insanlar olarak hepimizin şu ya da bu şekilde bir ilişkisi var bu kentle...Yaşamdaki ilişkilerin kötü yanları olabileceği gibi bu ilişkide de bizim İstanbul'un kötü yanları da yok değil... Mesela trafiği, belli gelir düzeyinde olmayanlara pek güzelliklerini göstermeyişi, nazlanışı, toplu taşımasının işkenceye dönüşebilmesi ilk akla gelenlerden
bazıları...2 yıl boyunca Taksim-Pendik arasında mekik dokumak zorunda kalmış
biri olarak bizzat yaşadığım bir zorluktan bahsedeceğim ulaşım demişken... İstanbul metropollüğü de aşıp "megapol" olarak anılan bir kent olmasına rağmen, belli bir saatten sonra bir yakadan diğerine geçmek -sokağa
atacak kadar çok paranız yoksa- imkansız... Saat gece 12'den sonra seyrek de
olsa toplu taşıma aracı konmalı...
   Gündüzleri işinden evine dönen insanların zamanını silip süpüren trafik
olayıysa bir başka büyük dert olarak göze çarpıyor. Trafiğin bu derece yoğun
olmasını biraz olsun önlemek için insanlar özel arabası yerine toplu taşıma
araçlarını kullansalar yahut tek plaka-çift plaka uygulaması konulabilse trafik biraz olsun rahatlatılabilir.
   Birkaç gündür aralıklarla devam eden yağmur nedeniyle İstanbul'un bir "afet" bölgesine dönüşmesine hepimiz tanıklık ediyoruz.Can kaybı bile yaşanıyor bu yağmurlarda. Trenkazalarını "Allah'ın takdiri" diye nitelendiren zihniyet elbet bu duruma da uygun (!) bir gerekçe bulacaktır. Çarpık kentleşmeye birkaç oy uğruna göz yumulması, alt yapı çalışmalarının sağlıklı
sonuçlandırılamaması gibi sebeplerse pek ortaya çıkmayacaktır.
   Paris,Londra, New York, Tokyo gibi dev megapollerle birlikte adı anılan
İstanbul'a yakışmayan durumlar bunlar...Biz yine yaptık yapacağımızı ve
"megapol" kelimesinin anlamını da özgünleştiriverdik...