6
Mayıs
2024
Pazertesi
İSTANBUL

Halk Neyi İstiyor?

Kültürel birikimin değil de maddi birikimin önem kazanmasının sebep olduğu yozlaşma sonucunda, toplumda hala kültürel birikime önem veren insanlar için hayat gitgide zorlaşmaya başladı. Öyle ki, maddi kısıtlamalar yüzünden tek eğlencesi ücretsiz televizyon kanalları  olan kültür sever insanların reklamlar dışındaki hatta  reklamlardan kat kat büyük  işkencesi artık aldığı rating yüzünden ana haber bültenlerinde bile çok ciddi zaman işgal eden, ettirilen saçma sapan yarışmalardır. Bir önceki cümlemde “kültür sever” diye ayrım yapmamın sebebi ise toplumda büyük bir kesimin bu tür yarışmaları büyük bir ilgi ve dikkatle takip etmesindendir.
   Bir kitap okumak, kitabı okurken ilginç gelen noktaların altını çizip arkadaşlarıyla tartışmak; bir sinema ve/veya tiyatro bilinci oluşturup izlediği filmlere/oyunlara eleştirel gözden bakabilmek; bir sanat dalıyla yakından ilgilenmek; öğretici fikir tartışmaları yapabilmek; güncel olaylara karşı bakış açısı geliştirmek gibi insan olmanın yani bir “beyin” sahibi olmanın gereklerini yapmak yerine kendine dayatılan saçmalıkların iddialı birer takipçisi haline gelmek, hatta bunu yaşamının odak noktasına koymak yolunun seçilmesi gerçekten ürkütücü bir durum olarak göze çarpmaktadır. “Popüler kültür” kavramı gerçekten bir toplumun analizinde önemli rol oynayan bir kavramdır. İnsanların tartışması gereken birçok sorun varken onlar, dört bir yanına kameralar yerleştirilmiş bir evde evcilik oynayanların laf taşımalarını, aptalca hareketlerini, ne yaptığını bilmez tavırlarını irdelemektedirler.
   Aslında bu noktada medyanın da gerçekten büyük bir vurdumduymazlığı göze çarpmakta. Yukarıda söz ettiğim türden yarışmaları, seviyesiz magazin programlarını eleştirenlere verilen cevap genellikle “halk böyle istiyor” olmaktadır. Bu tamamen bilinçsiz bir cevaptır. Çünkü halk sen ne verirsen alır durumdadır, seçme bilincine çoğunlukla erişememiş durumdadır.  Çünkü, eğitim seviyesi düşük çoğunluğun oluşturduğu, maddi imkansızlıklarla boğuşan ve tek eğlencesi televizyon haline gelmiş, getirilmiş olan “halk” bir nevi yaşamadığı olayları, duyguları bu programları izlerken yaşamakta böylece programların fanatiği haline gelmektedir. Burada hizmet ettiği ve parasını kazandığı halkı eğitici, öğretici, bilinçlendirici fonksiyonlarını yerine getirmesi gereken görsel medya kuruluşları ise tamamen rant takipçiliği yaparak kendi oluşturdukları “popüler kültür” ile toplumu yozlaşmaya sürüklemektedirler. Şirketler kar elde etmek için kurulur, bunu hepimiz kabul etmeliyiz. Fakat görsel medya kuruluşları gibi kritik işletmelerin tamamen denetimsiz bırakılarak, görev yaptıkları ülkelerin insanlarını düşünmekten uzaklaştırması da kabul edilemez. Burada bu şirketlerin yapması gereken, eğitici ve kültürel içerikli programlara mümkün olduğunca fazla yer vermektir. Aksi takdirde, önce gözlerine gözlerine sokulan seviyesiz ama ışıltılı magazin hayatlara sonra da kendi hayatlarına bakıp adalet duygusu sarsılan ve suç işleme meyli artan insanların çoğalmasına sebep olacaklardır. Halkın istediği bu mudur? Tabii ki hayır. Öyleyse artık görsel medya şirketleri yayın politikalarını bir kez daha gözden geçirmelidir.
Yayın Tarihi : 5 Ocak 2004 Pazartesi 00:00:06
Güncelleme :27 Nisan 2004 Salı 13:04:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?