7
Mayıs
2024
Salı
İSTANBUL

İstanbul'da Toplu Taşıma Manzaraları...

(Aşağıdaki olaylar sirkeci-zeytinburnu tramvayında cereyan etmektedir)

 

Dehşet dolu bi dialog:

 

Mevzu 1:Standart Anons:"Akbil kullanan yolcularımız 1 saat içinde Aksaray-Havaalanı hattına; 1.5 saat içinde Taksim-4.Levent metro hattına ücretsiz aktarma yapabilirler" Bu anonsu can kulağı ile dinleyen iki şahıs arasında şu dialog geçmektedir:

A şahsı:La oğlum ne biçim iş la

B şahsi:Ne oldu ki la?

A şahsı:Bu tramvayı herif kullanii

B şahsı:Eee?

A şahsı:E herif kullanii da niye garı gonuşii?

 

Mevzu 2:O esnada hal ve hareketlerinden bi dahaki durakta inmeye hazırlanan ama önündeki "etten duvar"dan ziyadesiyle rahatsız olan bi amca belli ki kafasında bi polim kurmaktaydı,"inmek" denen ferahlatıcı faaliyeti gerçekleştirmek için.Önceleri rahat ve sakin,son derece cool olan amca, bi anda düşüncelere dalmıştı ki "Fındıkzade!" anonsuyla irkildi... Ne ki Fındıkzade?Tamam berbat bi semt ismi ne demek yani Fındıkzade? Ama o anda kafayı meşgul eden ismin saçmalığı diil,inilecek yer olmasıydı... Amcada cool'luktan eser kalmadı ve,endişe ve kabalığa garkolmuş bi ruh haliyle önündeki kalabalığı yararak gözden kayboldu...

Mevzu 3:Yasak olduğu halde cep telefonuyla konuşan "aşşaalık yaratık" (oysa ki ona tepki verenlerden birçoğunun telefonu sessizde) sertçe bi uyarıya maruz kalır.. Uyarıyı yapan kişinin şiddet ve celalini artıransa,kendisine destek çıkılacağını umması faktörüdür... Oysa ki güvendiği dağlara kar yağar... Olay kimsenin umurunda değildir... Ve telefonla konuşan zat ise halk arasında "zebellah","çam yarması","hem iri hem yarı","tosun","ayı"(etiler ve bağdat caddesinde "ayıcık") gibi sıfatlara maruz kalan birisidir... Uyarı yapan şahısın yüzüne "keh keh,bak ne kadar şirinim" düşüncesini yansıtan bi "alta zıçma" gülümsemesi yansır ve der ki:"Heh heh"...Tabi asla cevap alamaz... Nefes ve "sessiz yellenme"lerin ısıttığı tramvaysa yoluna devam eder...

Mevzu 4:Bi turist çift nerede ineceklerini tam kestirememenin verdiği paranoya ile harita ellerinde bi el tutacakta konuşarak yolculuk etmekteydiler.. O esnada "yurdum misafirperverliği"nin klasik bi temsilcisi "şirin ama et kafalı" bi şahıs yaklaşır ve der ki:"Sultanahmet gut"

Tabi bi de son derece karizmatik bi şekilde hiçbiyere tutunmadan giden "mağrur" bi delikanlı Beyazıt'taki keskin virajda tökezler...Ve Elvis binayı terkeder...

Yayın Tarihi : 21 Ağustos 2003 Perşembe 00:00:21
Güncelleme :17 Ağustos 2005 Çarşamba 18:25:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?