Bir süre önce ön büro departmanında görev yapmakta olduğum otelin iki misafiri,bir restorana rezervasyon yaptırmak istediklerini belirterek yardım talep ettiler.Şimdi, noktasına virgülüne dokunmadan restoran yetkilisi ile olan ve hepimizi dumur denizinde pupa yelken bir yolculuğa çıkaracak olan diyaloğu noktasına virgülüne dokunmadan yazıyorum...

 

   Ben:Merhaba X otelden arıyorum,bu akşam için iki kişilik rezervasyon yaptıracağım;ismi kodliyim?

 

   Görevli:Hmm..İsmi "Kodliyim" annadım,nereli bu adamlar?

 

   Ben:Beyefendi sanırım yanlış anladınız,misafirin ismi "Kodliyim" değil,ismi kodlayayım mı yani kolay anlayabilmeniz için?

 

   Görevli:Ya annadım tamam,kaçta gelicekler?

 

   Ben:Beyefendi hayır anlamadınız; misafirin adı Moronov,yazar mısınız lütfen

 

   Görevli:Ama karar verin siz de!

 

   Ben:.....(sessizlik)

 

   İşte sonunda gelinen nokta bu...Eğitimli insanların planlı biçimde turizmden uzaklaştırılması belki kısa vadede işletme maliyetlerini düşürdü ama ya hizmet kalitesi? ?"Ben 200 milyona da adam bulurum" zihniyetinin sonuçlarını görmek isteyen lütfen -özellikle- Taksim bölgesindeki –sözüm ona- dört yıldızlı otellerini bir gezsinler; yapılan şeyin turizm ve otelcilik mi yoksa "dükkan işletmeciliği" mi olduğuna kendileri karar versinler. Sadece Taksim'de değil tabi,kaliteden ödün vermeyen gerçek beş yıldızlı oteller haricinde neredeyse tüm otellerde aynı zihniyet, yani esnaf zihniyeti hakim. Turizm ile ilgilenenler takdir edecekler ki, başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye'nin turistik işletmelerine gelen turistlerin kalitesi ve bıraktıkları döviz miktarı günden güne azalmakta. İşte esnaf zihniyetinin bir başka esintisi de burada karşımıza çıkıyor: "günü kurtarayım,canlı para gelsin".İşte bunun sonucunda,belki birkaç ay boş kalacak ama gelecek sezon aynı yüksek fiyatlarla pazarlanabilecek işletme üç kuruşa büyük yabancı acentelere peşkeş çekiliyor.

 

   Profesyonel yönetim,eğitimli personel istihdamı,geleceğe ilişkin planların sağlam zeminlere oturtulması kısa vadede alınması gereken önlemlerdir.Fikrimi sorarsanız ben hiç “Umut”lu değilim...