7
Mayıs
2024
Salı
İSTANBUL

Türkiye Turizmine Avrupa Desteği(!)

    15 ve 20 Kasım tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşen terör eylemleri her şeyden önce masum insanların canına mal olması sebebiyle gündemde baş sıraya oturmuştur. 20 Kasım tarihli eylemde İngiltere başkonsolosu Roger Short da hayatını yitirmiş, bu durum İngiliz resmi kaynaklarının (daha sonra böyle bir açıklamayı reddetseler de) vatandaşlarına Türkiye’ye gitmeme çağrısını yapmasına kadar varmıştır.
   Yakın tarihte Körfez krizi,Mavi Çarşı olayı, Abdullah Öcalan’ın yakalanması ve son olarak Irak’ın işgali gibi sebeplerden bunalımlı günler geçiren Türkiye turizmi de ağır bir darbe daha yemiştir.Turizmden ekmek yiyen ve konuyla ilgili bilgileri yakından takip  eden biri olduğum için bizzat rezervasyon iptallerinin yoğunluğu hakkında da bilgi sahibiyim.Turizm,  insanların zaruriden çok  keyfi bir faaliyeti olduğu için insanlar haklı olarak Türkiye’ye gelmekte tereddüt yaşamakta,  dahası gelmekten vazgeçmektedirler. Tüm bunların üzerine turizmde Türkiye’nin rakibi olan Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerin de durumdan vazife çıkartarak, İstanbul’daki patlamaların haberini Türkiye’nin güney sahillerinin görüntüleri eşliğinde vermeleri de adeta tuz-biber olmuştur. Yabancı yayınları izlerken BBC  kanalı, İstanbul’daki terör olaylarının görüntülerini “bombing in main shopping area” (ana alışveriş merkezinde patlama) alt yazıları ile “çeşnilendirmiştir”.Son şok ise UEFA (Avrupa futbol birliği)’dan gelmiş ve Avrupa kupaları futbol müsabakalarının ikinci bir karara kadar Türkiye’de oynanmayacağı açıklanmıştır. Bu durum Türkiye turizmini tahmin edilenin üzerinde olumsuz etkileyecek ciddiyettedir. Nitekim UEFA’nın aldığı karara en üst düzeyde tepkilerden sonra AKTOP (Akdeniz Turistik Otelciler Birliği) Başkanı Osman Ayık da basın açıklaması ile maçların Türkiye dışında oynanmasının yaratacağı ciddi olumsuz etkilere işaret etmiştir.
   Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya’nın Dışişleri Bakanı Joshka Fisher “bu olaylar Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne yakınlaştırmıştır”  açıklamasını yapmış fakat olayın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra ise bu kez Avrupa Konseyi iç yazışma ile Türkiye’deki faaliyetlerini terör olayları nedeniyle ertelediğini bildirmiş ve Avrupa Birliği de yetkililerini Türkiye’ye göndermemeye başlamıştır. Ortaya çıkan çelişkili durum, Avrupa’nın her zamanki Türkiye karşıtı politikasının bu kez tam tezahür etmese de en azından Türkiye’nin yanında da yer almadığını açıkça göstermiştir. UEFA’nın İspanya’daki ETA ve İngiltere’de faaliyet gösteren IRA’nın tüm eylemlerine rağmen bu ülkelerdeki futbol müsabakalarıyla ilgili dikkate alınır bir yaptırım uygulamaması ve Türkiye’deki ilk ciddi olayda bu kararı alması dikkatle düşünülmesi gereken durumlardır.
    Türkiye turizminin yukarıda bahsettiğim krizlerden bir şekilde kurtulup ivme kazanmaya başladığı şu son dönemde gerçekleşen üzücü eylemlerden sonra kenetlenmeye, devlet desteği ile daha fazla tanıtıma ihtiyacı olduğu açıktır.Her zaman ihtiyaç duyulan “destek”, tam anlamıyla verilirse bu dönem de atlatılacaktır.Bu desteği Avrupa Birliği'nden beklemek hayalcilik değil de nedir?
 
Yayın Tarihi : 30 Kasım 2003 Pazar 00:00:30
Güncelleme :27 Nisan 2004 Salı 13:05:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dursun sert IP: 136.199.8.xxx Tarih : 1.12.2003 13:15:46

Merhabalar bu kenthabere ilk yorumum.Umut beyin dedigine kismen katiliyorum. Birlik belkide birtakim zorluklar cikariyor.Ben suan Almanyanin´Lüxemburg sinirinda bir Üniversitede Isletme Iktisat Mastiri yapiyorum ve Luxemburg'a yakinligimizdan dolayi birligin bircok degerli insanlarindan yada profesör arkadaslarindan bilgi alabiliyorum.Adamlar bir defa savastan biktiklarindan bu birligi kurmuslar ve Umut beyin dedigi gibi yillarca terörle ugrasmis bir ülke oldugumuz icin korkuyorlar.Bu konuyla ilgili bir örnek vermek isterim; Fransa- Almanya arasi o dönemde(Birligin düsüncelerinin temeli´nin atildigi dönemler bunlar) gercekten cok kötü.Ayni Kurtulus savasi sonrasi Ermenistan-Yunanistan ve Türkiyenin arasi gibi.Ama öyle bir döneme gelindiki,simdi neredeyse birbirlerinin basbakanlari icin iki ülke halki sandiga gidecek.Biz buna hazir miyiz bunu sormaliyiz kendimize. Bir ikincisi de adamlar uzun yillarini bunlara vermisler 60 yildan fazla bu düsüncenin tarihi var.Yüzlerce yasa cikarmislar bunun icin.Biz sadece 5-6 yildir(o da son dönemlerde) ugrasiyoruz.Iki yasa cikardik diye övünüyoruz.Acaba nekadar fedakar davrandik. Bir ücüncüsü daha var tabiki olayin bizler bu birlige muhtac miyiz? Iyi düsünelim.Ortak pazar olacagiz derken bir ic pazar olmayalim.Lütfen Çin sistemini irdeleyelim.Adamlar pazari acti ama kendi kurallarini da koydu.Kurallarimizi koyabilecek miyiz.Evet bizde Turizm sanayi var ama Avrupa Endüstri devrini tamamladi ve simdi bilim caginda yasiyor.Tek dayanagimiz Turizm olmasin.Ön yargilarimizdan kurtulup ne istedigimizin farkina varalim.Hemen 2005 de halka gidip soralim AB istenen bir olgu mudur yoksa politik bir oyun mu, ama giderken tüm sartlari da insanlara anlatmak lazim mesela serbest dolasim hakki v.s. Yoksa 70 milyonun üzerindeki Türkiye'ye güvenmiyor muyuz. Sevgiyle kalin dostlar...