5
Mayıs
2024
Pazar
EKONOMİ

ATO'dan Çin çıkarması

Çukurova ve Adana'nın kalkınabilmesinin dış ticaretin artırılmasınden geçtiği gerçeğinden hareketle bölgenin ekonomik potansiyelinin tanıtılarak dış yatırımların çekilmesine yönelik çalışmalarını sürdüren Adana Ticaret Odası'nın (ATO) bu kapsamdaki çalışmalarının son durağını Japonya ve Çin oluşturdu.

ATO Meclis Başkanı Behiç Pakyürek, Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Baş, Başkan Yardımcıları Ali Gizer ve Ali Münif Yeğenağa, Sayman Üye Sadık Batuman, Yönetim Kurulu Üyeleri Atila Menevşe, İsmail Babacan, Mehmet Şahbaz, Ömer Faruk Küçükoğlu, Ömer Küpeli, Mehmet Kıvanç'ın katıldıkları gezinin ilk bölümünde ATO'nun da stand açtığı Japonya Tekstil Fuarı ziyaret edildi. Burada fuara katılan Japon ve diğer ülke işadamlarına yönelik olarak, Çukurova'nın ekonomik potansiyelini tanıtan ve yabancı yatırımcıları Türkiye'ye ve Çukurova'ya davet eden bir sunum gerçekleştirildi.

Adana Ticaret Odası standındaki, Türkiye ve Adana'yı tanıtan resim ve broşürlerin yanı sıra, Adana firmalarına ait CD ve broşürlere fuar katılımcılarının yoğun ilgi gösterdi. ATO Heyeti, Japonya'nın ardından Çin Halk Cumhuriyeti'nin Şanghay kentinde düzenlenen, aralarında Adana'dan Bossa, Kıvanç Tekstil, Berdan Tekstil'in de bulunduğu toplam 16 Türk firmasının stand açtıkları Tekstil Fuarı'nı ziyaret etti. ATO Meclis Başkanı Behiç Pakyürek ve Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Baş, Japonya ziyaretleriyle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

"Üç günlük Japonya gezimizde gördüğümüz Tokyo ve Kyoto kentlerinin şehircilik açısından son derece modern, gelişmiş, trafik sorunu olmayan temiz, bakımlı bir yapıda, insanlarının ise mutlu, saygılı, görev bilinci son derece gelişmiş, çalışkan kendine özgü kültür ve felsefi hayat tarzına göre yetiştirilmiş bir topluluk olduğunu gördük. Bu prensipleri onlara yıllık 5 trilyon dolarlık bir milli gelir, kişi başına ise 40 bin dolarlık bir zenginlik sağlamış, ABD'den sonra en çok milli hasıla eden bir ülke olmasının yolunu açmıştır. İhracata dayalı üretim modeli, bu ülkeleri sürekli olarak artan ve dış ticaret fazlası vererek kalkınan ülkeler konumuna getirmiştir. Türkiye'den ithalatları 190 milyon dolar, ihracatları ise 2.6 milyar dolar miktarında olduğundan karşılıklı ticaretimiz Japonya lehine çok büyük bir fazla vermektedir. Japonya parasının özelliklerinden dolayı sürdürülebilinir ihracat artışı için Türk mallarının etkili olarak tanıtımının yapılması, Japon tüketicilerinin ürünlerimiz hakkında yeterince bilgilendirilmesi önem taşıyor. Japonya'da düzenlenen fuarlara sürekli katılmak, Japonya'da iş ortaklıkları aramak gerekiyor. Bunun için çok sabırlı olmak, iş ilişkilerini uzun süreli zemine oturtmak, güvenlerini kazanmak, sürekli irtibat halinde olmak zorunludur. Ziyaretimiz sonucunda Japonya'da ticari anlaşmalarda samimiyet ve taahhütlere sadakatin çok önemli unsur olacağını gözlemledik."

Pakyürek ve Baş, Çin ziyaretiyle ilgili yaptıkları değerlendirme de şunları kaydetti:

"Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki 2 günlük izlenimlerimizin sonucunda; özellikle Şanghay'da büyük bir yeniden yapılanma tespit ettik. Modern gökdelenler şehrin simgesi haline gelmiş, yollar, parklar, yapılar şehre modern bir görünüm kazandırmış. Çin planlı ekonomiden, piyasa ekonomisine geçmesi ile ekonomik büyümede de önemli bir istikrar sağlamış. Çin pazarının serbestliğe doğru giden ancak uluslararası ticaret kurallarının tam olarak yerleşmediği kendine özgü bir yapısı bulunmaktadır. Çin sahip olduğu ekonomik güç, hızlı büyüme ve dış ticaret hacmi ile satış ve ticaret yapılması gereken tüm dünyanın ilgi duyduğu cazip bir pazardır. Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olduğu gibi, dünya ile entegre olma sürecindedir. Yakın gelecekteki 2008 Olimpiyat oyunları ve 2010 Şanghay Uluslararası Fuarı ile ana plan çerçevesinde belirli bölgelerin yeniden yapılanması ve batı tarzı tüketim alışkanlıkları, Çin ekonomisinin büyümesindeki süreci hızlandıran unsurlar olarak dikkat çekmektedir. Son 10 yıl içinde ileri teknoloji ürünleri imalatı ve ihracatı için yabancı sermaye yatırımlarının cazibe merkezi olan Çin, bu şekilde sanayiinin rekabet gücünü de yükseltmiştir. Nihai mamullerde başta Japonya, Güney Kore, Avrupa ülkeleri ve ABD olmak üzere pazara hakim ülkelerle ortak yatırıma gidilmiş, sonuçta gelişme kendiliğinden sağlanmıştır. Ancak nihai ürünlerin üretimde kullanılan ana girdiler iç piyasadan karşılanamadığı ölçüde ithal edilmektedir. Türkiye'den ithalatı yok denecek kadar az olmasına karşın, ihracatı 2.8 milyar dolar seviyesinde bulunan Çin'le ticari ilişkilerimizde Çin lehine ticaret fazlası akıl almaz boyutlara yükselmiştir. Çin'in ortak yatırımlara yatırım malı ve ana girdi sağlaması esasına dayanan ithalat yapısı dikkate alınmadığında; girdilerde ülkemiz ihraç ürünleri için ciddi boyutta fırsatlar bulunmaktadır. Bunlar inşaat malzemeleri, otomotiv ve yan sanayi ürünleri demir-çelik ve diğer maden ve metal ürünleri, kimyasal ürünler, işlenmiş gıda ürünleri hazır giyim, müteahhitlik sektörleridir. Tüketim alışkanlığı arttıkça gelir düzeyi geliştikçe kaliteli giyecek, yiyecek üreten firmaların bu ülkede pazar bulma şansları olacaktır. Çinli firmalarla Türkiye'de ortak yatırım yapabilecekleri ortamda detaylı bir araştırma yapılmasında özellikle yarar bulunmaktadır. Özellikle Türkiye serbest bölgelerinde ileri teknoloji ürünleri imalatı ve pazarlaması etüd edilmelidir. Çin firmaları ve resmi makamlarının ülkemizle ilgili faaliyetlerini iyi ilişkiler temelinde yürüttükleri gözlendiğinden; Çin'de kurulacak, Ticareti Geliştirme Merkezi Türkiye'nin bu ülkeyle ticaretinin gelişmesinde önemli katkılarda bulunabilecektir."

.
Yayın Tarihi : 7 Kasım 2005 Pazartesi 14:30:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?